Psikoloji Uzmanı Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, pandeminin geride bırakmış olduğumuz birinci fazında, ruhsal hastalık oranlarında ciddi bir artış olduğuna dikkat çekerek, ''Ruh sağlığı bozulan kişiler, gerek mesleki, gerek sosyal faaliyetlerinde işlev kaybı yaşar.
Üretemez, tüketemez, çalışamaz hale gelir ve etrafına olumsuzluk aşılar'' dedi. Doksat, olumsuzluk girdabından kaçınan bireylere 6 özel tavsiyede bulundu.
Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat, covid-19 (korona virüs) pandemi sürecinde birinci fazın geride kaldığını hatırlatarak, ''1 Haziran itibarıyla, hayatımıza her alanda ‘yeni normal’ standartlar girdi. Halkımız genel olarak memnun olmakla birlikte, her gün yeni vak'a örneklerinin azalsa da devam ediyor olması sebebiyle, ‘acaba hızlı bir normalleşme adımı mı atıldı?’ şeklinde endişeye kapıldı'' dedi.
2. Dalgadan endişe etmeyenler de var
Endişeyle birlikte insanların bir kısmının zorunlu olmadıkça evden çıkmamaya yönelik tedbirlerini devam ettirme eğiliminde olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Doksat, ''Bazıları hiç tatile gitmemeyi, bazıları ise memleketlerinde veya yazlık evlerinde yine güven altında temiz hava alıp dinlenmeyi düşünüyor. Ancak, hastalığın birinci dalgasının henüz yataya geçmediğini düşünenler veya ikinci dalganın çok kısa zamanda geleceğini düşünen insan sayısı oldukça fazla. Ek olarak, halkın çoğunluğun gereken tedbiri almama ihtimalini göz önünde bulundurarak ikinci dalganın hızla başlayacağından endişe eden kişi sayısı da oldukça fazla.'' tespitinde bulundu.
Doksat sözlerine şöyle devam etti;
''Bütün bunlara dayalı olarak ‘evde kal düzenini’ değiştirmekten aşırı kaygı duyan bir grup insan da mevcut. Ruh sağlığı çalışanlarına yapılan online başvurudaki artış oranlarına dayalı olarak, pandeminin geride bırakmış olduğumuz birinci fazı esnasında ruhsal hastalık oranlarında gerek çocuk ve ergenlerde gerekse de erişkinlerde belirgin bir artış olduğunu ifade edebilirim. Kaygı (anksiyete) bozuklukları, panik bozukluk, saplantı zorlantı bozukluğu (obsesif kompulsif bozukluk) bunların en önde gelenleri arasında sayılabilir.''
Olumsuz haber akışına dikkat
Tüm bu endişelerin devam etmesi durumunda, bireyin ve toplumun ruh sağlığının olumsuz etkileneceğinin altını çizen Doksat, ''Bireylerin ruh sağlığı bozuk olduğu takdirde, kişiler arası etkileşimle olumsuz haber akışı hız kazanır. Böylece olumsuz düşünen ve ruh sağlığı bozuk olan birey sayısı artar. Ruh sağlığı bozulan kişiler, gerek mesleki, gerek sosyal, gerekse de akademik faaliyetlerde işlev kaybı yaşarlar. Çalışamazlar, üretemezler, tüketemezler ve etrafa olumsuzluk aşılarlar.'' ifadelerini kullandı.
6 özel tavsiye
Doksat, tüm bu tespitler ışığında, söz konusu olumsuzluk girdabından çıkmak için bireylere bazı tavsiyelerde bulundu. Doksat'ın tavsiyeleri ise şu şekilde:
1. Sürekli haber takip etmeyi bırakalım. Günde bir veya iki kez haberleri takip edelim ve covid-19 ile ilgili olarak ülkemizdeki ve dünyadaki son durum hakkında bilgi edinelim.
2. Kendimize pandeminin ikinci fazına uygun şekilde yeni bir hayat düzeni kuralım. Bunun içine, yeni normalleşme süreciyle ilgili gerçekleri, olağan hayatımıza en yakınını elde edecek şekilde uyarlayalım.
3. Asılsız bilgi kaynaklarından gelen gerçek dışı, bilim dışı olumsuz verilere itibar etmeyelim. Haberin kaynağını daima sorgulayalım.
4. Resmi otoritelerin verilerini ve bilgilerini takip edelim.
5. Geride bıraktığımız günlerdeki ülke başarımızın farkında olalım. Bu süreçte, Sağlık Bakanlığımız kısa sürede çok iyi bir organizasyon ve eylem planı oluşturup bunu aktif olarak uyguladı. Bilim kurulumuz bu hastalıkla ilgili en güncel bilimsel verileri toparlayarak en uygun tedavi protokollerinin devreye sokulmasını sağladı. Salgının başından itibaren ülkemize özgü denilebilecek bir tedavi algoritması oluşturularak başarıyla uygulandı. Sağlık personelimizin hepsinin teorik bilgi ve pratik tecrübelerinin çok iyi olması ve eğitim süreçlerinde özverili olarak yoğun çalışmaya alışkın olmaları sebepleriyle, bu süreçte de adanmışlık duygusu içinde çalışmaları, ülkemizin sağlık sistemi açısından dünyada bir fark oluşturdu. Radyoloji ve viroloji departmanlarımız hızla organize oldu ve işlerini en iyi şekilde yürüterek hızlı ve doğru tanı konmasına yardımcı oldular. Dolayısıyla sağlık sistemimiz bu süreçte büyük bir tecrübe ve kıvraklık kazandı. O nedenle de sağlık sistemimizin başarısının bilincinde olmak ve güvenmek kendimizi çok daha iyi, güçlü ve olumlu hissettirecektir.
6. COVID-19 pandemisinin kısa soluklu bir süreç olmadığını bilimsel verilere dayalı olarak biliyoruz. Unutmamalıyız ki “hayat eve sığar” ama “hayatın tümü evde geçmez”. Hayata adapte olabilen ayakta kalır prensibinden yola çıkarak, şimdi de olumluyu düşünerek ikinci faza adapte olmamız gerekiyor. Çocuklarımızın eğitime, ülkemizin üretime, insanların yeni normalleşmeye ve yeni sosyalleşmeye ihtiyaçları var. O nedenle, temel tedbir kurallarımız olan maske takılması, kişiler arası mesafe kuralları ve hijyen kurallarına dikkat ettikten sonra, olabildiğince olağan hayatımıza, yeni normalleşme kurallarına uyarak devam etmemiz, kişisel ve toplumsal ruh sağlığımız için en olumlusu olacaktır.