Sağlık-Sen Trabzon şubesi tarafından düzenlenen Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu ve Rize illerinin katıldığı genişletilmiş il divan toplantısı gerçekleştirildi.
Trabzon’un Şöğütlü mahallesindeki bir otelde gerçekleştirilen toplantıya, Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, il temsilcileri ve sağlık çalışanları katıldı.
Toplantıda konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, çözüm sürecinde Türkiye’nin Çanakkale ruhunu yakalaması durumunda güçlü bir ülke olacağını söyledi.
Memur Sen ailesi olarak hak mücadelesi veren bir sendika olarak, mazlum hakkını ve çocukların geleceğini kurtarmak adına hep beraber mücadele ettiklerini belirten Memiş, “Vefa imandandır. Bu davaya hizmet eden gönül veren arkadaşlarımızın arkasında genel merkez olarak dimdik durduk. Onun için istikrar çok önemli evet bu ülkede de istikrarı bozmak için yıllarca oyunlar oynandı, demokrasi ve irade engellenmeye çalışıldı. Evet bu süreçte Memur Sen ailesi olarak hak mücadelesi veren bir sendika olarak, mazlum hakkını ve çocuklarımızın geleceğini kurtarmak adına hep beraber mücadele ettik” dedi.
“1960’lı yıllardan sonra hazımsız olanlar kendi geleceğini inşa etmeye çalışanlar her zaman kendi oyunlarını oynadılar” diyen Memiş, “Bugün Yeni Türkiye’den bahsediliyorsa sizlerin emeği çoktur. Yeni Türkiye söylemi nedir? Bu ülkede artık darbe olamayacak vesayetlere son verecek ve milletin iradesi sandığa yansıyacak. Bu ülke bölgesinde ve Dünya’da söz sahibi bir ülke olacak. Birileri bizim duruşumuzu eleştirdi belki ama biz şunu iyi biliyoruz: Yaşadığınız ülkede sabah uyandığınızda neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsanız özlük hakları önemli değildir.
5 Nisan kararlarıyla beraber bu ülkedeki insanların cebindeki parayı bir gecede getirdiler. 28 Şubat sürecinde tanklar bu ülkenin insanlarının değerleri üzerinden geçti ve paralarını hortumladılar. Milletin hakkını arama algısıyla sendikacılık yapıyoruz. Memur Sen ve Sağlık Sen’in aynı dili kullanmasıyla beraber hep birlikte vesayeti ortadan kaldırdık ve bu milletin önünü açtık.
1960’lı yıllardan sonra hazımsız olanlar kendi geleceğini inşa etmeye çalışanlar her zaman kendi oyunlarını oynadılar. 28 Şubat’tan sonra bir diriliş yaşandı ve artık biz irademize sahip çıkacağız dediler. Memur-Sen bu süreçte milletin sözcüsü oldu ve millete cesaret verdi. 28 Şubat süreci 4 Şubat’ta başladı ve tam 24 gün sonra post modern darbe yapıldı. Bu darbeye karşı duracak Memur Sen vardı, Hak iş vardı, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu vardı. Diğer taraftan da hak aradığını söyleyenler kendi rantları için o dönemde darbeye çanak tuttular. Onun için bizim verdiğimiz mücadele çok önemli. Bizim önceliğimiz çocuklarımızın ve milletimizin geleceğidir bunun mücadelesini veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Gezi eylemleriyle başlayan süreçte darbe planlarının yapıldığını fakat milletin bilinçli olduğu kaydeden Memiş, “17-25 Aralık yargı operasyonları yapıldı fakat milletimiz buna da karşılık verdi. Bunlar neden yapılmak isteniyordu. Çünkü bu memlekete 30 yıldır bela olan terörün bitmesi için bir süreç başlatılmıştı. Çözüm süreciyle beraber bu ülke Çanakkale ruhunu yakalasaydı güçlü bir ülke olacaktı. İç ve dış aktörler beraber hareket ederek ülkemizi kana bulamak istediler. Çözüm süreci önemliydi ve hala önemli. Bakın eğer bir ülkede o ülkenin birlik ve beraberliğini istiyorsanız. O ülkedeki teröre verilen halk desteğini çektirmeniz gerekiyor. Bu projenin sekteye uğratılması hedeflendi. Bunu kim yaptı? Sadece milliyetçi geçinenler mi? Türk Milliyetçisi ve Kürt Milliyetçisi geçinenler ayrıca bu ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenler bu ülkeyi baltalamak istedi hala da istiyorlar” şeklinde konuştu.
Türkiye’yi kimsenin Suriye gibi yapamayacağını ifade eden Memiş, “Bölge terörü desteklemez ve oranın halkı devletle barışırsa Allah’ın izniyle Türkiye’yi kimse Suriye gibi yapamayacaktır. Kobani’yi bahane ederek çözüm sürecini ortadan kaldırmak isteyen zihniyetin nedeni belli oldu. İnsanların kafasını ezerek öldüren bir zihniyet hangi Kürt halkının hakkını savunacak bunu bölge halkı gördü. Kamu güvenliği sağlanarak çözüm süreci devam ettirilmelidir.
Çözüm süreci aynı kararlılıkla devam etmeli diyoruz. Yeni Türkiye söylemi sadece sözde kalmamalı ve içi doldurulmalıdır. Eğer söylemde kalırsa Yeni Türkiye’den bahsedemeyiz. Öncelikle yeni ve sivil bir anayasanın mutlaka bir an önce yapılması gerekiyor. 2011 yılından beri anayasa çalışmaları var milletin seçmiş olduğu vekilleri bu konuda net bir tavır ortaya koymadılar. Yeni Türkiye’nin bu dönemine gelirken sağlıkta dönüşümün başarısından söz edildi fakat sağlık çalışanlarına sadece teşekkür edildi.
Sağlık çalışanlarının haklarını aldığı bir Yeni Türkiye söylemi olmalıdır. Sağlık Sen duruşuyla, ilkesiyle ve yaptığı çalışmalarla sorumluluk bilincinde emanete sahip çıkmak için çözüm odaklı bir sendikacılık yapıyor. 2009 yılından bugüne kadar 72 maddelik bir kazanım var. Alın terimizle aldığımız bu kazanımları çok iyi anlayıp anlatmak düşüyor. Birileri hala emek hırsızlık yapma peşinde. Allah’a hamd olsun bu oyunlarını bozduk. 112’lerin kıyafetlerinin yenilenmesinden tutunda ambulansların kasko yapılması gibi önemli alınan kazanımları dün kamuoyuyla paylaştık. İlkesel sendikacılık anlamıyla sendikacılık yapıyoruz.
Sağlıkta dönüşümden bahsedilirken sadece hasta memnuniyetinden bahsediliyor. Sağlığa erişim ve memnuniyet arttı. Peki sağlık çalışanlarına şiddeti, mobbingi ne yapacağız? O zaman artık bunlara da bakmak gerekiyor. Biz bu taleplerimizi bütün platformlara taşıyoruz. Bizler kapalı kapılar ardında asla kirli pazarlıklara oturmadık bunun bilinmesini istiyoruz” diye konuştu.
Yıpranma payının çıkması durumunda geçmiş dönemi de kapsayacak şekilde verilme için taleplerini ileteceklerini vurgulayan Memiş, “Bizim sendikal algımız değerlerimizle ölçüşüyor. Dünü bugünü ve yarını iyi anlatarak sendikacılık yapıyoruz. Diğer iki sendika bugün gelmişler Sağlık Sen ve Memur Sen’in toplu sözleşmeyle birlikte elde edilen kazanımlarını eleştiriyor buna hakları yoktur. Sağlıkta dönüşümden bahsediliyor fakat mimarları sağlık çalışanları yıpranma payı istiyor dedik. Bunu Ankara’da yaptığımız programda o dönemin Başbakan’ına dedik. Başbakan’ımız da orada yaptığı konuşmada talimat vererek sağlık çalışanları yıpranma payı olacak dedi. Diğer sendikalar bunu hayallerine bile getiremedi fakat biz Allah’a hamd olsun o kürsüde haklı talebimizde bulunduk ve Başbakan’dan sözümüzü aldık. 450 bin sağlık çalışanın yıpranma payından faydalanması temel amacımızdır. Yıpranma payı bugün çıkarsa geçmiş dönemi de kapsayacak şekilde verilmesi için taleplerimizi ileteceğiz. Sağlık Bakanlığı illere bir genelge göndererek hastanelerde kreş açılması gerektiğini iletti. Bu kazanımı uygulamaya dönüştürmek için gerekeni yapmalıyız. Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması için de bu dönemde gerekenleri yapacağız ve taleplerimizi ileteceğiz” dedi.