İnatçı çocuklarla baş etmenin yolları

Çocuğunuz yürüme ve konuşmanın başlamasıyla birlikte bebekliğindeki edilgen ve bağımlı durumundan çıkar ve özerkleşmeye başlar. Bu dönemle sınırlarını keşfetmeye başlayan çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağını görmek ve adeta varlığını kanıtlamak ister.

Çocuğunuz yürüme ve konuşmanın başlamasıyla birlikte bebekliğindeki edilgen ve bağımlı durumundan çıkar ve özerkleşmeye başlar. Bu dönemle sınırlarını keşfetmeye başlayan çocuk neleri yapıp neleri yapamayacağını görmek ve adeta varlığını kanıtlamak ister. Anne-baba ile inatlaşma da bu varoluş çabasının bir parçasıdır aslında. Bu sağlıklı bir tepkidir ancak anne-baba çocuğa karşı tutarsız yaklaşır, bazen aşırı ve gereksiz inatlaşmalara girerken bazen de çocuğun inatlaştığı konudan karlı çıkmasını sağlıyorsa bu durum gitgide çocukta bir alışkanlık haline dönüşebilir. Bu yaklaşım sonucunda çocuk inatlaşma ve davranış problemleri ile isteklerini elde etmeyi öğrenmiş olur. Dolayısıyla inatlaşma sadece 2 yaş civarında daha ileri yaşlara kadar devam eden kalıcı bir duruma dönüşebilir.

Ses tonu ve beden dili

Yüksek ses tonu ve öfkeli yüz ifadesi yerine sakin, kendine güvenen bir ifadeyle isteklerinizi belirtin. Kolay değil biliyoruz ama imkansız da değil. 

Tutarlı yaklaşım ve kararlılık

İstediği şeyi neden yapamayacağını basit bir dille ve sakince açıklayın. Açıklamalara rağmen inatlaşmaya devam ederse tepki vermeyin, oyun çağı veya daha küçük çocuklarda dikkatini dağıtacak başka yerlere yönlendirin.

 

İnatlaşmaya devam edebilir ancak siz ondan daha kararlı olun ve asla "hayır" dediğiniz bir şeye sonradan "evet" demeyin, aksi takdirde inatlaşma ve davranış problemlerinin kalıcı olmasını sağlarsınız. Bu arada bu tutarlı tavır sadece sizde değil; eşinizde de olmalı.

Ne istediğinizi söyleyin

Beynimiz çağrışımla çalışır, bir çocuğa "bağırma" dediğinizde aslında ona çağrıştırdığınız ilk şey kelimenin köküdür, yani "bağır". Çocuklarla kurduğumuz iletişimde onlara –me, -ma eki almış olumsuz kalıpları söylemektense aynı ana fikre gelen olumlu kalıpları tercih edin. Örneğin; yüksek sesle konuşan çocuğunuza bağırma demek yerine "alçak sesle konuştuğun zaman seni daha iyi anlıyorum" demek gibi.

Kaliteli vakit geçirin

Onun sizin sevginize, ona vakit ayırmanıza ihtiyacı var. Bunu bulamazsa daha hırçın ve inatçı bir hale gelecektir. Her gün en az 45 dakika - 1 saat gibi bir süreyi çocuğunuza ayırın. Çocuğunuz oyun çağında ise her akşam bir oyun saati belirleyin ve bunu ona açıklayın. Oyun saatinizde onun istediği ve keyif alabileceği, karşılıklı iletişim ve etkileşim gerektiren oyunlar oynayın. Önemli olan bunu her akşam düzenli bir biçimde yapmak. Bunu yaptığınızda çocuğunuza verdiğiniz mesaj şudur: “Seni seviyorum ve sana değer veriyorum, sen bunu hak ediyorsun”. Bu mesajı alan çocuğunuzun öz güveni artacak. Deneyin, pişman olmayacaksınız!

Alternatifler sunun

Ona isteklerinizi direkt olarak söylerseniz muhtemelen hayır cevabıyla ve dirençle karşılaşacaksınız. Bunun yerine isteklerinizi ona alternatifli biçimde sunun, seçenekleri siz belirleyin ama seçim ona kalsın. Örneğin, “Boyama yapmak ister misin?” yerine, “Kırmızıyla mı yoksa maviyle mi boyayalım?” dediğinizde direnç riskinin daha düşük olduğunu göreceksiniz. 

 

Bu önerileri tutarlılık ve kararlılıkla uygulamaya ilk başladığınızda, çocuğunuz inatlaşma şiddetini arttırabilir, bu çok normaldir. Bu dönemde pes etmez ve sabırla devam ederseniz kısa bir süre sonra inatlaşmaların azaldığını göreceksiniz.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri