Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Dinçer, cep telefonlarının dikkatli kullanılması ve amacının dışında kullanılmaması gerektiğine söyledi. Dinçer, “Cep telefonunun gece yatarken başucunda bulundurulması ve çalar saat olarak kullanılması son derece yanlış bir tutumdur. Her evde eskiden olduğu gibi bir çalar saat bulunması gereklidir.” dedi.
Çağımızda elektromanyetik radyasyonun oluşmasına sebep olan teknolojik ürünleri günlük yaşantımızda sıkça kullanmaya başladık. Uzmanlar bu cihazların kullanımı konusunda uyarıyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Dinçer, “Yüksek gerilim hatları, TV ve bilgisayarlar, FM ve TV vericileri, mikrodalga fırınlar, mobil telefonlar, mobil telefon, baz istasyonları, kablosuz telefonlar, uydu antenleri, radar antenleri, bluetooth ve kablosuz internet, elektromanyetik radyasyon havuzunu oluşturmaktadır. Bu tür cihazları kullanırken dikkatli olmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Cep telefonunun bir haberleşme aygıtı olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Dinçer konuşmasını şöyle tamamladı: “Gün boyu üzerimizde taşıdığımız telefonumuzdan akşam olup eve geldiğimizde uzaklaşmamız gerekmektedir. Cep telefonunun gece yatarken başucunda bulundurulması ve çalar saat olarak kullanılması son derece yanlış bir tutumdur. Her evde eskiden olduğu gibi bir çalar saat bulunması gereklidir. Çocukluğumun derinliklerinde, yemlerini gagalayan tavukların olduğu çalar saatler hala rüyalarımı süslüyor. Bizim çocuklarımız da çalar saat kullanmayı öğrenmeliler ve cep telefonu ile uyanmamalılar diye düşünüyorum. Sözlerimi cep telefonu çalar saat değildir, başucunuzda bulunmamalıdır, her eve bir çalar saat gereklidir diyerek noktalamak istiyorum.”
“BAZ İSTASYONLARININ FAZLALIĞINDAN RAHATSIZ OLMAYA GEREK YOK”
Baz istasyonlarının fazlalığından rahatsız olmanın gerekmediğini savunan Dinçer, “Baz istasyonu antenlerinin arka yüzlerinde, yukarı veya aşağı yönlerde önemli sayılabilecek bir elektromanyetik radyasyon yoktur. Bu yüzden, etrafındaki binaların içinde ve yan yüzeylerindeki elektromanyetik alan şiddeti normalde çok düşüktür. Baz istasyonlarının artmasıyla birlikte, her istasyonun üstlendiği iş hacmi azalır. Böylece aygıtlar hiçbir zaman tam kapasite ile çalışmak zorunda kalmaz. Bu da daha az radyasyonun açığa çıkması anlamına gelir. Aslında buradan hareketle de baz istasyonu sayısının artışından da çok fazla rahatsız olmaya gerek yoktur.” diye konuştu.