Akne şiddeti değişmekle birlikte sıklıkla yaşam boyu devam edebilen kronik bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Sümbüle Dönmez, "Akne hastalarında cildin uygun olarak temizlenmesi, gerektiğinde nemlendirilmesi ve güneşten korunması oldukça önemlidir. Glisemik indeksi yüksek gıdalar, hijyen, kozmetikler, bazı ilaçlar ve stres gibi faktörlerin akne gelişiminde önemi biliniyor." dedi.
Uzm. Dr. Sümbüle Dönmez, hemen her yaşta karşılaşılan akne probleminin tedavi yöntemlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Dönmez, akne probleminin birçok nedene bağlı oluşabildiğini belirterek, "Pilosebase ünite başlıca kıl folikülü ve sebase bezlerden oluşur. Akne hastalarında sebum yapımı diğer bireylere göre artmıştır. Sebumda artış, içeriğinde farklılıklar, propioniobacterium acnes adlı bakterinin kolonizasyonu sık görülür." dedi.
Glisemik indeksi yüksek gıdalara dikkat
Ergenlik ve genç erişkinlik döneminin en sık dermatolojik hastalığının akne olduğuna değinen Dr. Dönmez, şöyle devam etti: "Akne üzerine yapılan yeni araştırmalarda mikrobiyota dengesinde bozukluk olduğu artık biliniyor. Bazı hormonlar sebum artışına neden olarak akne oluşumunu başlatabilir. Gıdalar, hijyen, kozmetikler, bazı ilaçlar ve stres gibi faktörlerin akne gelişiminde önemi biliniyor. Glisemik indeksi yüksek gıdaların da akne oluşumunda rolü bulunuyor. Süt ve süt ürünleri tüketiminin de etkisi olduğu düşünülüyor."
"Akne şiddetine göre sınıflandırılabilir"
Dr. Dönmez, akne olgularının yüzde 99’unu oluşturan sivilcenin uzun yıllar alevlenmelerle ve kronik seyrettiğini ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Ergenlik döneminde başlayarak 30’lu yaşlara kadar bazen daha da uzun yıllar sürebilir. Az bir hasta grubunda erişkin yaşlarda da hastalık devam eder. Yüz, boyun, göğüs, omuzlar ve sırt bölgesinde yerleşir. Standart tedavilere yanıt veren hastalarda laboratuvar incelemeleri yapılmaz. Ancak dirençli, tedaviye yanıtsız olan grupta hormonal açıdan değerlendirme gerekebilir. Hastanın yaşı, hastalığın şiddeti ve tutulum alanına göre tedavi seçimi değişebilir. Akne değişik ölçekler göz önüne alınarak derecelendirilir ve sınıflanır. En sık basit olarak hafif, orta, şiddetli, çok şiddetli diye sınıflanır."
"Deride kuruluk yapabilir"
Aknenin sınıfına göre çeşitli tedavi yöntemi bulunduğunu belirterek Dr. Dönmez, şu değerlendirmeyi yaptı: "Topikal yani deriye uygulanan tedaviler tek başına ya da antibiyotikler ve diğer sistemik ilaçlar ile birlikte kullanılabilir. Topikal tedavilerin çoğu başlangıçta deride irritasyona sebep olabilir. Orta ve şiddetli sivilce tedavisinde sistemik antibiyotikler ilk olarak seçilebilir. Etyopatogenezde hormonların ön planda olduğu düşünülen akne tedavisinde hormonal tedavi tek başına veya diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir. Şiddetli, dirençli, standart tedavilere yanıtsız, iz bırakan akne tedavisinde düzenli laboratuvar incelemeler ve muayeneler ile sistemik izotretinoin tedavisi verilebilir. Bu tedavide en sık yan etkiler dudaklarda, deride kuruluk ve göz kuruluğudur."
"Nemlendirmeyi ve güneşten korumayı unutmayın"
Dr. Dönmez, akne hastalarının günlük hayatlarında dikkat etmesi gereken hususları ise şu şekilde açıkladı: "Akne hastalarında cildin uygun olarak temizlenmesi, gerektiğinde nemlendirilmesi ve güneşten korunması oldukça önemlidir. Deriyi tahriş etmeyen, akneyi tetiklemeyen, alerji yapmayan bir temizleyici, ayrıca su bazlı ve yağsız nemlendiriciler tercih edilmelidir. Akne şiddeti değişmekle birlikte sıklıkla yaşam boyu devam edebilen kronik bir hastalıktır. Bu nedenle tedavinin bırakılmasıyla tekrarlamalar sık görülür. İdame tedavide kişiye özel hastanın sürekli ya da aralıklı olarak kullanacağı topikal tedaviler uygun olacaktır."