Ünlü sanatçı Yıldız Tilbe, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a verdiği bir röportajda "Hiç terapiye gittiniz mi?" sorusuna, "Üç kere Balıklı Rum'a, iki kere Lape'ye yattım yavrum. Ama akıllı çıktım." dedi.
89'DAN BU YANA İLİŞKİ YAŞAMAMAMIŞ
Sosyal medyayı saran bu itirafın dışında Tilbe, özel hayatının bilinmeyen yanlarına ilişkin kritik açıklamalara imza attı. Tilbe, ilişkilerde çok kıskanç bir yapısı olduğunu, babasını kaybettiği 89 yılında bu yana bir ilişki yaşamadığını söyledi.
ÇOK KISKANÇMIŞ!
Tilbe aşk hayatına ilişkin, “Zaman zaman platonik olarak aşık oluyorum. Birini beğeniyorum diyelim uzaktan. Adamın onu beğendiğimden haberi bile yok. Ben ise, onun beni aldatma ihtimali üzerine, onu öldürme planları kurmaya başlıyorum. Düşün yani! Normal olmadığım kesin!” dedi.
ALDATMA KONUSUNDA FLAŞ ÇIKIŞ
Tilbe “Allah'tan korkmayan her erkekte aldatma potansiyeli var. Allah'tan korkuyorsa, ihanet etmiyor. Ama Allah'tan korkmuyorsa, o zaman kadından da korkmuyor!” diye konuştu.
İşte Tilbe'nin o açıklamaları:
Bu kadar çok sevilmeyi neye bağlıyorsun?
- Neye bağlayacağım? Şarkılarıma. O şarkılar insanlarla aramda köprü. Hep öyledir ya, birine âşık oluruz, bir kaset koyarız. Sevindiğimiz zaman onunla dans ederiz, üzüldüğümüz zaman onunla ağlarız. Benim şarkılarım biraz öyle şarkılar olduğu için beni, kendilerinden görüyorlar. Geçen gün yolda biri diyor ki, "Ben senin şarkılarınla neler yaşadım biliyor musun?" Nereden bileceğim! Ama o âşıkken, acı çekerken beni dinliyor. Çünkü o duyguyu çıkarıp koymuşum önüne. Evli bir adama âşık mesela, gizli aşk yaşıyor, içi yanıyor... Kaç kadın söyleyebilir ki? Söyleyince hepsinin dili oluyorum. Ben, insanların ortak diliyim.
Bir dönem evlere temizliğe gittiğin yazıldı çizildi, öyle mi?
- O yalan. Çocuk bakıcılığı yaptım, temizlikçi diye yazdılar. Önemli değil. Gündelikçilik de yapmış olabilirdim. Ne fark eder ki.
İyi çocuk bakar mısın bari?
- Yok canım. Ben bir tane doğurdum. Annem dedi ki "İkinciyi doğurma! Sen bakamazsın!" Gerçekten kızıma ailem baktı. Ben 17 yaşında doğurdum. Annem bana 'doğurmuş kız' derdi. Kadın olmamıştım, çocuktum henüz...
Gerçekten söylendiği kadar filtresiz misin?
- Net olmaya çalışıyorum. Açık olmaya çalışıyorum. Çünkü o zaman rahat edebiliyorum. Benim annem hale giderdi. Ki halde kadın göremezsin. 100 kiloluk çuvalları sırtıyla indirirdi. Hayatı boyunca yalnızdı annem. Mesela bizim mahallede, akşam olunca kadınlar böyle köşe başında otururlardı. Biri örgü örer, öteki çay getirir filan. Annem hiç girmezdi aralarına. Böyle yetiştik. Her işini kendi yapmaya çalışan erkek gibi bir kadındı annem. Babam da yiğit bir adamdı. Ben de kendi kendine yeten bir kadın oldum. Annem mesela aç kalırdı, kimseden bir şey istemezdi. Yemeğini, yağsız tuzsuz yapar yerdi. Bir komşudan bir dirhem tuz istemezdi annem. Öyle bir kadındı. Kimsenin dedikodusunu duyamazdın annemden.
Evlenme hikâyen büyük aşk mı?
- Yok ya, çocukluk işte. Kaçtım, üç yıl evli kaldım. Sonra boşandım. Pek büyük bir aşk değilmiş demek ki. Belki baskıdan evlendim. Mesela mini etek giyemiyordum. Evlenince özgür olacaksın zannediyorsun. Annem diyordu ki, "Evlen, kocan götürsün. Evlen, kocan giydirsin!" "Evleneyim o zaman!" dedim. Ama işte, evdeki hesap çarşıya uymadı. Ayrıldım, kızımla İstanbul'a geldim. Sezen'e vokalistlik yaptım. Sonra Kapkara'da çalıştım.