İnsanlar neden cinayet işler?

İnsanlık tarihi boyunca var olan homisidin (cinayet), iletişimin çok geliştiği son yıllarda global haberdarlığın kapsamına girerek insanları daha fazla travmatize ettiğini dile getiren Psikiyatr Dr. Osman  

Şalış, cinayetleri çok işitir olunmasının nedenin 

İnsanlık tarihi boyunca var olan homisidin (cinayet), iletişimin çok geliştiği son yıllarda global haberdarlığın kapsamına girerek insanları daha fazla travmatize ettiğini dile getiren Psikiyatr Dr. Osman Şalış, cinayetleri çok işitir olunmasının nedenin ilk sebebinin, günümüzde işitme ve görme imkanlarının bolluğundan kaynaklandığını belirtti.

Cinayetlerden toplum çok ürkerek uzun uzun bahsi geçtiğinde, oransal olarak olduğundan daha fazla gibi algılanacağına dikkat çeken Salış, her akıl hastasını muhtemel bir katil gibi görmenin çok yanlış olduğunu, bazı araştırmalara göre diğer toplumsal hastalarla arasında istatistiksel farklılık bulunmadığını vurguladı. Dikkati çeken hususun ve farkın cinayet gerekçesi hastalık semptomlarının iç içe geçmesi olduğunu vurgulayan Salış, "Muhtemelen bu durumda ayrıca dikkatimizi çekip, bizleri travmatize etmektedir.

Yazılı basında, zaman zaman aklın kabul etmediği, tahripkar, örseleyici ve anlık öfkelere bağlı trajik durumları kestirmeden giderek 'cinnet' olarak sınıflandırmak da yanlış çağrışımlara sebep olmaktadır. İkinci ve daha çok görülen bir kategori, kişilik bozuklukları kaynaklı sonu cinayete kadar da vardığı görülebilen davranışsal bozukluklar zinciridir.

Bahsi geçen kişiler akıl hastası olmayıp, aklını kullanmaya gerek görmeyen insanlardır. Aşırı bencil, deforme sorumsuz bir yapıları vardır. Hak hukuk insaf ve merhamet duygularından yoksundurlar. Kısacası moral değer yoksunu bir organizma olarak hayatlarını sürdürürler. Genelde hepsi değil ama bir kısmı 'kendilerince' yeterli şartlar oluştuğunda cinayette işleyebilirler" diye konuştu.

"Herhangi bir insan amacını aşan öfke ve duygusal kontrolsüzlükle cinayete varan bir çatışmanın içinde kendini bulabilir" diyen Salış, şunları söyledi:

"İki taraflı bir yıkıma sebep olan bu durum 'kriz anlarını' yönetememe sonucunda oluşur. Cinayet fiilinin azalmasını istiyor ya da artmasından korkuyorsak tedbirini de düşünmemiz gerekir. Bireysel planda düşündüğümüzde hastalıkta tedbir; erken teşhis ve tedavisi, kişilik bozukluklarının da ise güçlü devlet kontrolü ve müeyyidesidir." Asıl kafa yorulması gerekenin sosyolojik anlamda neleri kontrol edilmesi olduğunu dile getiren Salış, "Çocuklukta ve gençlikte görülen davranış sorunlarında profesyonel yardım alınmalıdır.

Her türlü yayında, şiddetin asla özendirilmeyip, gerçek gücün yıkıcı değil, yapıcı güç olduğunun vurgulanması gerekmektedir. Çocuklara şefkat ve sevgi küçüklükte verilmeli, ergenlikte ise kurallara uyum ödüllendirilmelidir. Uyumsuzluk ise ödüllendirilmemelidir. Giderek belirginleşmekte olan bireysellik ve bencilliğe karşı eğitici programlar konmalıdır. Biz anlayışının yaygınlık kazanması için çaba harcanmalıdır" şeklinde konuştu.

Salış, çocuklarda oyunun önemine dikkat çekerek, bunun gelecek yaşamın provası olduğunu, her türlü oyunda ve özellikle sanal ortam oyunlarında başarının asla öldürmek üzerine kurulmaması gerektiğini, örneğin oyunun zordakini kurtarmak, bir şeyler üretmek, bir şeyi başarmak gibi öğeler üzerine kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri