Demirin vücudumuzda birçok biyolojik fonksiyonları bulunduğunu, demir yetersizliği olan bireylerde depresyon sıklığının belirgin şekilde daha yüksek olduğunu belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden Beslenme Uzmanı Başak Can, “Buna karşı çıkan çalışmalar olduğundan demir için halen ortak bir kanıya varılamamıştır. Çinko ve selenyum yetersizliğinde de depresyon durumunun daha kötüye gittiği belirtilmektedir. Tüm bu mikrobesin ögelerinin depresyonla kesin ilişkilerinin saptanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır” diye konuştu.
“Az balık tüketen bireylerde daha sık görülüyor”
Depresyonlu bireylerde C, B1, B3, B6, B12 vitaminleri ve folat ile çinko ve selenyum gibi minerallerin yetersizliklerinin görüldüğünü ifade eden Başak Can, “Aynı şekilde epidemiyolojik çalışmalarda daha az balık tüketen ve kanda omega-3 yağ asitleri düzeyleri düşük olan bireylerde depresyon görülme sıklığı daha fazladır. Bununla birlikte omega-6 ve omega-3 yağ asitleri oranının bozulması da depresyona yol açan mekanizmalardan biri olarak gösterilmektedir” şeklinde konuştu.
“B6 ve B12 beslenme tedavisinde oldukça önemli”
B vitaminlerinin depresyonun tıbbi beslenme tedavisinde oldukça önemli yeri olduğunu söyleyen Can, “B vitaminleri santral sinir sisteminde monoamin metabolizması üzerinde direkt etkisi bulunan mikrobesin ögeleridir. Bu sebeple, B12 (santral sinir sisteminde düşük hücresel SAM konsantrasyonu) ve B6 (triptofan ve serotonin yolaklarında kofaktör olarak görev alması) vitaminleri, yapılan araştırmalarda depresyonla ilişkili olarak saptanmıştır” ifadelerini kullandı.
“Bol miktarda meyve, sebze ve kuru baklagil tüketilmeli”
Can, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Buna rağmen depresyon tanısı konulmuş veya konulmamış tüm bireylerin beslenmesinde dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Trans yağ alımı azaltılmalıdır. Bol miktarda meyve, sebze ve kuru baklagil tüketilmelidir. Günde 500 miligram düzeyinde omega-3 yağ asidi alımına dikkat ederek haftada en az 2-3 kez yağlı balık tüketilmelidir. İşlenmiş hazır besinlerin diyetten çıkarılması gerekmektedir. Selenyumdan zengin besinler fasulye ve baklagiller, yağsız et, düşük yağlı süt ürünleri, kabuklu yemişler, deniz ürünleri (istiridye, sardalye, yengeç, tatlı ve tuzlu su balıkları) kepekli tahıllar (tam tahıllı makarna, kahverengi pirinç, yulaf ezmesi gibi) diyette yer almalıdır. Araştırmalar, D vitamini bakımından yeterli olan insanlara göre D vitamini eksikliği olan kişilerde daha yüksek oranda depresyon görüldüğünü belirtir. Bu sebeple mümkün olduğu müddetçe bireyler güneş ışığından faydalanmalıdır. Bireyler yürüyüş, koşu, yüzme gibi aktiviteler ile günlük fiziksel aktivite sürelerini arttırmalıdır. Akdeniz tipi beslenme oldukça dengeli ve sağlıklı bir beslenme modelidir. B12 ve folik asiti bolca içerir. Buna göre Akdeniz diyeti ile beslenmenin sağlığa faydaları topluma anlatılmalı ve Geleneksel Batı diyetine kıyasla Akdeniz diyetinin tüketimi yaygınlaştırılmalıdır.”