Uzm. Kli. Psi. Işınsu Erbudak, anne, baba ve çocuk arasındaki ilişkiler hakkındaki önemli bilgiler verdi.
Uzman Klinik Psikolog Işınsu Erbudak, son zamanlarda çok konuşulan mükemmel ebeveyn olmak konusunda anne, babaların cevap bulamadığı sorular hakkında açıklamalarda bulundu.
Erbudak, ‘’Bebekler anne karnında tamamen doyum deneyimi yaşarlar. Doğum, ihtiyaçların fark edilmeden karşılandığı, eksikliğin olmadığı ve dış dünyanın tehlikelerinden koruyan bu güvenli alandan ayrılış ve yaşanan ilk kayıp deneyimidir. Bebekler ihtiyaçlarını fark edemezler, kontrol edemezler ve yaşamlarının devamlılığının sağlanması için bakım veren birine, ‘öteki’ne ihtiyaç duyarlar. Bakım veren kişi kim olursa olsun, önemli olan bebek ile kurulan ilişkinin niteliğidir. Bebeğin ihtiyaçlarının bakım veren kişi tarafından görülmesi, anlaşılması ve bu ihtiyacın giderilerek karşılık bulması oldukça kıymetlidir. Çünkü bebekler acıktığında, altına yaptığında, gazı olduğunda, uykusu geldiğinde, diş çıkarırken ağlarlar. Farklı ihtiyaçlar aynı iletişim kurma biçimi ile ağlayarak dışa dökülse de, bakım veren kişi ağlamanın hangi ihtiyaca karşılık geldiğini tespit eder ve isimlendirir. Bu sebeple yaşamın ilk yılında ebeveynlerle, özellikle anne ile yapışık ve tüm ihtiyaçların hemen karşılandığı bir ilişki kurulur. Doyum, gereken zamanlarda ve yeteri kadar sürekli şekilde deneyimlendikçe, bebekler bu olumlu hissi içselleştirerek bakım veren kişi hakkında sağlam bir içsel nesne tasarımı geliştirirler ve güven duymaya başlarlar. Bu gelişim basamağından sonra bebeklerin bir ihtiyacı olduğunda anında karşılanması çok kritik değildir. Bakım veren kişi, bebeği odağından biraz kaydırarak gündelik yaşamına dönebilir, kurduğu ilişkilere ya da işine yönelebilir. Bebekler önceden yaşadıkları tatmin duygusunu anımsayarak, bir süre bakım veren kişiyi hayal edip, kısa süreli yoksunluk anlarında kendilerini sakinleştirmeyi deneyimlerler” dedi.
Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiye dikkat edilmesi gerektiği ve çocuğun güven duyduğu ebeveynlerine fazlasıyla ihtiyaç duyduklarını önemle belirten, Uzman Klinik Psikolog Işınsu Erbudak, “Yeterince iyi anne” kavramı, psikanalist Donald Winnicott tarafından geliştirilen, “mükemmel annelik” fantezisinin çok da mümkün ve hatta gerekli olmadığına vurgu yapan bir kavramdır. Mükemmel olmak istemek, gerçekçi olmamasının yanı sıra, kişiler üzerinde hata yapma korkusu ile baskı oluşturur. Yaşamda her duygu zıttı ile var olabilir, olumlu ve mutlu eden yaşantılar ile üzen hüsran deneyimleri arasında dengede kalabilmek, kişilerin kendilerine karşı şefkat duyması ile sağlanabilir. Yeterince iyi ebeveynlik şefkat ile komşudur. Kimin nasıl ebeveynlik yapması gerektiği, bebeğin ne kadar anne sütü emmesi gerektiği, uyku düzenlemesinin nasıl yapılması gerektiği gibi tamamen bireysel olan konular, sıklıkla sosyal medyada ya da arkadaş ortamlarında konuşulur ve hatta bakım veren kişiler acımasızca eleştirilir oldukça, ebeveynlerin de mükemmel olma kaygısı giderek artmaktadır. Önemli olan her an her koşulda doğru olanı, ideal olanı yapmaya çalışarak kendini zorlamak değil, çocuk ile senkronize bir ritimde, onun ihtiyaçlarına, makul ölçütler içerisinde yanıt verebilmektir. Yaşam yalıtılmış olmadığı sürece olumsuz deneyimler, yoksunluk, hüsran ve öfke mutlaka olacaktır. Hatta ebeveynler zaman zaman kendilerini yetersiz hissedip, hata yapmaktan korkabilirler. Ebeveynlerin kendine ve çocuklarına karşı şefkati hata yapabilme özgürlüğünü de hayatın içine entegre eder. Önemli olan acıyı, kızgınlığı, hatta öfkeyi çocuk ile konuşmaya alan oluşturulması ve bu duyguların da normal ve sağlıklı olduğunun ebeveynler ve çocuk arasında paylaşılmasıdır” diye konuştu.