Kırım Kango mevsimi başladı

Türkiye'de her yıl önemli bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkan ve özellikle bahar ve yaz mevsiminde ölümlerin yaşandığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı tedavisi üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları

Türkiye'de her yıl önemli bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkan ve özellikle bahar ve yaz mevsiminde ölümlerin yaşandığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı tedavisi üzerine Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal ve ekibi tarafından yapılan çalışmalar dünyada ve Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyor.
 

Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İftihar Köksal, 2004 yılından itibaren Doğu Karadeniz Bölgesi'nde ve Türkiye'de ciddi olarak görülmeye başlanan KKKA Hastalığı üzerine son yaptıkları çalışmaların dünyada ve Türkiye'de ilk olma özelliği taşıdığını söyledi. KKKA Hastalığı'nın tedavisinde tartışmalı bir konu olan hastaya Ribavirin (virüslere karşı kullanılan bir tür ilaç) verilmesi ile ilgili yaptıkları çalışmada Ribavirin'in hastalığın tedavisinde bir etkisi olmadığınıbelirlediklerini kaydeden Köksal "Bu ilaçla ilgili dünyada ilk kez karşılaştırmalı bir çalışma yaptık. Bizim iddia ettiğimiz gibi hastalığın tedavisinde Ribavirin'in bir etkisi olmadığını gösterdik. Bu çalışmamızı da uluslararası geçerliliği çok yüksek olan bir sağlık dergisi yayınladı.

Dolayısıyla yaptığımızın doğru olduğu da ortaya çıktı. Zaten geçen yıl ki hastalarımızın hiçbirine biz tedavi sürecinde Ribavirin vermemiştik" dedi. Prof. Dr. İftihar Köksal, 2. olarak TÜBİTAK'a sundukları ve desteğini aldıkları çalışma ile ilgili olarak ise yaptığı açıklamada şunları söyledi:
 

"Bir saha taraması yapıldı. KKKA Hastalığı'nın görüldüğü bütün illerde takip ettiğimiz hastalara tek tek ulaştık. Onlarla ve aynı ortamda yaşayan kişilerden yaklaşık olarak bin kişiye ulaştık. Acaba Kırım Kongo Kanamalı Ateşi belirtisiz olarak geçiriliyor mu ? Belirtili olarak geçiren hastalarda koruyucu antikorlar kalıyor mu ? konularında bir çalışma yaptık.

Bunlar çok önemli veriler.. KKKA Hastalığı'nın spesifik tedavisi bakımından İmmunglobin verilmesi çok önemli. Eğer hastalığı geçirmiş olan kişiler
kanlarında bu antikorları barındırabiliyorlarsa temas etmiş olan insanları erken dönemde bunların serumundan hazırlanan koruyucu İmmunglobin verilirse hastalığı geçirmeyebilirler. Hatta aşı çalışmalarına ışık tutacak bir veriydi. Gerçekten çok güzel sonuçlar elde ettik. Hastalarımızın yüzde 95'nin üzerinde bu antikorları hala taşıdığını gördük. Hastalığı geçirmiş olanların koruyucu antikorları devam ediyor. En azından 5 yıl bu antikor seviyeleri devam ediyor. 2004 yılından itibaren bu hastalığı bölgede
görmeye başladığımız için veriler elimizde 5 yıldır bulunuyor. 5 yıllık aralarla bu çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ayrıca hastalığın belirtisiz olarak da geçirildiğini gösterdik. Bunlar Türkiye'de ilk defa yapılan çalışmalar. Yaklaşık yüzde 13,5 civarında kişinin de hastalığı belirtisiz olarak geçirmiş olduğunu tespit ettik. Enteresan olan bunlar aile içi bireyler değil ama KKKA hastaları ile aynı ortamda yaşayan insanlar. Yani çiftçilikle ve hayvancılıkla uğraşan insanlardı. Bu da bize şunu gösterdi.
Hastalık solunum yoluyla bulaşmıyor. Bunu da ispatlamış olduk. Aynı ev ortamında aynı havayı teneffüs eden insanlarda ayrıca bir pozitiflik ya da yüksek oranda bir pozitiflik tespit etmedik. Ama aynı bölgede ve coğrafyada yaşayan ve aynı işle uğraşan insanlarda hastalığın belirtisiz olarak geçirildiğini ortaya koymuş olduk. Bunlar Türkiye açısından önemli veriler. Ne tip önlemlerin alınacağını planlama açısından verilerimiz çok önemli. Demek ki biz halkı biliçlendirme çalışmaları yapmakla ve hayvanlarayönelik önlemler almakla doğru yaptığımız ortaya çıktı.

Bundan sonra bu faaliyetleri arttıralım ki KKKA Hastalığı önemli bir sağlık sorunu olmaktan çıkabilsin."KKKA Hastalığı geçirenlerin mutlaka bir temas öyküsü olması gerektiğine dikkat çeken Köksal "Biz hastalara solunum izalasyonu yapıyoruz. Çünkü hastalığın tedavisinde ciddiyet konusu önemli. Zaten KKKA geçirenlerin mutlaka bir temas öyküsü olması lazım. Bunlar eğer kanıyorlarsa ve kanama şeklinde görülüyorsa biz o zaman yine solunum yolu dahil tam izolasyon dediğimiz önlemleri almak zorundayız. Çünkü çok yoğun bir virüs çıkarımı olabilir. Hastaların kanlarında bir virüs olabilir. Ama aynı ortamı yaşayankişilerde de hastalık geçiriliyor ama henüz belki daha kuluçka süresi içinde veya ağır olmayan hafif yani kanama ile seyretmeyen bir klinik tabloda yoğun önlemler almaya gerek yok. Hastanın ciddiyet kriterleri çerçevesince sağlık personelinin alacağı önlemleri de kategorize edecektir" diye konuştu.

KIRIM KONGO MEVSİMİ BAŞLADI
Prof. Dr. İftihar Köksal, Kırım Kongo mevsimine girildiğini ve 14 Nisan'dan itibaren hastanelerine KKKA Hastalığı nedeniyle hastalar gelmeye başladığını kaydederek "Geçen sene ilk vakamızı 7 nisanda görmüştük bu sene ise ilk vakamızı 14 nisanda gördük. Mayıs ayının ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde de vaka sayısı giderek artış olduğunu izliyoruz. Ancak dikkatimizi çeken bir konu ise bu sene sadece bizim bölgemizde değil diğer bölgelerdeki meslektaşlarımızla görüştüğümüz kadarıyla onlarda dageçtiğimiz yıllara göre vaka sayılarında bir azalma olduğu. Bunda bu sene havaların soğuk gitmesi ve Mayıs ayına gelmemize rağmen hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok altında seyretmesinin etkili olduğunu düşünüyoruz. Bunu iyimser olarak yorumlamak istiyoruz ancak henüz erken olduğunu da düşünüyoruz. Özellikle Haziran ve Temmuz aylarında hasta yoğunluğu bekliyoruz. Ancak gönül arzu ediyor ki vaka sayısı giderek azalsın" şeklinde konuştu.


Bu sene Nisan ayının 14'ünden itibaren hastanelerine toplam 7 vaka geldiğini kaydeden Köksal "Oldukça az sayıda vaka geldi. Bu vakaların bir veya iki tanesi bizim riskli olarak kabul ettiğimiz Artvin bölgesi yani Çoruh Vadisi'nden. Gümüşhane yöresi Kelkit Vadisi'nden de vaka geldi. Şuana kadar ölüm vakamız yok. Hepsini sağlıcakla taburcu ettik. Şuan da hastanemizde yatan ise 3 vakamız var. Yoğun bakımda tedavi gören bir hastamız bulunmuyor" bilgisini verdi.

"Bu sene Türkiye'nin her sathında vaka olduğu bilgisini alıyoruz" diyen Prof. Dr. İftihar Köksal "Bu ilginç bir durum. Güneydeki ve Ege bölgesindeki meslektaşlarımızla konuştuğumuzda onların bu yönde ifadeleri var. Hatta hasta almaya bizden daha erken başladılar. Çünkü o bölgelerde havalar daha erken ısındı. Artık kene vakalarının tüm Türkiye'ye yayıldığını ifade etmek isteriz. Geçen yıl ve bir önceki yıl vakaların daha farklı illerden bildirilmiş olması zaten bu riski gösteriyordu. Kenelerin
yayılmasında kuş ve hayvan hareketleri ile insan hareketleri etkili oluyor.Ayrıca kenenin yaşaması için uygun bir ortam olduğu zaman da kene rahatlıklar o bölgede etkili olabiliyor" ifadelerini kullandı.

Orta Karadeniz'deki kene vakalarında ölüm oranlarının yüksek olması ile ilgili olarak ise Prof. Dr. İftihar Köksal "Bunda en önemli etken ya bölgedeki virüs daha tehlikeli bir virüstür. Yani virüsün hastalandırma kapasitesi yüksektir. Yada oradaki insanların hekime başvurmalarının geç olması etkili olabilir. Erken destek tedavisi ve erken başvuru çok önemli" dedi.

Prof. Dr. İftihar Köksal, KKKA Hastalığı konusunda gerek halk gerekse sağlık personeli üzerinde artık bir farkındalık oluştuğunu hatırlatarak "Halkımız ve sağlık personelimiz dikkatini sürdürmeli. En önemli nokta ise kene ısırması olan hastaların ve hasta yakınlarının keneyi kendileri çıkarmaya kalkışmadan mümkün olan en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalarını öneriyoruz. Çünkü erken tanı ve erken tedavi her zaman hayat kurtarıyor" diye konuştu.
 

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri