Türk bilim adamlarının geliştirdiği ‘hücre ayrıştırıcı çip’ bebek sahibi olmak isteyen çiftlere umut oldu. Bioteknoloji alanında teknoloji de satmaya başlayan Türkiye’de üretimi yapılan çipler, ABD başta olmak üzere tüm dünyaya ihraç ediliyor.
Harvard Tıp Fakültesi-MIT Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Utkan Demirci’nin geliştirdiği, tüp bebek merkezlerinde seçilen spermlerin kalitesini arttırarak daha başarılı tüp bebek çalışmalarının ortaya çıkmasını sağlayacak ‘hücre ayrıştırıcı çip’ üretimi Türkiye’de başladı. KOSGEB’in desteğiyle İzmir’de üretilen çipin, tüp bebek tedavisinin başarısını artıracağını belirten Op. Dr. Selçuk Yıldız, çip uygulamasıyla büyük oranda başarı sağlandığını kaydetti.
“ŞAMPİYON SPERMLERİ SEÇİYORUZ”
Hücre ayıklayabilen çip teknolojisinin geliştirildiği Amerika Birleşik Devletleri’nde Utkan Demirci tarafından geliştirildiğini ancak ürün geliştirmenin Türkiye’de yapıldığını anlatan Yıldız, şunları söyledi: “Utkan Hoca’nın önderliğindeki bir ekiple ABD ile ortak çalışma yaparak ürün geliştirme aşamaları tamamlandı ve ürünümüzü artık kullanıcıların hizmetine sunabiliyoruz. Sağladığı faydanın oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz. Üremeye yardımcı metotlarında gerek tüp bebek gerek aşılama uygulamalarında sperm seçimi önemli bir aşamasıdır. Sperm seçiminde de bazı metotlar kullanılıyor. Bu metotları uygularken de uğraştığımız sperm hücrelerine zarar verebilme gibi bir handikabımız var. Dolayısıyla bu sistemler mikro akışkan kanallar içerisinde belirli şartları sağlamış pistlerde yarışan hücrelerin şampiyonlarını seçiyoruz. Herhangi bir ön hazırlık aşaması da gerekmiyor. Uygulamada çipin üzerine yerleştirilen spermler mikro akışkan kanallar içerisinde yarışmaya başlıyorlar. Yarıştan sonra da çıkış deliklerinde yarışı kazananları şampiyon olan spermleri burada kolaylıkla alabiliyoruz. Ve uygulamada kullanabiliyoruz.”
TÜP BEBEĞE KARŞI DAHA BAŞARILI
Mikro akışkan çip teknolojisinin kullanıldığı hasta gurubundan alınan bilimsel sonuçlara göre tüp bebek uygulamasına nazaran başarı oranının oldukça arttığını belirten Yıldız, “Belirli merkezden sonuçlar gelmeye başladı. İlk grup hastada yüzde 50’ler civarındaki başarı oranının yüzde 70’lerin üzerine çıktığını gördük. Yine aşılama tedavilerinde yüzde 10’larda olan başarı oranları yüzde 30’ların üzerine çıktı” ifadelerini kullandı.
Ayda 3 bin ile 5 bin arasında çip ürettiklerini kaydeden Yıldız, talebin artmasıyla birlikte daha büyük bir merkeze geçerek üretimleri daha da arttıracaklarını ve çiplerin İzmir’den dünyaya satılacağını vurguladı.
“ARTIK DÜNYAYA TEKNOLOJİ SATIYORUZ”
Türkiye’nin Amerika başta olmak üzere dünyaya teknoloji satmaya başladığına da dikkat çeken Op. Dr. Selçuk Yıldız şöyle konuştu: “Biz ülkemizi seven kişiler olarak hep Türkiye’nin yurtdışından ürün ithalat etmesinden muzdariptik. Ama şimdi bu çalışmalar sayesinde galiba yavaş yavaş biz de bazı ileri teknoloji ve bilgi birikimi gerektiren ürünleri yurtdışına göndermeye başlayacağız. Bu çipler tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu kullanıcıların hizmetine sunuldu. İstanbul, İzmir, Doğu Anadolu’da birçok merkez ürünlerimiz kullanıyor. ABD’de başta olmak üzere Rusya’da Avrupa’da, Orta Doğu’da birçok merkezde kullanılmaya başlandı. Biz büyük bir gururla söyleyebiliriz ki artık bütün dünyaya teknoloji satıyoruz. Bu teknolojinin sonraki versiyonlarını da satacağımızı ümit ediyoruz. Kısacası artık yavaş yavaş teknoloji satın alan gruptan çıkıp, bioteknolojide dünyaya teknoloji satan bir ülke haline gelmeye başlayacağız. Bizler de bunun ilk örnekleriyiz. Bu çipler burada paketleniyor, paketlendikten sonra Avrupa’nın değişik merkezlerine, ABD’ye, Rusya’ya, Kıbrıs’a buradan satılıyor.”
Çipleri üretecek ortam için maliyetlerin de yüksek olduğunu belirten Yıldız, laboratuvarın 450 bin doları bulduğunu dile getirdi.
“AMERİKA’DAKİ ÖĞRENCİLERİ EĞİTTİK”
Çiplerin üretimini yapmadan önce Amerika’dan Utkan Demirci’nin öğrencilerinden uygulamalı eğitim aldıklarını belirten Op. Dr. Selçuk Yıldız, “Ben ve ekibim, defalarca eğitildik. Ancak ilginç olan şu ki aradan bir iki yıl geçtikten sonra Ar-Ge yapılan ürün ile kutuya girmiş satılabilir ürün arasında farklılıklar olmaya başladı. Dolayısıyla geçtiğimiz yaz bu iş tersine döndü. Oradan bazı arkadaşları buraya alıp bu sürecin nasıl işlediği konusunda onlara eğitim vermeye başladık. Bu da çok memnuniyet verici, yüzümüzü güldüren hoşumuza giden bir durum oldu” şeklinde konuştu.