Hastalıklara karşı anne sütünden sonra en önemli koruyucu olan aşılar, doğru zamanda ve dozda uygulandığında genel vücut sağlığı için önemli bir yer tutuyor. Son yıllarda aşılarla ilgili kamuoyunda yer alan pek çok bilgi, çocuklarını aşılatma konusunda ailelerde önyargıya neden olabiliyor. Uzm. Dr. Mustafa Armut, aşılar hakkında yanlış bilinen doğrular hakkında bilgi verdi.
Aşılar güvenli biyolojik ürünlerdir
Hastalığa neden olan bakteri, virüs ve mikroplara karşı bağışıklık sistemini güçlendiren aşılar, sağlıklı ve risk altında olan kişilere uygulanmaktadır. Aşı sayesinde vücut, zarar vermeyen mikrop (antijen) ve toksinleri tanıyarak savunma yöntemi geliştirmektedir. Aşılar; Dünya Sağlık Örgütü, EMA ve FDA gibi sağlık alanındaki otoriteler ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılmaktadır. Son derece güvenilir biyolojik ürünler olan aşılar, ülkemizde dağıtım ve üretimde kontrol edildikten sonra yapılmaktadır.
Toplumun sağlığını koruyor
Yalnızca çocukları değil, hastalığın kişiler arasında yayılmasını engelleyerek toplum sağlığını da koruyan aşıların, günümüzde yan etkileri yok denecek kadar azdır. Dünyada ve ülkemizde devam eden aşılama programları sayesinde yaklaşık 3 milyon çocuğun hayatı kurtulmakta ve binlerce çocuğun sakat kalması önlenmektedir. Aşı sayesinde özellikle çocuk felcine karşı başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda aşı ile önlenebilir hastalıkların hızında düşüşler yaşanmaktadır. 1924 -1944 yılları arasında ölümlere neden olan çiçek hastalığı, aşılama programları sayesinde 1977 yılında yok edilmiştir.
Aşılarla ilgili 3 gerçek bilgi unutulmamalı!
1. Zararlı etkileri olduğu öne sürülen alüminyum hidroksit, aşının daha fazla etki sağlaması için çok düşük dozda kullanılmaktadır. Bir insanın yaşamı boyunca uygulanan aşıların tamamının içindeki toplam alüminyum miktarı 4,25 mg’dır. Yani bu miktar Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ve insan sağlığına zararı olmayacak şekilde çok düşük düzeydedir. Ayrıca alüminyum; içme suyunda, hazır sularda, un ve un mamulleri ile meyve sebzelerde bol miktarda yer almaktadır.
2. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı raporda, etil cıvanın (thiomersal) vücutta yarılanma ömrünün bir haftadan daha kısa olduğu, cıvaya bağlı bir takım kronik hastalıklara yol açmasının söz konusu olmadığı açıklanmıştır. Vücuttan atılımı zor olan metil cıvadır. Metil cıvanın içeriğinde thiomersal bulunmamaktadır. Thiomersal içeren aşıların kullanımı ile otizm başta olmak üzere bir takım kronik hastalıkların arttığı iddiaları üzerine, bu ilişkiyi araştıran birçok bilimsel araştırma yapılmıştır.
3. Kızamık aşısının da SSPE ve otizmle herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından da deklare edilmiştir. Bu konuda İngiltere’nin en çok okunan tıp dergisi Lancet’te yayınlanan makale kaldırılmış ve yazan kişi meslekten men edilmiştir.
Hastalıkların görülme sıklığı azaldı
Ülkemizdeki yapılan aşılama çalışmaları sonucunda önlenebilir hastalıklar arasında yer alan hepatit A-B, boğmaca, invaziv bakteriyel hastalıklardan pnömokok ve Hib’e bağlı gelişen menenjit, sepsis ve bakteriyemi, suçiçeği, kabakulak ile kızamıkçık vakalarında görülme sıklığı azalmıştır. Sonuç elde edebilmek için aşıların uygun teknik ve saklama koşullarında muhafaza edilmesi ve uygun dozda kullanılması gerekmektedir. İstenilen etkiyi sağlayabilmesi için belli bir program doğrultusunda ve zaman diliminde uygulanmalıdır. Özellikle çocukluk çağında yapılan difteri, boğmaca, çocuk felci, tetanos, kızamık ve verem, kızamıkçık, kabakulak ve hepatit B aşılarının yanı sıra son yıllarda uygulamaya başlanan Hib, hepatit A, suçiçeği, zatürre, grip ve kuduz aşısı ülkemizde sık uygulanan aşılardır. Aşıların, ilaçlar gibi sık ve nadir görülen yan etkileri olabilmektedir ancak aşıların hayat kurtarıcı olduğu unutulmamalıdır.
Aşıların sık görülen yan etkileri
Özellikle çocuklara uygulanan aşı sonrasında şişlik ve kızarıklık ile ağrı görülebilmektedir.
Çocuklarda iştahsızlık, ateş, baş ve kas ağrısı ortaya çıkmakta, bu şikayetler genellikle 48-72 saat içinde müdahale etmeden yok olmaktadır.
Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısı uygulananların % 2-5’inde 7-10’uncu günler arasında yaklaşık 2 gün süren döküntü görülebilmektedir.
Hepatit A aşısı uygulananların % 5’inde az da olsa ishal ve kusma olduğu belirlenmiştir. İshal ve kusma sorunu genellikle 48 saatten kısa sürede geçmektedir.
Suçiçeği aşısından sonra ise enjeksiyon bölgesinde 2 ya da vücudun diğer bölgelerinde 3-5 adet suçiçeğine benzer lezyon görülebilmektedir.
Kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısından sonra % 1’den az sıklıkta tükürük bezlerinin şişmesi görülebilmektedir. Bu aşıdan sonra çocukların % 5’inde ise lenf bezlerinin geçici olarak büyümektedir.