Özellikle kalp ve damar hastalıkları üzerinde içeriği nedeniyle etkili olan fındığın, belirli bir sistem içerisinde tüketilmesi halinde gerçek anlamda yararlı olduğu bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fındk-Çay Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Asım Örem, fındıktan azami yarar sağlanabilmesi ve hedeflenen olumlu etkilerin sağlanabilmesi için gelişi güzel değil, belirli kurallar dahilinde hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Aynı zamanda KTÜ Tıp Fakültesi Biyokimya Ana Bilim Dalı öğretim üyesi de olan Prof. Dr. Asım Örem, Fındık, fıstık, ceviz ve badem gibi Nut'ların kardiyoktif Özellikleri konulu araştırmanın sonuçlarını bilimsel toplantılarda değerlendiriyor.
Son olarak, Antalya'da yapılan 3. Uluslar arası Gıda ve Beslenme Kongresi'nde araştırma ile ilgili sunum yapan Prof. Dr. Örem, kan yağları yüksek olan kişilerin, günlük enerji tüketim miktarını arttırmamak şartıyla 1 ay süreyle günde yaklaşık 40-50 gram fındık tüketmeleri halinde fındıktan olumlu etki aldıklarının tespit edildiğini bildirdi.
Prof. Dr. Örem konu ile ilgili yaptığı açıklama da şunları söyledi:
Fındığın yağlar üzerine genelde bilinen bu etkinin farklı yönleri değerlendirildiğinde, kötü kolesterol diye bilinen kan LDL-kolesterol düzeylerinde azalmanın yanında, LDL molekülünün kötü huylu yapısında düzelmeler tespit edildi. Fındığın yaklaşık % 60'ının yağ olmasına rağmen, bu yağın yaklaşık % 80'i oleik asit denilen tekli doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Oleik asit toksik moleküllerden çoklu doymamış yağ asitlerine göre daha az zarar görür. Günlük tüketilen fındık, LDL yapısındaki oleik asit miktarını artırmaktadır. Böylece LDL, yapısını bozan zararlı bileşiklerden daha az etkilenmektedir.
Fındığın koruyucu özelliklerinden bir diğerinin de yapısındaki bol miktardaki E vitamini olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Örem, tüketimden olumlu sonuç alınabilmesi için de şu önerilerde bulundu:
Haftada bir kez fındık ve benzeri sert kabuklu ağaç meyvelerinin tüketilmesi, kalp damar hastalığı gelişme riskini % 8.3 azaltırken, tüketim sıklığı haftada 4 ve üzeri olunca bu etki yaklaşık % 35'e çıkmaktadır. Bu koruyucu etkinin temelinde yukarda bahsedilen mekanizmalara uyulmasının önemli rolü vardır dedi.