Üriner sistem taşları; böbrek, üreter ve mesanede oluşuyor; mineral ve asit tuzlarından meydana geliyor. İdrarda bulunan mineraller yoğunlaşarak kristaller halinde çöküyor ve zaman içerisinde büyüyerek taş hastalığını meydana getiriyor. Böbrek taşları pek çok faktöre bağlı gelişebiliyor. Taşlar idrar ile atılamadığı zaman böbreklerden mesaneye kadar idrar yolunun herhangi bir bölgesini etkileyebiliyor.
Vücuttan atılamadığı takdirde...
İdrar, kristallerin bir araya gelip büyümesini baskılayan kimyasallar içerir. Eğer kristaller yeterince küçük ise idrar kanalından tıkanıklık yapmadan geçer ve fark edilmeden vücuttan atılır. Ancak bu kristaller bir araya gelerek büyür ve taş oluşur ise doğal yolar ile vücuttan atılamaz. Vücutta oluşan farklı taş tipleri bulunmaktadır. Bunlardan en sık karşılaşılanlar kalsiyum taşları, enfeksiyon taşları, ürik asit taşları ve sistin taşlarıdır.
Taş hastalığı şu belirtileri verebilir:
Yanlarda ve sırtta, kaburgaların altında şiddetli ağrı, Karın alt bölgelerine ve kasığa yayılan ağrı, Ataklar halinde gelen ve şiddeti değişkenlik gösteren ağrı, İdrar yaparken ağrı ve yanma hissi, İdrarda pembe, kırmızı, kahverengi renk değişikliği, Bulanık ve kötü kokulu idrar, Ağrıya eşlik eden bulantı, kusma, Devamlı idrara çıkma isteği, Normalden daha sık idrara çıkma, Enfeksiyon ile birlikte görülen ateş, titreme, İdrar miktarında azalma, 5 mm'nin altındaki taşların %98'i düşürülebilir
Şikayeti olan hastalara gerekli kan ve idrar tahlilleri yapılır. Grafi, intravenöz pyelografi, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi radyolojik gibi görüntüleme yöntemleri kullanılarak taş hastalığı tespit edilir ve taşın yeri, boyutu, böbreğe zarar verip vermediği bilgileriyle tedavi seçenekleri belirlenir. Tedavi ise taşın türü, nedeni, boyutu ve yerleşim yerine göre değişir. Pek çok böbrek taşı girişimsel tedaviler gerektirmez. Sıvı tüketiminin artırılması, ağrı kesici ilaçlar ve taşın düşmesini kolaylaştıran bazı tedaviler ile 5 mm'nin altındaki taşların yaklaşık %98'i düşürülebilir. Tekrarlayan ağrıya neden olmayan, böbrekte genişleme ve böbrek fonksiyonlarında bozulma yapmayan, 5-10 mm arasındaki taşlar ilaç tedavisi ile takip edilebilir. Eğer bu taşlar 4-6 hafta içinde düşürülemez ise cerrahi müdahale gerekir.
Taş oluşumunu artıran etkenlere dikkat!
Orta, ileri yaş, Ailede taş hastalığı öyküsü bulunması, Az sıvı tüketimi, Protein ve tuzdan zengin beslenme, Hareketsiz hayat tarzı, Aşırı kilo ve obezite, Bazı genetik ve inflamatuar hastalıklar
Taş hastalıklarında kişiye özel tedavi yöntemleri
• ESWL (Taş Kırma): Vücut dışından taşa yönlendirilen ses dalgaları şok dalgası adı verilen güçlü titreşimler oluşturarak taşı idrar kanalından dökülebilecek küçük boyutlara parçalar. İşlem 45-60 dakika sürer, orta düzeyde bir ağrıya neden olur. Hastanın tercihine göre sakinleştirici ilaçlar ya da basit bir anestezi altında yapılabilir. İşlemin başarısı taşın boyutu ve yerleşim yerine bağlı olarak değişiklik gösterir. İdrar yolu enfeksiyonu olan, hamile, kanama eğilimi yaratan hastalık ya da ilaç kullanım öyküsü olan, omurgada şekil bozukluğu bulunan, ileri derecede kilolu, aort genişlemesi olan hastalara uygulanamaz.
• URS / RIRS (Flexible URS): Genel ya da bölgesel anestezi altında yapılır. Üreter adı verilen idrar kanalı ve böbrek içindeki küçük taşların tedavisinde kullanılır. Yaklaşık 2-3 mm çapında ışıklı optik bir sistem ve çalışma kanallarından oluşan bir cihaz yardımıyla uygulanır. Üretra adı verilen dış idrar kanalı ve mesaneden geçilerek üretere ve böbrek içindeki havuzcuklara ulaşılır ve lazer, ultrasonik ya da basınçlı taş kırıcı cihazlar yardımıyla taş kendiliğinden düşebilecek boyuta gelene kadar parçalanır. İşlem bitiminde dokudaki şişmeyi rahatlatması ve iyileşmeyi hızlandırması amacıyla stent yerleştirilebilir.
• PCNL: Genel anestezi altında yapılır. Böbrek içindeki büyük boyutlu taşların tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir. Özel optik sistem ve cihazlar ile sırt bölgesinden yapılan yaklaşık 1 cm'lik bir kesi ile böbreğe ulaşılır ve taş lazer, ultrasonik ve basınçlı taş kırıcı cihazlar ile parçalara ayrılarak vücut dışına alınır. Hastanede kalış süresi 1-2 gündür.
Taş tedavisi uygun bir şekilde yapıldıktan sonra hastadan alınan ya da hastanın düşürdüğü taşlar tiplendirme yapılması için taş analizine yönlendirilir. Analiz sonucuna göre taş hastalığının tekrarlamasını engelleyen tedaviler ve diyet önerileri hastayla paylaşılır ve taş oluşumunun engellenmesi amaçlanır.
• Kalsiyum Taşları: Bazı idrar söktürücü ilaçlar ve fosfat içeren ilaçlar doktor önerisi ile kullanılabilir.
• Ürik Asit Taşları: Allopurinol etken maddeli bazı ilaçlar kan ve idrardaki ürik asit miktarını düşürerek idrar pH'ını alkali düzeyde tutmada yardımcı olurlar. Bazı durumlarda bu tedavi ürik asit taşlarının erimesini sağlayabilir.
• Struvit Taşları: Bu tür taşlar tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ile tetiklendiğinden dolayı düşük dozda uzun süreli antibiyotik tedavileri struvit taşlarının önlenmesinde kullanılabilir.
• Sistin Taşları: Tedavisi zor olan bir taş türüdür. Normalde önerilenden daha fazla su tüketimi gerekir. Tek başına su tüketiminin yeterli olmadığı durumlarda idrardaki sistin miktarını kontrol altına alan ilaç tedavileri uygulanabilir.
• Paratiroid Cerrahisi: Paratiroid bezleri, boyunda tiroid bezinin dört köşesinde bulunurlar. Bazı kalsiyum fosfat taşları paratiroid bezinin fazla çalışmasından kaynaklanırlar. Bu durumda cerrahi müdahale gerekebilir.
Taş oluşumunu engelleyen beslenme alışkanlıkları
En sık görülen böbrek taşları beslenme ile ilişkili olan kalsiyum ve ürik asit taşlarıdır. Yeterli su tüketimi böbrek taşlarının oluşumunu engellemek için en etkili yöntemdir. Ayrıca bazı yiyeceklerden kaçınarak böbreklerde taş oluşumu engellenebilir. Bunun için tuz (sodyum) azaltılmalı, et ve alkollü içecekler az tüketilmeli, oksalat içeren gıdaların (çilek, ıspanak, çikolata ve çikolatalı içecekler yemişler, çay, kahve, soya sosu ve içecekleri)tüketimi sınırlanmalıdır. Gün içerisinde yeterli miktarda sıvı tüketilmeli ve fiziksel aktivite yapılmalıdır. Genel kanının aksine süt ve süt ürünleri tüketiminin (kalsiyum metabolizmasını bozan hastalıklar dışında) taş oluşumunu artırıcı etkisi bulunmamaktadır.