Engelli kişilere acıyarak yaklaşılmaması gerektiği, gereksiz yere endişeli ve korumacı davranmanın engellileri incittiği belirtildi.
Toplumun engelliye bakış açısının engelli için çoğu zaman bir ızdırap halini aldığını kaydeden Trabzon Özel Yıldızlıgüven Hastanesi Psikoloğu Niltem Hürfikir, toplumun engelli kişiye bakışını değerlendirirken herkesin bir gün engelli olabileceğini belirtti. Engellilere nasıl davranılması konusunda bilgi veren Hürfikir, “Engelli kişinin sizi yönlendirmesine fırsat verin.Engelli kişi karşısında aşırı dikkatli olmaya kalkışmayın. Acıyarak yaklaşmayın. Gereksiz yere endişeli ve korumacı olmayın” dedi.
Engelli insanların, sadece hayatın değil aynı zamanda toplum gözündeki ön yargıyı da aşması için mücadele etmesi gerektiğine işaret eden Hürfikir, “Bilindiği gibi her türlü ayrımcılığın temelinde farklı olmak, yani "alışılmamış özelliklere" sahip olmak vardır. Hayata eşit şartlarda gelemeyen engelli portresine baktığımızda toplumumuz bu tür insanları şöyle değerlendirmektedir;
Hani bir top kumaşın bir kısım yeri özürlü olur veya bir halıda bir kısım yerde hata olur özürlü diye ayrılır. Aynen bu mantıkta olduğu gibi engelli insanlarda böyle bir ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Toplumda böyle bir psikolojiyle karşı karşıya kalan engelli insanların, sadece hayatın değil aynı zamanda toplum gözündeki bu önyargıyı da aşması için mücadele etmesi gerekiyor. İşte böyle bir toplumun olduğu bir yerde yaşamak; yaşama güzellik katma aşamasına gelene kadar birçok aşamaları geçmek gerektiğini anlatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde her aileden birinde engelli birey bulunduğunu kaydeden Hürfikir, “ Dünya nüfusunun önemli bir oranını engellilerin oluşturduğu günümüzde; zihinsel, fiziksel ya da duygusal engeli sonucu engelli insan sayısının, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre: Gelişmiş ülkelerde yüzde 10. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 13 olduğu bu sayının dünya nüfusunun yüzde 10’u olabileceği tahmin edilmektedir. Ülkemizde değişik engel gruplarından 10 milyona yakın yurttaşımız yaşamaktadır. Her 7-8 aileden birinde engelli birey bulunmaktadır” diye konuştu.
Doğuştan yada daha sonradan oluşan engeller kişinin psikolojisini olumsuz yönde etkilediğini belirten Hürfikir, “Doğuştan yada daha sonradan oluşan engeller ve de ilk başta fiziki hareketlerin sınırlanması durumu kişinin psikolojisini olumsuz yönde etkiler. Kişi, kendi içine kapanık bir hal alır. Kişi: ‘Neden bu olay benim başıma geldi’ diyerek, bir takım iç muhasebe süreci yaşar. Zamanla kişi aynı düşünceler içerisinde uzun süreler harcadığının farkına varır. Bazı engelliler bu süreci psikolojik destekle, bazıları ise kaderin bir oyunu olarak değerlendirerek psikolojik olarak yeniden hayata kaldığı yerden devam etme süreçlerine başlar. Tabi bu yine kişinin kendi psikolojisine ve iradesini bağlı olarak değişen bir faktördür” şeklinde konuştu.
ENGELLİLERİN DUYGULARINI İNCİTMEMEK İÇİN
Engelli kişilerde oluşan duyguları sıralayan Hürfikir, şunları söyledi:
“Aşağılık Duygusu: Bu kişiler, sakatlıklarını mutsuzluk kaynağı yapmakta, utanç, acıma ve bazen de acındırma duygusal bir tepki olarak karşımıza çıkmaktadır.Özürlülük İkilemi: Engelli birey, aslında kendisinin normal bir kişi gibi kabul edilmesini istemesine rağmen, kendisinden engelli insanlar gibi davranış beklendiğini düşünerek duygusal bir çatışma yaşar. Normal Davranışları Yüceltme : Engelli birey, engelli olmayan bireylerin davranışlarını en ideal olarak kabul ettiği için, kendisine bir hedef belirlerken sağlıklı bir insana uygun hedefler belirler. Sonuçta ulaşamadıkları ideal hedefleri nedeniyle, bu insanlar aşağılık ve suçluluk duygularına kapılırlar.
Suçlanma: Bedensel engelli bireyin normal standartlara uymayan davranışları ve fonksiyonlarını yerine getirirken karşılaştıkları güçlükler nedeniyle yetersizlik duygularına sahip olmak, engellinin kişiliği için yıkıcı olmaya başlar. Böylece kendisinde suçluluk duygusu oluşarak diğer insanlardan saklanmak ister. Grup stereotipi davranışlar: Yapılan araştırmalara göre, bütün engelli kişilerde, hemen hemen aynı özellikler gözlenmektedir. Engelli kişi topluma uyum sağlamak için, engelini saklamaya çalışması ve unutmak için çaba göstermesi, daha çok hatırlamasına sebep olmaktadır. Bu da fiziksel engelliliğinden endişe duymasına ve engelinin hayatını yöneten ana kuvvet haline gelmesine neden olmaktadır.”
Engellilerin eğitimden sağlığa, iş ve mesleki rehabilitasyondan, kültür ve sanata , spor ve kent standartlarının iyileştirilmesine, ulaşımdan, psikolojik ve sosyal desteğe, bireysel ve aile danışmanlığı hizmetlerinden gerektiğinde sürekli bakıma kadar, çok ciddi ve çözüm bekleyen sorunlarla karşılaştığını kaydeden Hürfikir, engelli insanlara nasıl davranılması gerektiğini şu şekilde özetledi:
“Önce kişiyi daha sonra engelini düşünün. ‘Sakat insanlar’ iması yerine ‘Engelliler’ kullanımı bu tutumu desteklemeye yardımcı olabilir. Tüm engellileri çok azı hakkında bildiklerinizle genellemeyin. Kişilerin söylediklerini dinleyin. Kendinize göre yardım etmeye kalkmayın. Engelli kişinin sizi yönlendirmesine fırsat verin.Engelli kişi karşısında aşırı dikkatli olmaya kalkışmayın. Acıyarak yaklaşmayın.
Gereksiz yere endişeli ve korumacı olmayın.Kelimeleri dikkatle, vurgulayarak, yüksek sesle bağırıp çağırarak konuşmayın. Pür dikkat bakışlar engelli insanları rencide etmekte ve üzmektedir. Sevgi ve saygıyı bakışlarınızla karşınızdaki engelli bireye hissettirin. Bu onu fazlasıyla mutlu edecektir. Sonuç olarak; Toplumumuzdaki problem engellilik durumu değil, toplumun engelli kişiye karşı geliştirdiği kısıtlayıcı tutumdur. Engelli olmak bir kayıp değildir; asıl kayıp, bu insanlara karşı duyarsızlık ve bakış açısının darlığıdır ki, bu çok daha ciddi bir engellilik durumudur.”