Karadeniz Bölgesi AIDS için riskli

Dünyada 2013 yılında AIDS’den 2 milyon 100 bin hasta tespit edilirken bunlardan 1 buçuk milyonu hayatını kaybettiği belirtildi.Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Derneği Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İ

Dünyada 2013 yılında AIDS’den 2 milyon 100 bin hasta tespit edilirken bunlardan 1 buçuk milyonu hayatını kaybettiği belirtildi.

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Derneği Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, 1 Aralık Dünya AIDS günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında bu hastalıkla ilgili önemli uyarılarda bulundu.

Hastalığın büyük bölümünün Afrika bölgesinde yaşadığını belirten Dr. Köksal, “AIDS ilk olgunun tanımlandığı 1981’den bu yana geçen sürede dünya çapında 35 milyondan fazla kişiyi etkilemiştir. Sadece 2013’de 2 milyon 100 bin yeni hasta tespit edilmiş ve bunlardan1 buçuk milyonu ölmüştür. Günümüzde 35 milyondan fazla kişi HIV virüsü ile enfekte durumdadır. Bunlardan büyük bir bölümü (yüzde 71) Sahra altı Afrika bölgesinde yaşamaktadır. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2013 yılı sonuna kadar 7 bin 528 HIV pozitifliği tespit edilmiştir ve son yıllarda tespit edilen olgu sayılarında hızlı bir artış dikkati çekmektedir" dedi.

AIDS’i önleyecek bir aşının halen olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. İftihar Köksal, “AIDS’i önleyecek bir aşı halen yoktur. HIV enfeksiyonunun oluşumunu ve hastalık yapmasını önleyecek aşı çalışmaları olmakla beraber günümüzde henüz kullanılabilir aşı bulunmaktadır. Ancak bulaşmasını engelleyecek önlemlerle hastalıktan korunmak mümkün. En önemli geçiş yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Bu nedenle HIV den korunmada en önemli yol cinsel ilişki esnasında prezervatif kullanımıdır. Nadiren kan ve kan ürünleri nakli ile bulaşabilmektedir. 1987 yılından beri tüm kan ve kan ürünlerinin HIV yönünden test edilmesi zorunlu hale getirilmiştir.

Yine ender olarak annelerin bebeğe doğum yada emzirme sırasında geçiş de mümkündür. Ülkemizdeki HIV/AIDS’lilerin sayısı artmaya devam etmektedir. Son yıllarda özellikle gençler arasında daha fazla görülmektedir. Bu sayıda gerekli düşüşü sağlamak için HIV/AIDS’lilerin kendilerin ve başkalarını korumada daha dikkatli olmaları kan vermemeleri ve cinsel ilişkiye girerken prezervatif kullanmak gibi önlemleri yerine getirmeleri gerekmektedir. HIV dokunmak, tokalaşmak, sarılmak, gözyaşı, ter, tükürük, aynı yerde oturmak, aynı havayı solumak, aynı havuzu, banyoyu ve tuvaleti paylaşmak, kapı tokmağı, kulaklık ortak kullanımı ya da sivrisinek, arı sokması ile bulaşmaz. Hastalığın yayılmasını azaltmak için hem toplum hem de HIV/AIDS hastalıkları özellikle güvenli seks doğru prezervatif kullanımı konusunda bilgilenmelidir. Unutulmamalıdır ki hem hastaları, hem de toplum basit yöntemlerle, doğru prezervatif kullanımıyla kendilerini ve toplumun geri kalanını koruyabilirler” diye konuştu.

"AIDS TEDAVİSİZ BİR HASTALIK DEĞİLDİR"

Hastalığın tedavisiz bir hastalık olmadığına işaret eden Dr. Köksal, “HIV/AIDS tedavisiz bir hastalık değildir. Hastalıktan tamamen kurtulmak mümkün değilse de tedavi ile yaşam süresi hayat kalitesi arttırılabilir. Toplumumuzun HIV/AIDS’den korkmaktan vazgeçip bilgilenmelidir. HIV/AIDS’lileri toplumdan ötelemek için bir sebep bulunmamaktadır. HIV/AIDS hastaları sosyal olarak izole edilmemelidir. Toplumumuzun bireyleri HIV/AIDS yönünden en küçük bir kuşku varlığında test yaptırmalı ve her ilişkide kondom kullanmalıdırlar. Erken teşhis ve güvenli seks, herkesi hayatını kurtaracaktır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de HIV enfeksiyonunun yayılımını önlemede toplumsal farkındalığın artması ve doğru bilgilendirme büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuştu.

KARADENİZ BÖLGESİ'NDE AIDS

Karadeniz Bölgesi’nde son 5 yılda AIDS'ten ölen hasta olmadığını ancak vaka sayısının 150 civarında olduğunu ifade eden Köksal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Maalesef 2013 yılında vaka sayılarında belirgin bir artış var. Karadeniz Bölgesi olarak Türkiye’de en riskli veya en fazla vakaya sahip olan yerlerden biriyiz. Bu övünülecek bir durum değil. Hasta popülasyonuna baktığımız zaman bunlar kimdir diye baktığımızda eski vakalarımızda Türkiye’de en uzun yaşayan vakalara sahibiz. En yaşlı vakamız 86 ve 87 yaşında bir karı koca. Bu jenerasyona baktığımız zaman bunlar daha çok yurt dışında işçi olarak çalışan ve o dönemlerde düzenli kan testlerinin yapılmadığı dönemlerde yurt dışında ameliyat olmuş veya kan ürünü olmuş hastalar.

Fakat yeni jenerasyona baktığımız zaman artık yurt dışından gelen işçiler veya yurt dışından buraya kazanç amaçlı çalışan hayat kadınlarından kaynaklanmadığını yerli vakaların da giderek arttığını görüyoruz. Maalesef yaş ortalamasının giderek düştüğünü görüyoruz. Artık bu hastalık, dil, din, ırk, yaş, cinsiyet gözetmeyen bir hastalık. Statü gözetmeyen bir hastalık. Toplumun her kesiminden öğrencisinden ev hanımına kadar her kesimden hastalarımızın olduğunu vurgulamak istiyorum. Karadeniz Bölgesi’nde vakalarımızın en az yüzde 70’i heteroseksüel ilişkiyle bulaşan vakalardır yani kadın erkek ilişkisiyle bulaşmış hastalardır.

Vakalar ne kadar erken gelirse o kadar yaşarlar. Ölüm oranımız çok düşük. Bizim son 5 yılda AIDS bağlı olarak ölen vakamız yok. Hastalarımızın durumuna baktığımız zaman vaka sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Toplam olarak baktığımız zaman 150 kadar vakamız var. Bunlar teşhis konulup tedavi edilen vaka sayımız.”

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri