Türk Hematoloji Derneği, ülkemizde hematoloji eğitiminin düzeyinin yükseltilmesi ve ulusal boyutta standardize edilmesi amaçları doğrultusunda; kamuoyunu ve ilgili kişi ve kuruluşları her türlü araçla, bilgilendirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak, THD, 2011 yılından bu yana dokuz farklı şehirde (Sinop, Erzurum, Nevşehir, Adıyaman, Sivas, Hatay, Mersin, Denizli, Eskişehir, Aydın) sosyal sorumluluk eğitimleri gerçekleştirmiştir.
Türk Hematoloji Derneği web sayfasında (www.thd.org.tr), “Hasta ve Hasta Yakınları Bilgilendirme” başlığı altında; “Anemi, Akut Lösemiler, Kronik Lösemiler, Lenfoma, Hematolojik Kanserlerde Enfeksiyondan Korunma Yolları, Kök Hücre Nakli ve Hakkında Genel Bilgiler-Kök Hücre” gibi başlıklarda yer alan “Hasta Kılavuzları” yine halka yönelik eğitim çalışmaları içinde yer almaktadır.
Türk Hematoloji Derneği, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında geliştirdiği “HALKHEP-Hasta Ve Hasta Yakınlarına Yönelik Kan Hastalıkları Bilgilendirme Toplantıları’nın 2013 yılındaki ikinci ayağı “Kan Sizsiniz” 13 Nisan’da Trabzon’da düzenlenmektedir.
Türk Hematoloji Derneği ve Trabzon İl Halk Sağlığı Müdürlüğü işbirliği ile düzenlenen, halk katılımının ücretsiz olduğu projede, Kan hastalıklarına dikkat çekmek, kan kanserlerinden korunmak ve ölümleri azaltmak için bilinç kazandırmak, kanserin takibinin, tetkiklerin düzenli yapılmasının önemini vurgulamak, kan kanseri vb. durumlarda erken teşhisin önemine dikkat çekmek amaçlanıyor. Programda; “Hematoloji ve hematolojik kanserler hakkında genel bilgi, Habis hastalıklar seyrinde psikolojik sorunlar ve destek yolları, Hematolojik habis hastalıklarda beslenme, Hematolojik habis hastalıklarda enfeksiyonlardan korunma yolları, İlik nakli nedir?-Kime yapılır? Kimler, nasıl verici olabilir?” gibi konu başlıkları her yönüyle mercek altına alındı.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ
Türk Hematoloji Derneği (THD) 1967 yılında kurulmuş, ülkemizde ve uluslararası düzeylerde hematoloji alanında önemli görevler üstlenen 700’ü aşkın üyesiyle köklü bir uzmanlık derneğidir. Kuruluşundan bu yana hedefi ülkemizde hematoloji eğitiminin düzeyinin yükseltilmesi ve ulusal boyutta standardize edilmesi, hematoloji ve hematolojiyle birlikte çalışan bilim dalları ile ilgili bilgi iletişimini sağlamak, bu alandaki çalışma ve araştırmaları geliştirmek, desteklemek, bölge, yöre vb. sınırlamalar olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki ihtiyaç sahiplerine hizmet sunmaktır. Bu amaçla hematolojide ve ilgili bilim dallarında mezuniyet öncesi ve mezuniyet sonrası kurs, seminer, çalıştay gibi bilimsel, aydınlatıcı aktiviteleri başarıyla gerçekleştirmektedir.
THD, halka ve hekimlere yönelik 50’yi aşkın Türkçe eğitim kitabı hazırladı. Yılda 4 sayı olarak yayımlanan, bilimsel uluslararası indekslerde yer alan Turkish Journal of Hematology dergisi ve yılda 6 kez yayımlanan yaptığı çalışma ve aktivitelerini üyelerine duyurduğu THD bülteni yayınlamaktadır. THD bu çalışmalarını bünyesindeki 15 Bilimsel Alt Komitesi ile gerçekleştirmektedir.
KAN SİZSİNİZ KAMPANYASI:
Türk Hematoloji Derneği 2013 yılı itibariyle topluma dönük eğitim, kan hastalıkları konusunda farkındalık oluşturma, hastalıklardan korunma, erken tanı, tedavi, tedavi seyrinde sonuca katkısı olacak yaşama dair merak edilen konularda toplumu bilgilendirme çalışmalarını “Kan Sizsiniz” sloganıyla bütünleşen bir kampanya çerçevesinde sürdürmektedir.
KAMPANYANIN AMACI NEDİR?
THD’nin halkı ve hekimleri bilgilendirme çalışmalarının son halkası olan, uzmanlarca hazırlanan KANSİZSİNİZ kampanyasının amaçları aşağıda yer almaktadır.
• Vatandaşları bilgilendirerek daha bilinçli bir topluma ışık tutmak
• Ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan aile hekimleri ile uzman hekimlerin bilgilerini güncellemek ve gelişmeler konusunda eğitim vermek
• Hematoloji hastalıklarını tanıtmak ve böylece tedavi başarı oranını yükseltmek
• İnsanlara hematoloji hastalığının önemini fark ettirmek
• Önemli hematolojik hastalıkları anlatmak ve onlara ait gün ve haftalarda basın toplantıları yaparak halka duyurmak
• Toplumda hematoloji alanında olumlu davranış ve bakış açısı sağlamak
• Hematoloji ve ilgili hastalıklar hakkında anlaşılır cümleler ile bilgi vermek
• Kök hücre nakli ve bağışı konusunda toplumu bilgilendirmek
• Türk Hematoloji Derneği’nin Türk Hematolojisini ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil etmesi
• Hazırlanacak ilanlar ile hematolog kavramını benimsetmek ve halkı doğru branş hekimlerine yöneltmek
HEMATOLOJİDE YENİLİKLER HABİS KAN HASTALIKLARINDA YENİ ÇAĞ TEDAVİDE YENİLİKLER
Son yıllarda kanser tanı ve tedavisinde süregelen ve hem hastaları hem de hekimleri heyecanlandıran olumlu ve umut verici gelişmeler kuşkusuz habis kan hastalıklarını da ilgilendirmektedir.
Erişkinlerde en sık rastlanan lösemi tipi olan kronik lösemiler bu alanda oldukça sevindirici gelişmelere konu olmuştur. Örneğin; kronik miyeloid lösemi (KML) tedavisi artık günlük alınan hap şeklinde tedavilerle sağlanmaktadır. Bu kan kanserini hücre düzeyinde oluşturan bozukluğu hedefleyen tirozin kinaz baskılayıcı ilaçlar olarak adlandırılan tedavilerle KML hastalarının yaşam kalitesi düzelmiş, ileri evrelere geçiş oranı çok büyük ölçüde azaltılmış, tam yanıt oranları yüzde doksanın üzerine çıkmış ve hastalar bu sayede uzun yaşama şansını elde etmişlerdir.
Benzer gelişmeler kronik lenfositik lösemi ve bazı lenfoma türleri ve multipl miyelom için de gerçekleşmekte olup halen çalışmaları sürmekte olan çok sayıda hedefe yönelik tedavi geniş bir hasta grubunun umut kaynağıdır.
Örneğin kronik lenfosittik lösemi olarak adlandırılan ve erişkinlerde en çok rastlanan lösemi tipinde mevcut kemoterapilere dirençli olduğu bilinen bazı alt tipler için yakın gelecekte hedefe yönelik tedaviler kullanılabilecektir. Kronik lenfositik lösemi hastalarının tedavisinde yakın zamanlarda monoklonal antikorlar ve kemoterapiden oluşan tedavilerle çok yüksek yanıt oranları elde edilmektedir. Ancak bir grup hastada bu tedavilerin yeterli etki sağlamadığı bilinir. İşte bu hasta grubunda hedefe yönelik tedaviler üzerinde çalışılmaktadır. Bu ilaçlarla ilgili çalışmalar henüz ruhsatlanma aşamasına gelmemiştir ancak ön veriler standart tedavilere duyarlı olmayan bir grup hastada uygulandıklarında hastaların uzun dönem hastalıksızlık ve yaşam beklentilerinde olumlu değişiklikler sağlayacakları yönündedir.
Yukarıda sözü edilen umut verici gelişmelerin bazı lenfoma tiplerini de kapsam içine alacağı öngörülmektedir.
TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ,ERİŞKİN HEMOFİLİLERDE KANAMADAN KORUYUCU TEDAVİYİ ÖNERİYOR
Hemofililer (A ve B) kalıtsal kan hastalıkları içinde, sakatlıklara yol açarak yaşam kalitesini düşüren ve sağlık politikalarını uygulayıcılar için sorun yaratan en önemli sağlık sorunlarından biridir. Hemofililerin tedavisi günümüzde kan ve kan ürünü olarak adlandırılan ilaçlarla yapılmakta ve tümü yurt dışından ithal edilmektedir. Bu ilaçlar, eksik olan kan proteininin ileri teknoloji ile üretilmiş konsantreleridir. Yeterli oranda kullanılmadığında hastalarda genelde eklem içi, nadiren ise yaşamı tehlikeye sokan kanamalar ortaya çıkmaktadır.
Yetersiz tedavi eklem sakatlıklarına ve sonrasında yüksek maliyetli ortopedik operasyonlara ihtiyaç duyulmaktadır. Hasta başı sakatlıkların ve maliyetlerin azaltılması hem birey, hem de ülke için oldukça önemlidir.
Hemofililer kalıtsal hastalıklar olup, tanısı çocukluk yaş dilimlerinde konmaktadır. Son yıllardaki gelişimlere bağlı olarak, bu grup hastalıklar ülkemizde çok iyi tedavi edilmekte, çocukluk döneminde sakatlıklar oldukça azalmaya başlamıştır. Eklem sorunları olmadan erişkin yaşa gelmiş hemofiliklerin kanamada koruyucu tedavilerin devam edilmesi veya hastaya yeniden başlanması oldukça önelidir. Kanadıkça yapılan tedavi ile kanama olmadan yapılan tedaviler arasında genel maliyetler açısından oldukça fark vardır. Hem farmakoekonomik olarak hem de hastanın yaşam kalitesini arttırma açısından koruyucu tedavinin üstünlüğü gösterilmiştir.
Yukarıdaki gerekçelerle, THD Hemofili Bilimsel Alt Komitesi özellikle erişkin hematologlar ve hematoloji yan dal uzmanlık hekimlerine yönelik eğitim çalışmaları yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Ülke genelinde standart uygulamaların yapılması, Sağlık Bakanlığımıza ve Sosyal Güvenlik Kurumumuza bilimsel destek sağlamak için “Erişkin Hemofililerde Kanamadan Koruyucu Tedavi” kılavuzu hazırlamıştır. Bu kılavuza elektronik olarak ulaşmak mümkündü (http://www.thd.org.tr/yayinlar/list/510/hemofili-2).
Erişkin yaştaki hemofilik hastalarımızın yaşam kalitesini yükseltmek ve yeni eklem hasarlarının oluşmasını engellemek için, Türk Hematoloji Derneği gerek üyelerine ve gerekse hastalara bu tedavileri almaları konusunda yardımcı olmaya çalışmaktadır.
Türk Hematoloji Derneği tüm erişkin hemofilik hastaların kanamadan koruyucu tedavi almasını önermektedir.
Lösemi nedir?
Lösemi, kemik iliği ve kanın kanseridir. Kemik iliğinde tüm hücrelerin öncülleri olan kök hücrelerden olgun kan hücrelerinin oluşma aşamasında sorun oluşur. Ortaya çıkan anormal, işlevsiz ve çok hızlı artan bu öncül hücreler hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına sebep olurlar.
Lösemilerde kontrolsüz olarak üreyen anormal hücrelere lösemi hücreleri denir. Bu hücreler kemik iliğinde, kanda artar ve tüm dokulara yayılabilirler. Hastalığın seyri göz önüne alınarak hızlı ya da yavaş seyirli anlamına gelen akut veya kronik, hastalığı oluşturan öncül hücrelerin tipine göre de lenfoid veya myeloid lösemiler olarak sınıflandırılır. Genel olarak akut lösemiler çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkarken, kronik lösemiler erişkinlerde ve daha ileri yaşlarda görülme eğilimindedirler.
Bu hastalıkların teşhisinin hastalar ve yakınları üzerinde çok fazla olumsuz fiziksel ve duygusal etkileri olmasına rağmen, tedavide kullanılan çok etkili ilaçlarla hastalığın kontrol edilebilirliği ve hatta tedavi edilme şansı giderek artmaktadır.
Başlıca dört lösemi çeşidi vardır; akut lenfoblastik lösemi, akut myeloid lösemi, kronik myeloid lösemi ve kronik lenfositik lösemi.
Lenfoma nedir?
Lenfoma lenf dokusunun kanseridir. Lenf sistemi bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve beyaz kan hücrelerinin bir alt grubu olan lenfositler bu sistemin en önemli hücreleridir. Bunlar enfeksiyonlara karşı vücudu koruyan, diğer hastalıklarla savaşan ve hatta tümör hücreleri ile mücadele ederek tümör gelişimini önleyen hücrelerdir. Bu hastalıktaki anormal hücreler kontrolsüz olarak çoğalır ve normal hücrelere göre daha uzun süre yaşayarak lenf düğümü, dalak, kemik iliği, kan ve diğer organlarda bu hastalığın belirtilerini ortaya çıkarırlar. Bu hücrelere lenfoma hücreleri denir.
Lenfomalar; Hodgkin lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma (non Hodgkin lenfoma) olarak iki büyük gruba ayrılır.
Kemik iliği nakli (kök hücre nakli) nedir, nasıl yapılır?
Günümüzde kök hücre nakli değimini kullandığımız kemik iliği nakli, hastaya yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapi verilerek lösemik hücrelerin tamamen yok edilmesi amacıyla yapılır. Bu sırada normal hücreler de zarar görür. Kemik iliğinin yeniden kan yapabilmesi için kök hücrelere ihtiyaç vardır. Bu kök hücreler, ya hastanın kendisinden tedavi öncesi özel işlemlerle toplanır (otolog kemik iliği) ve dondurularak saklanır ya da doku uyumlu (HLA uygun) kardeşten veya akraba dışı vericilerden elde edilir (allojenik kemik iliği). Kök hücreler anestezi yardımıyla leğen kemiğinden toplanabildiği gibi, önce ilaçlar yardımıyla kemik iliğinden kana çıkmaları sağlandıktan sonra, aferez adı verilen özel aletler yardımıyla damardan da toplanabilmektedir.
Vericinin kemik iliğinden kök hücre toplama; genel anestezi altında vericinin leğen kemiklerinden bir litre civarında kemik iliği alınır ve alıcıya büyük damarlara yerleştirilen bir kateterden verilir. Vericinin birkaç gün kalça ağrısı olur ve alınan kemik iliğinin yerine birkaç haftada yenisi oluşur. Vericilere bir süre kan yapımı için ağızdan demir içeren ilaçlar verilebilir.
Vericinin kanından kök hücresi toplama; Vericiye dört gün büyüme faktörü denilen ilaçlar verilir ve kan hücre ayıracı denilen alet (aferez aleti) yardımı ile kol damarından kök hücreler toplanır ve ayrılıp torbaya aktarılır. Kalan kan vericiye diğer kolundan geri verilir. Bu işlem 3-4 saat sürer ve yeterli kök hücresi toplanana dek birkaç kere tekrarlanabilir.
Alıcıya kök hücrelerin verilmesi: Önce yaklaşık bir hafta süren yüksek dozda kemoterapi ve/ veya radyoterapi içeren hazırlama rejimleri uygulanır. Amaç hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Sonrasında daha önce otolog veya allojenik olarak toplanmış olan kök hücreler hastaya damardan verilerek nakil işlemi tamamlanmış olur. Kök hücrelerin verilmesini takiben ortalama dört hafta içinde yeni kök hücreler oluşmaya başlar.
Allojenik ve otolog kök hücre naklinde yüksek doz kemoterapi veya radyoterapi verilebildiği için lösemik hücrelerin tamamen yok edilmesi amaçlanır. Ayrıca allojenik kök hücre naklinde ilaveten vericinin bağışıklık hücrelerinin lösemik hücreleri tanıyarak öldürme etkisi de vardır. Bu etki allojenik kemik iliği naklinin otolog kemik iliği naklinden daha etkili olmasını sağlar. Ancak bu etkinin normal hücreler üzerindeki yan etkileri de daha fazladır.
Daha çok cilt ve sindirim sisteminde özellikle bağırsak ve karaciğerde vericinin hücrelerinin alıcının hücreleriyle savaşmasıyla ortaya çıkan GVHD (graft versus host hastalığı) denen önemli hastalık tablosu oluşabilir. Bu ve kök hücre naklinin diğer yan etkileri bir takım tedavilerle kontrol altına alınmaya çalışılırsa da hastanın hayatını tehdit eder boyuttadır ve hatta hasta kaybedilebilir. Bu nedenle allojenik kök hücre nakli her hastaya ilk seçenek olarak önerilmez. Takip edildiği merkezce hastalığının durumu ve risk faktörleri gözönüne alınarak kök hücre nakli yapılması uygun görülen, başka sağlık problemi olmayan ve uygun vericisi olan hastalarda yapılır. Nakil sonrası gelişebilecek önemli yan etkiler nedeniyle hasta yakından izlenir ve bunları önlemeye yönelik tedaviler verilir.
ANEMİ (KANSIZLIK) ÖNEMLİ BİR SAĞLIK SORUNUDUR!
Anemi, halk arasında bilinen adıyla "kansızlık", toplam eritrosit sayısının azalması veya eritrositlerin içindeki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu oluşan bir hastalıktır.
Dünyada kadınlarda görülme sıklığı yüzde 30-40, erkeklerde yaklaşık yüzde 20'dir. Kansızlık nedenleri arasında, beslenme ile ilgili faktörler, eritrositlerin yapım azlığı ile karakterize kemik iliği yetersizlikleri, eritrositlerin artmış yıkımı (hemoliz) ve bazı habis hastalıklar sayılabilir. Tüm bu nedenlerden en sık görüleni demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisi özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda, adet gören kadınlarda ve gebelerde çok sıktır. Erişkin erkeklerde ve menopoz sonrası kadınlarda görüldüğünde mide barsak sisteminden kaynaklanan kanama nedenlerinin araştırılması gereklidir. Kansızlığın mide ve barsak sisteminden kaynaklanan kötü huylu hastalıklar (kanser) nedeniyle de gelişebileceği unutulmamalıdır.
Anemide ortaya çıkan şikayetler ve saptanan bulgular doku ve hücrelere yetersiz oksijen taşınmasına bağlı olarak gelişmektedir. Ayrıca kansızlığın gelişme hızı, derecesi ve hastanın altta yatan diğer hastalıkları da bu şikayetlerin şiddetinde önemlidir. Anemili hastalarda solukluk, halsizlik, yorgunluk, kalp çarpıntısı ve nefes darlığı gelişebilir. Ayrıca kulak çınlaması, baş dönmesi, baş ağrısı, uyuma güçlüğü, iştahsızlık, kilo kaybı, saç dökülmesi, ağız kenarlarında yaralar, adet kanamalarının düzensizliği veya fazlalığı, adet görmeme ve iktidarsızlık gibi bulgular ortaya çıkabilir.
Aneminin tedavi edilmesi kadar nedeninin de bulunması önemlidir. Yukarıda sayılan belirtiler ve bulgular olduğu zaman en kısa zamanda doktorunuza başvurunuz.
Anemi önlenebilir ve tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur.
Prof. Dr. Teoman Soysal
Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı
Prof. Dr. Muzaffer Demir
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı
Prof. Dr. Fahir Özkalemkaş
Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Saymanı
Uludağ Üniversitesi Tıp Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı
Prof. Dr. Mehmet Sönmez
Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı