Sümela Manastırı'nın hikayesi ve tarihi - Sümela Manastırı ne zaman yapıldı?

Sümela Manastırı Türkiye'nin inanç turizmi anlamında önemli noktalarından biridir. Sümela Manastırı'nın hikayesi nedir, ne zaman yapılmıştır, Sümela Manastırı nerededir? İşte detaylar

Sümela Manastırı, her yıl yüzbinlerce turistin ziyaret ettiği Türkiye'nin en önemli turizm noktalarından biridir. Sümela Manastırı'nın hikayesi ve tarihi nasıldır, ne zaman kimler tarafından yapılmıştır, tam olarak nerededir? İşte ayrıntılar

SÜMELA MANASTIRI NEREDE?

Trabzon'un Maçka İlçesi'nde Altındere Dere köyü içerisideki Altındere Vadisi'nde bulunan Karadağ üzerine yer almaktadır. Vadiden yaklaşık 300 metre yüksekte dağın üzerindeki kayalıklara kurulan Sümela Manastırı'nın bir diğer adı da Meryem Ana'dır. Meryem Ana adına kurulan bu manastırın adı olan "Sümela", "siyah" anlamındaki "melas" kelimesinden gelmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu Karadağlar'dan esinlenerek koyulduğu düşünülmekle birlikte Meryem tasvirinin siyah rengi olarak da yorumlanmaktadır.

SÜMELA MANASTIRI'NIN TARİHİ

Sümela Manastırı Bizans İmparatoru  I.Theodosius zamanında (375-395) Atina'dan Barnabas ve Sophranios isimli rahipler tarafından kuruldu. 6. yüzyılda ise İmparator Justinianus'un emriyle general Belisarios tarafından onarılıp genişletildi. 1204'de kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden  III. Alexios (1349-1390) döneminde manastıra daha fazla önem gösterilmiştir. Zenginleştirilmesi hedeflenen manastır için fermanlar çıkarılmıştır. III. Alexios’un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler de aynı şekilde fermanlarla zenginleştirmeyi sürdürmüştür.

Osmanlı dönemine girildikten sonra ise padişahlar Sümela'nın haklarını koruyarak imtiyazlar verirken 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenerek duvarlara freskler eklenmiştir.19. yüzyılda ise manastıra daha büyük yapılar eklenerek en parlak dönemi ortaya çıkmıştır. İşte bu dönemde bir çok yabancının ziyaret ettiği bir yer halini alan Manastır, kitaplara da konu olmuştur. Tarihler 1916'yı gösterdiğinde başlayan Trabzon'un Ruslar tarafından işgali sırasında manastıra el koyulurken 1923 itibariyle tamamıyla boşaltıldı.

SÜMELA MANASTIRI'NDA NELER VAR?

Bir çok farklı bölümü olan tarihi yapının başlıca bölümleri arasında Ana kaya kilisesi, şapeller, öğrenci odaları, mutfak,kütüphane, misafirhane ve kutsal ayazma bulunmaktadır. Manastırın giriş bölümünde su getiren bir su kemeri vardır. 

Sümela Manastırı'nın ana girişine uzun ve dar bir merdivenle ulaşılır ve sonrasında giriş kapısından bir merdivenle iç bölüme girilir. Hemen sol bölmede kilise haline getirilmiş mağaranın önündeki binalar yer almaktadır. Sağda bir kütüphane ve büyük balkonlu bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölüm keşişler için ve misafirhane için kullanılmıştır. Kaya kilisesinin içerisindeki duvarda III. Alexios dönemine ait freskler vardır. Şapeldeki freskler ise 18'inci yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En alt tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir.

Sümela Manastırı’nda yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatı ile ilgili tasvirlerdir.

Sümela Manastırı 2015 yılında restorasyona alınarak kapatılmıştır. 5 yıl süren çalışmaların ardından tekrar açılan manastırda, ciddi bir kaya temizliği yapılmıştır. Ayrıca çalışmalar esnasında gizli şapeller de bulunarak ziyarete açılmıştır.

SÜMELA MANASTIRI'NA NASIL GİDİLİR

Trabzon'un Maçka ilçesi Altındere Vadisi'nde yer alan Sümela Manastırı'nın Trabzon'a uzaklığı 47 Kilometredir. Maçka ilçe merkezine ise 17 kilometre uzaktadır. Asfalt olan yollarla ulaşım kolay hale getirilmiştir. 300 metrelik dar bir orman içi yürüyüş yolu sonrası ulaşılabilmektedir.

DİN ADAMLARI CEZALARINI SÜMELA'DA ÇEKERDİ

KTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Köse,  Sümela Manastırı ile çarpıcı bilgiler paylaştı. Köse, Sümela Manastırı'nda bilinenin aksine hiç kadın yaşamadığını belirtirken bunun çok kimse tarafından bilinmediğini söyledi. İşte Köse'nin Sümela Manastırı'na dair paylaştığı çarpıcı bilgiler:

"Ortodoks Hristiyanlığında üç çeşit manastır vardır. Birinci çeşit, erkek manastırıdır ve erkek manastırlarında sadece erkek keşişler görev yapar. Keşişler ömür boyu evlenmezler. Karma manastırlarda ise rahibeler ve keşişler birlikte yaşarlar fakat yaşlı keşişler 70-80 yaş üstüdür. Sadece uhrevi işlerle uğraşabilecek keşişler rahibelerle birlikte karma manastırlarda yaşarlar ancak genç rahibeler aynı manastırda bulunmaz. Üçüncü çeşit ise sadece rahibe manastırlarıdır. Bu manastırlarda da rahibeler yalnız yaşarlar. Sümela Manastırı ise çok zor bir bölge. Sarp bir coğrafya ve çok yoğur kar yağışından dolayı yaşamın zor olduğu bir bölge. Dolayısıyla Sümela Manastırı erkek manastırıdır. Kayıtlara geçmiş herhangi bir rahibenin Sümela Manastırında olmadığını biliyoruz ve zaten yoktur. Sümela Manastırına bağlı Kospidiyos Köyü'nde bir kızlar manastırı olduğunu biliyoruz. Diğer bir manastırda Zigana Dağları'nın eteklerinde, vadinin bugünkü Kiremitli Köyü yakınlarında bulunmaktaydı. Bu manastır 1858 yılında tekrar kullanıma sokulmuştu ve bu manastır Vazolen Manastırına bağlıydı. Altındere Vadisi ve Kiremitli Vadisinde bulunan her iki manastırda sadece rahibeler yaşıyordu. Sayıları da çok fazla değildi. Keşişler ve rahibeler evlenmedikleri için manastırlarda görevin babadan oğula ya da anneden kıza geçmesi gibi bir durum yaşanmaz. Keşiş ya da rahibe olmak tamamen kişinin dünya işlerinden el etek çekerek kendisini Tanrı'ya atama kararı sonrasında gerçekleşir. Dilimize keşiş olarak geçen sözcüğün semantik kökeni "monk" tan gelir ve ifade yalnız yaşayan anlamındadır. Bizans tarihinde dünya işlerinden el etek çekerek kendisini manastıra kapatan ya da cezalandırılarak manastıra gönderilen imparator, prenses ve prens örnekleri çokça vardır.

Örneğin Sümela Manastırı da bulunduğu konum itibarıyla Ortaçağ'da bir sürgün yeri olarak kullanılmış, metropolit düzeyinde din adamlarının sürgün cezası Sümela'da infaz edilmiştir. Osmanlı Devleti topraklarında (Balkanlar, Anadolu ve Kafkaslar) büyük oranda Ortodoks tebaa yaşamaktaydı. Bu nedenle Türk kültüründe Ortodoks ritüellerine aşinalık vardır; hatta halk geleneklerinde birlikte yaşamdan kalan motifler halen Anadolu'da görülebilir durumdadır" 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Nedir, Ne Anlama Gelir? Haberleri