Nihat Genç çileden çıktı

Yazar Nihat Genç ile Ekşi Sözlük arasındaki 'husumet' alevlendi. Ekşi Sözlükçüler 'sozluk.sourtimes.org' adlı internet sitesinde Genç'e sayfalar dolusu eleştiri kaleme alınca Nihat Genç sonunda çileden çıktı ve kendi internet sitesinde şu açıklamayı yaptı

Yazar Nihat Genç ile Ekşi Sözlük arasındaki 'husumet' alevlendi. Ekşi Sözlükçüler 'sozluk.sourtimes.org' adlı internet sitesinde Genç'e sayfalar dolusu eleştiri kaleme alınca Nihat Genç sonunda çileden çıktı ve kendi internet sitesinde şu açıklamayı yaptı:

Aynen Aktarıyoruz.....


"Ekşi Sözlük"le alakalı bir şeyler söyleyeceğim.

Önce bu sözlük hakkında yaptığım ikazları altı yedi ayda bir tekrarlayacağım dedim, tekrarlıyorum, çünkü, ekranlarını yeni açan ya da yeni yetişen ya da yeni haberi olan insanlar şaibe altında yanlış bilgi sahibi olabilir. Bu ınternet teccallarına karşı maalesef yapabileceğimiz hukuki bir yol yok.
Çünkü bu sitenin altına burda yazılanlar doğru değildir diye aldatıcı küçüklükte bir yazı yazılıp hukuk denen hepimizin tek varlığı geçiştirilmiş oluyor.

Bu sitede hakkımda yüzlerce sayfa ileri geri laflar söylendi. 1. Hakkımda yazılan soyut değerlendirmelerin hiçbirine karışamam, yani, kimi iyi der kimi kötü kimi sever kimi sevmez, herkes fikrini beyan etmekte özgürdür ve ben de bu soyut değerlendirmelere asla karışamam. 2. Benim şikayetçi olduğum şey bilgi yanlışlarıdır, hakkımda yalan yanlış bilgiler verilmektedir ve bu bilgiler düpedüz uydurmadır gerçekle alakası yoktur.
Bu bilgileri nasıl düzeltmeliyiz. Avukata gitmeliyiz, dava açmalıyız, bunların hiçbiri sonuç vermemektedir, günümüzü vaktimizi bu binlerce bokböceğine mi harcamalıyız.
Bu bilgi yanlışlarına karşı kendimi nasıl korumalıyım işte henüz insanlığı bu beladan koruyabilecek hukuk inşa edilmedi.

Nasıl koruyabilirim, şöyle koruyabilirim: Benim hakkında yanlış bilgilerle tezviratta iftirada tahrifatta bulunan bu binlerce hezeyanla uğraşacak ne vaktim var ne de aklımdan zorum var.
Şöyle cevaplayabilirim:
l. Adınızı verin cevaplayayım.
2. Bir röportaj yapın cevaplayayım.
3. Canınızın çektiği bir televizyonda söyleyin cevaplayayım.
4. Mahkemelerde cevaplayayım.
5. Gelin aklı başında bir internet sitesinde sorun cevaplayayım.
6. Yanıma gelin arkadaşça oturup çay kahve içelim sorun söyleyeyim.
7. Yazıyla soruyla ekranla hukuk önünde aklınıza gelen her yerde her şekilde cevaplayayım diyorum..
Başka ne diyebilirim.

Bu kadar iftira atanlar bu kadar yalan söyleyenler normal insan olabilir mi? Hukuk önünde sokakta kahvede mahkemede panelde ekranda aklınıza gelen her yerde gelin sorun hesaplaşalım yüzleşelim..

Ya da hiçbirini yapmayın sadece içinizden tek bir gönüllü çıksın o da adını versin cevaplayayım.
Bir tek gönüllü çıkıp sorsun işte.
Bu kadar basit, adı olan gizlenmemiş tek bir gönüllü yok mu içinizde, çıkıp, bana bu sitede yüzlerce soru içindeki küfürleri pislikleri iftiraları kaleme alıp sorsun, ben de cevaplayayım. Ama yok, olmuyor, çıkan yok, kendini gösteren yok, mahkemeler birşey yapamıyor, ben kendimi savunamıyorum.

Yüzlerce sayfa iftira tezvirat aslı astarı olmayan ithamlar almış başını gidiyor ve kimse birşey yapamıyor. Ama ben yaparım, topunun yedi sülalesini gelmiş gelecek zürriyetlerini analarını bunları yetiştiren hocalarını bunları bu ekranlara salan para babalarını bunları fişfişleyen entel ağbilerini bunları aferimlerle gazlayan o dergide bu tezgahta bu partide okşayan tetikçilerinin hepsini hayatım boyunca yaşadıkça rezil kepaze etmekten çekinmeyeceğim ve işte hendek işte deve işte ekran işte karşınızdayım, işte burdayım, hadi kimseniz gelin konuşun diye meydan okumaktan asla geri kalmayacağım..
Ancak ben daha önce de ismini vermeyenlerle işim olmaz demiştim, isimlerini versinler ve bu iftiralarını o zaman söylesinler, dedim, bugüne kadar bir ismini verecek yiğit çıkmadı. Burdayım bekliyorum. Mahkemede bekliyorum, ekranda bekliyorum, gazetede bekliyorum, demokratik bir toplumun sokaklarında meydanlarında anfilerinde her yerinde bekliyorum, yeterki isminizi verin ve o iftiraları tekrarlayın..
Veremezsiniz.
Gelemezsiniz.

Bu insanlar ancak karanlıklara sığınıp konuşur. Çünkü bunları anaları sıçarken yanlışlıkla doğurdu. Böyle bir hukuk düzeni içine düştük. Güya ınternet insanlığa bir yol bir kapı araladı, araladığı kapı da işte bu, binlerce adını resmini kimliğini söylemekten aciz insanlar sabahlara kadar uyamadan akıllarına gelen her iftirayı yapacak söyleyecek konuşacak.. Yani çamur atacak kirletmek isteyecek pisleyecek sıçacak.. Zaten başka ne yapabilirler?

Beyler tekrarlıyorum, sizin gibi adını gizleyenlerin iftiraları tezviratları yalanları hezeyanları bokları püsürükleriyle uğraşamam. Ama modern dünya böyle birşey, biz de kendimizi savunmak zorundayız ve altı yedi ayda bir bu ikazlarımı tekrar etmek zorundayım, size yaşadığımız hergün meydan okumaktan geri kalmıyacağım, çünkü, soylu insanlar kendini savunmak zorundadır. Benim en büyük değerim soylu bir hayat yaşamış olmamdır, bu hayatı şaibelere iftiralara kurban edemem bu soylu hayatımın her dakikasını alnımın teriyle savunmak zorundayım ve eşcinsel kurbağaların geceyarısı viyaklamalarına kurban edemem. İşte bas bas bağırıyor alayınıza meydan okuyorum, beş kuruş para yemedim, haksız olan tek kuruş kazanmadım, kimseden borç almadım, kimsenin vakfından maaş almadım, parayla hiç işim olmadı, bu bir, ikincisi, kimsenin adamı olmadım, hiçbir partinin ağbinin ideolojinin borozanı olmadım, üç, sizler önce binlerceniz bir araya gelin çalışın çabalayın ve benim tek bir hikayemi yazma başarısı gösterin ya da benim yaptığım konuşmalardan tek birini gerçekleştirebilecek bir yeteneğin sahibi olun, ya da övmekten geri kalmadığınız ağbileriniz işte yüz bin defadır ekranlara çıkıyor yapsınlar görelim, işte onlarca yıldır binlerce aydın doğan bilmem ne bok dergilerinde yazıyorlar, yazsınlar okutsunlar görelim. Öööyle üfürmeyle olmuyor. Vaktinizi boşa harcamayın, hayat ciddi iştir geyikleşmenin de sınırları vardır, fazlası toplu dayanışmaya yol açar, toplu dayanışanlar toplu bir paranoyayı bölüşmeye başlar, ki, en güzel örneğini oluşturuyorlar.
Üç beş tane kitap okumamış dünya bilgisi olmayan gencecik fidanların hayranlığını almak için abur cubur saçma kelime gösterileriyle kendinizi heder etmeyin.
Gerçek bir hüneriz varsa bir eser ortaya koyarak bunu ispat edin.

Bomboş binlerce anlamsız sözden ne olabilir, şu olabilir, aklı ermemiş turfanda gençleri kandırmak, peki nereye kadar kandıracaksınız. O çocuklar yarınbirgün okumayacak öğrenmeyecek mi? O çocuklar hep sizin onları kandırıp salak yerine koyacağınız yaşta zekada mı kalacaklar. Ayrıca bu kadar iftira atacak karalayacak çamur atacak bir karakteri size hangi ana hangi hoca öğretti, ahlaksızlığın bu denli dibini bulmak için niçin çırpınıyorsunuz? Sizin o pisi pisi psikolojik yorumlarınızı yerim ben.
Aman da aman ne cici şeyler yumurtluyorsunuz, bu derin tahlilleri Murathan şiirlerinden mi öğrendiniz? Kelimelerinizi fazla sokup çıkartmayın, o toplu dayanışma toplu paranoya seanslarınızda o kelimeleri kime nasıl sokup çıkartığınızı sanırım siz de kestiremiyorsunuz, ayıptır, insan karambolden cinsiyet değiştirmez, sırf ağbileriniz size aferin diyecek diye kendinizi vurgittiye kurugürültüye kurban etmeyin yani erkekliğinizi bu kadar erken terketmeyin bekleyin belki lazım olacak günler gelecektir.

Benden size samimi bir tavsiye, ağbinize arkadaşınıza annenize kardeşinize öğretmenize muhtarınıza bakkalınıza söyleyemeyeceğiniz şeyleri gizli saklı adınızı kimliğinizi saklayarak söylemeye çalışmayın, çünkü, utanma diye birşey vardır, lafı söyleyen vardır, bu laf kimindir insanoğlu bunu bilmeli, siz de bilmelisiniz, ahlak böyle birşeydir, herkes konuşmasından sorumlu olmalı.

Bakın yüzlerce mahkemeye çıktım söylediğim her cümlenin hesabını verdim tazminatını ödedim ve buna rağmen yaşadığınız topraklarda bu medyayı bu işadamlarını bu şarlatan yazarları benim kadar çok aleni eleştiren paylayan içinizde olmadı, olamayacak, olabilmesi için önce harbi insanlar olmalısınız, yüzünüzü millet tanımalı, günışığı gibi ortada olmalısınız.

O saçma sapan yüzlerce iftiranız karalamanız çamurlarınız karşısında yapabileceğimiz tek şey kendimi korumak için altı yedi ayda bir onbeş dakikamı verip bir meydan okuma cevap yazısı yazmaktır, çünkü, bilmeyen vardır anlayan anlamayan vardır, bizim de ilk sorumluluğumuz kendi soyluluğumuzu korumaktır ve her defasında alayına topuna birden yeniden herkes duysun diye tekrar etmektir: o iftiralarınızı ekrandan sorun cevaplayayım, bir gazeteden sorun cevaplayayım, röportajlarla sorun cevaplayayım, isminizi sadece içinizden tek bir kişi ismini ortaya yazıp versin cevaplayayım, anfilerde panellerde kahvelerde sokakta canınız istediği heryerde herşekilde cevaplayayım. Ama hiçbirini yapmıyor tek bir taneniz bu saklı isimleri üslenip öne ortaya çıkacak yüreği göstermiyor. Eee biz de enayi değiliz boşluğa söylenmiş saçma sapan sözlere kalkıp cevap verelim. Bir ınternet dünyasına düştük işte, hukukunu kimse bilmiyor, biz de çaresisiz ve kendi onurumuzu soyluluğumuzu ahlakımızı ancak böyle savunabiliriz. Peki niçin ismini verecek ve bu iftiraları üstlenecek tekbir isim çıkmıyor?
Çıkamaz!

Çünkü bir insanın günışığına çıkabilmesi için temiz bir hayatı olmalı, dürüst, çalmamış, kimsenin adamı olmamış bir hayatı olmalı, geceboyu küfrettiği potranlarından maaş almamış olmalı yani ikiyüzlü olmamalı. Benim içine doğduğum dünyada insanların tek yüzü vardır, kızaran gülen öfkelenen sevinen tek bir yüz, öyle bir dünyaya düştük ki, insanlar birinci yüzlerini onun bunun adamı olarak ondan bundan maaş alarak kirletiyor ve sonra bu kirli yüzle yaşayamayacak hale gelince kendilerine ınternetten yeni bir yüz yeni bir isim yaratıyorlar. Aslında bu ınternet büyük kolaylık. Ahlaksızca yaşanmış her hayatı kamufle ediyor ve ahlaksızca yaşanmış her insana yeni ve gizli bir yüz isim bağışlıyor. Aslında kirlenmiş bu dünyanın böyle bir icada çoktan ihtiyacı vardı, herkes kirlendi, çamurlandı, onun bunun adamı oldu maaşını aldı, şimdi ne desin, nasıl kendini göstersin, utanıyor işte.. Bence "utanacak kadar" gizlendikleri için bu sitedeki arkadaşlara o kadar da peşinen küfretmemeliyiz, çünkü, utanılacak birşeyleri var ve utanılacak bir suratları var, ki, saklanıyorlar. Ben kirlenmişliği aşmanın bir çaresi olarak devrimlere çok güvenmişimdir, şöyle, mesela iki de bir sel felaketi güzeldir çünkü çöpleri mezbelelikleri tertemiz yapıp temizler. Siyasi sosyal devrimler de öyle bir halk ayaklanması bir sert devrim yeni bir çağ açar ve insanlar günahlarını hesaplarını açıkca ya içeri düşer ya sürgüne gider ya da kürsüye çıkıp yaparlar. Ama olmadı olmuyor, çağımız kiri pası çamuru pisliği içinde kesintisiz sürüyor, sürdükçe kirlenme büyüyor, ve insanlar kendilerini temizleyecek bir sosyal siyasi mekanizma bulamıyor, çünkü her boka karışmışlar, her naneyi yemişler ve utanıp insan içine çıkamıyorlar.

İşte bu yüzden insanların tövbe edeceği Allahla devletle halkla kendileriyle hesaplaşabilecekleri ve tüm kirlerini dökebilecekleri bir sonsuzluk banyosu gibi bir devrimi daha çok boşuna bekleyeceğiz. Ama benim bir de müslüman sıkı bir tarafım vardır. Ben tüm insanlığın bunca uygarlık bunca teknoloji bunca bilgi içinde yapıp ettiği başardığı tek büyük gerçek icadın Allah"a yakarmak ve dua etmek ve şükretmek olduğuna inanıyorum, yani bütün insanlık bugüne kadar Allah"a şükretmeden öte birşey bulamadı, daha yüce daha değerli derin bir bilgi sahibi olamadı, tüm insanlığın çalışıp çabaladığı ve ortaya koyduğu tek şey, şükretmektir, neye, içine düştüğümüz bu ahlaksız şekilsiz karambol saçma iğrenç katil pis zihinlerle pis oyunlarla dolu bu dünyadan kendimiz korumak için şükretmek, bilmediğimiz hesaplayamadığımız tahmin edemediğimiz tüm kötü şeyler için şükretmek dua etmek.. Hayatım boyunca güzel bir insan olmak istedim, kendimin ve çevremdekilerin iftihar edeceği bir insan olmak için çalışa çabalaya bugüne geldim ve gelirken çok şey öğrendim, o da şudur, adını ismini yüzünü kimliğini gizleyenler ancak şeytanlardır, farelerdir, vaktini bunlarla boşa harcama."

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri