ASTIMIN BELİRTİLERİ NELERDİR?:
Astım hava yollarının tıkanmasının neden olduğu ataklar halinde kendini gösterir. Astım belirtileri genellikle; öksürük, nefes darlığı, hırıltılı nefes alıp verme ve göğüste sıkışma hissidir. Astım belirtilerinin astım tanısı konulmasına yardımcı olan özellikleri ise; tekrarlayıcı olmaları, gece ve sabaha karşı ortaya çıkmaları, bazı alerjen maddelere maruz kalınması veya egzersiz sonrası tetiklenmeleridir. Bu belirtiler ataklar arasında ortaya çıkmaz ve astım hastaları ataklar arasında kendilerini iyi hisseder. Astım tanısı, detaylı hasta öyküsü, muayene bulguları ve solunum fonksiyon testleri ile konulmaktadır. Genel astım belirtileri ise şöyledir;
Öksürük (genellikle kuru ve krizler halindedir gece uykuda uyandırabilir.), Hırıltılı solunum, Göğüste tıkanıklık ve sıkışma hissi, Soluk alıp verirken ıslık sesi, Nefes darlığı
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?:
Astım hastalığı için risk faktörleri kişiye ve çevresel faktörlere göre değişebilir. Buna göre astıma hastalığında risk faktörleri şöyle sıralanabilir;
Ailede astım hastalığının olması, Marangozluk, doğramacılık, mobilyacılık, fırıncılık, kuaförlük, sağlık personeli, veterinerlik, kümes hayvanı yetiştiriciliği, kaynakçılık, dökümcülük, çiftçilik, plastik/kauçuk/kimya/ilaç endüstrileri, çay/tütün üretimi, demiryolu işçiliği, itfaiyecilik, kuru temizleyicilik, temizlik işçiliği gibi bazı meslekler, Bebeklik döneminde alerjen maddelere fazlasıyla maruziyet, 2 yaşından itibaren ağır solunum yolları rahatsızlıkları geçirmek, Gebelikte annenin sigara içmesi (bebek için risk faktörü), Ebeveynlerde sigara kullanımı, Anne karnındayken bebeğin yetersiz beslenmesi ve düşük tartılı doğması
NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURULMALIDIR?:
Astım belirtileri sürekli tekrarlıyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Öksürük, hırıltı, göğüste sıkışma hissi gibi şikayetler haftada birden daha sık ortaya çıkıyorsa, Şikayetler gece uykudan uyandırıyorsa, Konuşmakta zorluk varsa, Dudak ve tırnaklarda morarma varsa, Kalpte aşırı çarpıntı ve nabızda hızlanma varsa, Yürümede zorluk varsa, en kısa zamanda göğüs hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır.
TETİKLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?:
Astımı olmayan kişilerde herhangi bir etkisi bulunmayan faktörler, astımlı kişileri kolaylıkla etkileyebilir. Bu nedenle astımı tetikleyen faktörlere dikkat etmek son derce önemlidir.
Ev tozu akarları:
Astımlılarda en sık görülen alerjendir. Akarlar, gözle görülmeyecek kadar küçük canlılardır. Yatak, yastık, halı, tüylü oyuncaklar ve tekstil liflerinde yaşarlar. Yaşayabilmek için nemli ve sıcak ortamlara ihtiyaç duyarlar. Deriden dökülen ölü hücrelerle beslenirler. Kuruyarak toz haline gelen dışkıları alerjiye neden olur. Akar alerjisi olanların yakınmaları ilkbahar ve sonbahar aylarında ve genellikle sabaha karşı artar.
Akarlardan korunmak için;
Özellikle yatak odasındaki halılar, kadife kumaşlı mobilya/perdeler, tüylü oyuncaklar, koltuklar, kitap gibi toz tutan eşyalar mümkünse tamamen kaldırılmalı ya da azaltılmalıdır. Mobilyalarda kumaş yerine deri veya vinleks kaplama tercih edilmelidir. Yatak, yorgan ve yastıkların pamuklu/yün/kuştüyü olanları yerine orlon/dakron gibi sentetik olanları tercih edilmelidir. Çarşaf ve nevresimler 60 derece veya üzerinde, haftada bir yıkanmalıdır. Akar geçirmeyen özel yatak kılıfları kullanılabilir. Bu kılıflar iki haftada bir ıslak bezle silinmelidir. Perdeler, kilimler, giysiler iki haftada bir 60 derece veya üzerinde yıkanmalıdır. Halılar, güçlü bir elektrik süpürgesiyle en az haftada bir temizlenmelidir. Temizlik yapılan odaya hasta en az 20 dakika sonra girmelidir, kendi temizlik yapıyorsa maske/tülbentle ağzını ve burnunu örtmelidir. Ev içi nem kontrol altına alınmalıdır. Havadaki nem %45’in altına düştüğünde akarlar ölür. Odalar iyice havalandırılmalıdır. Buhar makineleri ve nemlendiriciler kullanılmamalıdır. Temizlikte akar öldürücü kimyasal maddeler kullanılabilir. Ancak bunlar hastanın kendisi tarafından uygulanmamalıdır.
Polenler:
Polenler mevsimsel astım şikayetlerine neden olur. Burunda ve genizde akıntı, kaşıntı, hapşırık, gözlerde sulanma, yaşarma, kızarıklık görülebilir. Ağaç polenleri daha çok Şubat-Mayıs, ot polenleri Mayıs-Haziran aylarında şikayetlere yol açar.
Polen mevsiminde;
Araba ve evlerin pencereleri kapalı tutulmalıdır. Hasta mümkün olduğunca sokağa çıkmamalıdır. Yapabiliyorsa maske kullanmalıdır. Dışarıdan eve gelindiğinde hemen giysiler değiştirilerek yıkanmalı, mümkünse burun içi yıkanmalı ve duş alınmalıdır. Çamaşırlar dışarıda kurutulmamalıdır, üstlerine polen yapışabilir.
Kedi/köpek/hamamböceği alerjenleri:
Kedi ve köpeklerin kürkünde, tüylerinde, tükürüğünde, idrarında ve dışkısında bulunan alerjenler, evin her tarafına kolaylıkla yayılabilir. Kediler, köpeklere göre daha fazla alerji yapıcı etkiye sahiptir. Bir evden kedi uzaklaştıktan 3 ay sonra bile alerjen etkisi devam etmektedir. Hamamböcekleri, özellikle mutfaklarda sık görülür ve yiyecek artıklarının dolduğu girintilerde yaşar. Kedi/köpek alerjisinden korunmanın en etkili yolu, evden bu hayvanların uzaklaştırılması ve bulundukları ortamlara girilmemesidir. Hayvanlar evden uzaklaştırılamıyorsa, her hafta veya iki haftada bir yıkanmalı, her gün açık havada tüyleri fırçalanmalı, yatak odalarına asla sokulmamalı ve ev en az haftada iki kez elektrik süpürgesi ile temizlenmelidir.
Hamamböceği alerjisinde tek çözüm, bu canlıların ilaçlamayla ortadan kaldırılmasıdır. Ancak, ilaçlama hasta evde yokken yapılmalı ve eve girmeden en az 2 saat önce iyice havalandırılmalıdır.
Ev içi mantarları:
Nemli, karanlık, serin bodrum katları ve banyo gibi havalandırması iyi olmayan yerlerde mantarlar üreyebilir. Mümkün olduğunca evdeki nem azaltılmalı, ev sık sık havalandırılmalıdır. Odun, eski kitaplar, kağıtlar, meyve ve sebzeler uzun süre evde tutulmamalıdır. Nemli yüzeyler sık sık çamaşır suyuyla silinmelidir. Üzerinde mantar üremiş eşyalar evden uzaklaştırılmalıdır.
Dış ortam kirliliği:
Hava kirliliğinin arttığı durumlarda gereksiz fiziksel aktivitelerden ve mümkün olduğunca dışarı çıkmaktan sakınılmalıdır. Çok zorunlu olduğu zaman, dışarı çıkmadan önce doktorun önereceği kısa etkili bir bronş genişletici kullanılmalıdır. Hava kirliliği söz konusu olduğunda pencereler kapalı tutulmalıdır.
İç ortam kirliliği:
Astımlı hasta sigara içmemeli ve içilen ortamlarda bulunmamalıdır. Bacasız soba ve şömine kullanılmamalı, baca sık sık temizlenmelidir. Yemek pişirilirken aspiratörle ocak ya da fırının dumanı çekilmeli, mutfak iyice havalandırılmalıdır. Astımlı hasta mümkün olduğunca kömür/odun/sıvı yakıt dumanına, parfüm, temizlik maddeleri, kızartma, sprey, boya ve cila kokularına maruz kalmamalıdır.
Mikrobik solunum yolu hastalıkları:
Astımlı hastalar normale göre daha kolaylıkla solunum yollarının mikrobik hastalıklarına yakalanır ve bu hastalıklar astımlıların şikayetlerini alevlendirebilir.
Astımlılar solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişilerle temastan kaçınmalıdır. Astımlı hastalara her yıl Eylül-Ekim aylarında grip aşısı önerilir. Mikrobik hastalıklar sırasında astım ilaçlarının dozunu arttırmak veya yeni ilaç eklemek gerekebilir. Astım hastaları olumsuz hava koşullarından kolaylıkla etkilenebilir. Bu nedenle mümkün olduğunca soğuğa maruz kalmamalıdır. Soğukta egzersiz yapmaktan kaçınmalıdır.
Egzersiz:
Egzersizden önce kısa etkili havayolu genişleticiler kullanılabilir. Egzersiz kısıtlanmamalı, tersine hastanın vücudunun izin verdiği kadar spor yapılmalıdır.
Gastroözofageal reflü:
Astım hastalarında reflü sıklığı; % 35 ila % 90’dır. İnatçı öksürüklere de neden olan reflü sessizce seyredebilir ve hastada şikayete yol açmayabilir. Bu durumda, geçmeyen öksürük dikkate alınmalı ve astımlı hastada reflü varlığı araştırılmadır.
Reflü, yemek borusunun alt ucunda mide içeriğinin yemek borusuna geçişini engelleyen kapak mekanizmasının bozulması nedeniyle, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Mide asidi yukarı çıktığında, alerjik astımı olan kişilerde özellikle gece yatarken bronşlarda kasılmaya, astım krizlerine ve kronik öksürüklere neden olabilir.
Astım Genetik Midir?
Asrımda genetik faktörlerin rolü vardır. Anne ve baba tarafında astım bulunabilir. Hem anne hem babasında astım olan kişilerde hastalığa daha sık rastlanır. Genetik faktörlerin rol oynadığı hastalarda alerjinin rolü de vardır. Ancak her alerjik bünyeli insanda astım olmadığı gibi, her astımlı insanda da alerji bulunmayabilir.
ASTIMA NE İYİ GELİR?:
Astım tedavisinin en önemli kısmı astım krizlerini başlatabilecek etkenlerden uzak durmaktır. Bunun için hastanın astım krizine yol açan nedenleri bilmesi çok önemlidir. Astıma iyi gelecek bazı önlemler ise şöyledir;
Evcil hayvanlara alerjiniz varsa evde hayvan beslenmemeli
Ev içinde sigara içilmemeli
Evde sprey, kokulu deterjan, parfüm kullanılmamalı
Sentetik yatak malzemeleri kullanılmalı (kuş tüyü yastık, battaniye vb. kullanılmamalı)
Özellikle yatak odasında kilim, halı, mobilya, yastık ve minderler bulundurmamalı
Yatak şiltesi ince basit ve sentetik olmalı
Ev havalandırılmalı
Polenlerin arttığı dönemlerde, ev içinde kapı ve pencereler kapalı tutulmalı
Badana, boya, cila işlemleri, böcek ilaçlama, hasta dışarıda iken yapılmalı
Ev içinde kızartma ve yemek kokusu oluştuğunda mutlaka havalandırılmalı
Kuru havalarda rüzgar varsa dışarıya çıkılmamalı
Alerjenlerin havaya karışımına neden olan çim biçme, yabani ot temizleme gibi bahçe işlerinden uzak durulmalı
Tatil yapılacak otel ya da yazlık mekanlar, alerjenler açısından gözden geçirilmeli
Açık hava egzersizleri yaparken aşırıya kaçılmamalıdır.
Dışarıda giyilen kıyafetler eve dönünce değiştirilmeli ve duş alarak derideki ve saçlardaki alerjenler de temizlenmeli
Dışarı çıkarken geniş kenarlı gözlükler kullanılmalı. Çok alerjik yapıya sahip kişiler ve astım hastaları alerji maskeleri de kullanmalı
Polen miktarının fazla olduğu dönemlerde şikayetler başlamadan alerji ilaçları alınmalı
Polen yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde kapı ve pencereler kapalı tutulmalı
Polen miktarının fazla olduğu günün ilk saatlerinde dış aktivitelerden uzak durulmalı
Evde ve arabada cam açmak yerine bakımları düzenli olarak yapılan ve polen filtreli klimalar kullanılmalı
Yaşam alanlarının nem oranını düşük tutulmalı
Ev temizliği HEPA filtresi içeren vakumlu bir süpürge ile yapılmalıdır.
TEŞHİSİ NASIL KONULUR?:
Astım teşhisinden öncelikle hastanın şikayetleri ve astım belirtileri değerlendirilir. Bu süreci fiziki muayene, akciğer grafisi, solunum fonksiyon testleri, kanda alerji tetkikleri izler. Astımda erken tanı önemlidir. Çünkü alerjik hastalıklar gerekli önlemler alınmadıkça ve gereken tedavi yapılmadıkça artış gösterebilir.
TEDAVİSİ:
Alerjik hastalıkların ve astımın mucizevi bir tedavi yöntemi yoktur. Çünkü bu hastalıklar genetik geçişlidir. Ancak erken tanı ve iyi bir tedavi ile tamamen kontrol altına alınabilen hastalıklardır. Tedavide en önemli olan, hasta-hekim ilişkisi ve hastanın, hastalığı hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Tedavinin amacı, hastaya, şikayetlerinin olmadığı veya en az düzeyde olduğu bir yaşam sağlamaktır. Tedavi uzun sürelidir. Tedavide birinci basamak kişinin duyarlı olduğu alerjenlerden uzaklaşması ve sakınmasıdır. Tedavinin ikinci basamağı ilaçlardır. Öncelikle solunum yolu ile alınan, sprey veya toz şeklindeki ilaçlar tercih edilmelidir.
İLAÇLARI:
Astım tedavisinde iki çeşit ilaç grubu kullanılmaktadır. Bunlar; hastalığı tedavi eden ya da kontrol eden ilaçlar ve rahatlatıcı ilaçlardır. Astım tedavisinde hangi ilaçların ne kadar süre ile ve hangi durumlarda kullanılacağı mutlaka doktor tarafından belirlenmelidir.
Astımlı hastalarda aspirin ya da diğer ağrı kesicileri aldıktan yarım saat sonra göğüste sıkışma, öksürük, burun akıntısı, gözlerde kızarma, baş-boyunda kızarıklık görülebilir. Daha ciddi durumlarda şok ve şuur kaybı ortaya çıkabilir. Aspirin alerjisi bulunan astımlı hastalarda, beraberinde burun polipleri de bulunabilir. Gerekli durumlarda hastanın alerjisi olmayan bir ağrı kesici tercih edilir.
Bazı tansiyon ve kalp ilaçları ile glokom için kullanılan göz damlaları, anestezide ve radyolojik tetkikler sırasında kullanılan ilaçlar da astım hastalarında şikayetlere neden olabilir. Doktorunuza herhangi bir ilaç reçete edilmesinden önce astımınız olduğunu bildirirseniz size uygun ilacı yazacaktır.
HAMİLELİK DÖNEMİNDE ASTIM:
Gebelik süresince astımlı hastaların yarısında herhangi bir değişiklik gözlenmez. 3 hastadan 1'inde ise şikayetler artarken 3 hastadan 1'inde ise şikayetler hafifler. Tedavi edilmeyen astım, bebeğe ilaçlardan daha çok zarar verebilir.