Prof. Dr. Faruk Aydın Haber61’e koronavirüs ile ilgili tarih verdi

KTÜ Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın Koronavirüs ile ilgili haber61’e önemli açıklamalarda bulundu.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Aydın Koronavirüs ile ilgili önemli detayları Haber61’e anlattı.

Koronavirüsün çok dayanıksız bir virüs olduğunu belirten Prof. Dr. Aydın hastalığın başlangıç dönemindeyiz ve bu dönemde hastalığın birinden başkasına bulaşmasını mutlaka önleyiz” dedi.

Aşı ile ilgili çalışmaların 1 yıl gibi bir sürede sonuçlanacağını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Aydın 1 yıl boyunca önlemlerimizi almamız gerektiğini ifade ederek Mayıs ayı sonunda bir yavaşlamanın söz konusu olabileceğini vurguladı.

Prof. Dr. Faruk Aydın açıklamalarını şöyle sürdürdü;

SAĞLIKLI İNSANLARIN MASKE VE ELDİVEN TAKMASINA GEREK YOK

Bu dünyada yaşanan büyük bir pandemi. İnsanlar televizyonlardan, sağdan soldan görerek maske takıyorlar. Doğrusu hasta olmayan insanların maske ve eldiven takmasına gerek yok. Hastaların ve hasta olduğunu düşünlerin maske takması gerekiyor. Bu maskeler cerrahi olarak adlandırdığımız maskeler. Bunlar takan kişiden diğer kişileri korumaya yöneliktir. Ameliyat esnasında ekip takar ki ekipten hastaya bir şey bulaşmasın. Pandemiden dolayı insanlar psikolojik olarak etkilendikleri için takıyorlar. Sağlıklı insanların 14 kurala uyması halinde herhangi bir sorun yok.

MAYIS AYI SONUNDA YAVAŞLAYABİLİR

Bunun bütün dünyayı etkilediğini görüyoruz. Bizden önce bunu yaşayan devletlerin olması ve aldıkları önlemler bizim nasıl davranabileceğimize yönelik bize hazır materyal sağlamış oldular. Dünyada değişik modeller var. Güney Kore, Çin, Almanya modelleri gibi. İngiltere başta başka yolu izledi ancak sonradan kararını değiştirdi. Türkiye’de bu örneklerden yararlandı ve doğru adımları atarak bir mücadeleye başladı. Kimse bunun ne zaman biteceğini söyleyemez ama yapılan öngörülerde Mayıs sonralına doğru bu işin yavaşlayabileceği ama tamamen ortadan çekilmeyeceği düşünülüyor. Bende buna katılıyorum. Sürü bağışıklığı diye bir şey var. İnsanlara küçük bir mikrop bulaşacak ve bağışıklık kazanacak ki yayılamasın. Şimdi ki sayılarımız sürü bağışıklığı için yetersiz. Tabi burada bir aşı imdadımıza yetişirse de bu işten kolayca kurtulmuş olacağız.

AŞI ÇALIŞMALARI

Bu virüs yeni bir virüs ve dünyada böyle bir aşı mevcut değil. Ama aşı çalışmaları bizde ve dünyanın birçok ülkesinde hızlı bir şekilde devam ediyor. Aşının üretilmesi, denenmesi belli bir disiplin gerektiriyor. Bunun da 1 yıl alabileceği öngörülüyor. 2-3 ayda aşı geliştirip kullanıma sokmak zor. Aşının da başka etkileri var, o nedenle denemelerin iyi yapılması gerekiyor. Çin’de başlandığını duyduk. 1 yıl içinde bir aşı çıkacak. 1 yıl boyunca önlemlerimizi alacağı ve kendimizi koruyacağız.

HASAS OLANLARIN YENİDEN HASTA OLMAYACAĞINI KİMSE SÖYLEYEMEZ.

Çin’de bunun geçmiş olması mümkün değil. Orada yaşayan insanlarda sürü bağışıklığı olmuş mudur, olmamış mıdır bilmiyorum. Onlar bunu bizden daha iyi biliyorlardır. Ayrıca şehre dışardan gelip gidenler olacaktır. Yabani hayvan pazarından çıktığı konuşuluyor ama net olarak belli değil. Ama her şüpheli hareketten çekinilmesi gerekiyor. Onlar mutlaka oraları önlem altına almışlardır. Hassas olanların yeniden hasta olmayacağını kimse söyleyemez.

BU VİRÜS DAYANIKSIZ BİR VİRÜS

Aslında bu virüs dayanıksız bir virüs. Bunu herkes biliyor, zarflı bir virüs. Çok dayanıklı olmayan bir virüs. Bütün mesele bu virüsün bulaşmasını engellemek. Kendisi insanların solunum yolu ile dışarıya atılan salgılarından bulaşıyor. Bunun 1 metre 83 cm’ye kadar etkili olabildiği söyleniyor. Onun için sosyal mesafeyi koruyalım diyoruz. Mümkün olduğunca sokağa çıkmayacağız. Yaptığımız alışverişlerde, dezenfektanlar, kolonyalar ve çamaşır sularını mutlaka bilinçli bir şekilde kullanacağız. İnsanlar bugüne kadar evlerine getirdikleri malzemeleri nasıl yıkayıp kullanıyorlarsa aynı şekilde yıkayıp kullanacaklar. Sadece bunları evin her yerine yaymamak lazım.

MASKE VE ELDİVENLERİN TIBBİ ATIĞA ATILMASI GEREKİYOR

Maskeler ve eldivenler tıbbi atıklar. Bunların tıbbi atığa atılması gerekiyor. Sokağa atılmış eldiven ve maskeler görebiliyoruz. Bunlar tehlike arzediyor. Evlerinde kullananlar uygun bir şekilde toplayıp tıbbi atığa gitmesini sağlamaları gerekiyor. Belediyenin de bu tıbbi atıkları toplamak için uygun bir yok bulması gerektiğini düşünüyorum.

KORONAVİRÜS TESTİ NASIL YAPILIYOR?

Türkiye’de testler 6 merkezde yapılmaya başlandı. Bakanlık test sayılarını artırmayı öngördü. Bize de bu testi çalışabilir misiniz diye soruldu. Bizde bunun üzerinde çalışabileceğimizi söyledim. 1996 yılında korona değil ama o yöntemi kullanmaya Türkiye’de ilk kullanmaya başlayan merkezlerden biriyiz. Bu PCR Laboratuvarı. Bu hastalıkta önce hekimler muayene ederek şüpheleniyor. Ona yardımcı olmak için laboratuvar testler yapılıyor, birde radyoloji çok ciddi şekilde yardım ediyor. İnsanların boğaz ve burunlarının arka kısmında bulunan bölgelerden örnekler alınıyor. Bu örneklerde hücreler bulunuyor. Bu hücrelerdeki virüslerin merkezinde bulunan Nükleik asitlerini izole ediyoruz ve onlara spesifik bir dizi var, bu dizileri göstermeye çalışıyoruz. PCR testi dediğimiz bu. Bunu çoğalttığımızda cihazlarla okuyabilir hale geliyoruz. Belli bir düzeye gelince pozitif veya negatif karar veriyoruz. Bide hızlı antijen testi var. Onda da virüsün proteinlerinin olup olmadığına bakılıyor. Sağlık Bakanlığı bu testi ülkemize getirdi, ancak duyarlılığının düşük olmasından dolayı vazgeçildi. Bakanlık yeni bir test daha getirdi. Bu da antikor testi. Antikor testi parmak ucundan alınan kanla bakılan bir test. Onda virüsün her hangi bir şeyini aramıyoruz, orada virüs insana bulaştıktan sonra insanın bağışıklık sisteminin o virüse karşı verdiği cevabı ölçüyoruz. Antikor değdiğimiz bir protein oluşuyor kanımızda ve bu proteini ölçüyoruz. Bu proteinler iki çeşit. Biri M diğeri G. M ilk hafta sonunda enfekte olan kişinin kanında oluşmaya başlıyor. G ise birkaç hafta sonra oluşmaya başlıyor. M belli bir süre içinde kayboluyor ama G devam ediyor. Biz araştırma yaptığımızda M saptıyorsak hastalığın başlangıç aşamasında olduğumuzu düşünüyoruz. G’yi saptadığımızda ise kişi bu hastalığı geçirmiştir, hasta olmadığına göre de her hangi bir sorunun kalmamıştır. Sağlık Bakanlığı bunların nasıl kullanılacağının şemalarını da test merkezlerine gönderiyor. Biz sadece PCR testi yapıyoruz, diğerlerine henüz başlamadık.

TRABZON, GÜMÜŞHANE VE BAYBURT…

Bizim laboratuvarımızda Trabzon, Bayburt ve Gümüşhane’den gelen testler yapılıyor. Başta Giresun’da vardı ama onlar kendi merkezlerini kurdular. Laboratuvarımızda 3 ekip kurduk. Her ekipte 2 arkadaşımız var. 8 saatlik vardiyalarla 24 çalışılıyor. Bu virüsün bulaş riski yüksel olduğu için laboratuvarımızı negatif basınçlı bir laboratuvar. Ortamdaki havayı alttan emen, mikroorganizmaların ortamda dolanmasını engelleyen bir sistemle alınıp, süzülüp, atmosfere atılıyor. O odada bulaş riskini neredeyse sıfıra indirmiş olduk. Dolayısıyla çalışanlarımız güven içinde çalışıyor. Günlük ortalama 125 örnekle ilerliyoruz. Bazı günlerde artıyor bazı günlerde azalıyor.

TÜRKİYE ORTALAMASI İLE PARALEL GİDİYORUZ

Sağlık Bakanlığı tarafından her akşam sonuçlar açıklanıyor. On sonuçlarda bizimde sonuçlarımız var. Baktığımızda orada açıklanan sonuçların yüzdesin uyduğumuzu görüyorum. Bazı günlerde yüzde 1-1,5’un üstüne çıkıyoruz bazı günlerde altına iniyoruz. O gün pozitif çıkan hastanın yakınları incelendiği için sayı yükselebiliyor. Amacımız bu sayısı azaltmak. Onun içinde karantina çok önemli ve kurallara uymalıyız.

TRABZON BUNDAN AZ VEYA ÇOK ETKİLENİR DEMEK ZOR

Bu pandemi bütün dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen bir durum. Trabzon bundan az veya çok etkilenir demek zor. O nedenle kurallara uyduğunuzda daha az hasar göreceksiniz. O nedenle Trabzonlu hemşerilerimin bunun bilincine varmalarını, zorunlu haller dışında sokağa çıkmamalarını, bir araya gelmemelerini ve sosyal mesafeyi korumalarını rica ediyorum. Bu hastalığın başlangıç dönemindeyiz. Bu dönemde mikrobun birinden başkasına geçişini mutlaka durduracağız. Bunun yolu da görüşmemek ve bir araya gelmemek. Karantina koşullarına uyarak mutlaka bunu sağlayacağız. Evet aceleciyiz, başka değişik özelliklerimiz var ama ülkeyle karşılaştırıldığında ben Trabzon’un bilinç düzeyini beğeniyorum. Kolay anlayabilen insanlar, bu kadar ilanlarla, duyurularla kendilerine ulaştırılan bu kurallara uyacaklarını düşünüyorum.

35-40 KİŞİLİK BİR EKİP

Laboratuvarımızda 35-40 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Bu ekipte 5 öğretim üyesi hoca, ben, Prof. Dr. İlknur Tosun, Doç.Dr. Kurtuluş Buruk, Doç. Dr. Irmak Baran, Dr. Öğretim üyesi Esra Özkaya. Biz işin bilimsel tarafını, içerde de 3 ekip halinde çalışan analist arkadaşlarımız, kimyager, biyolog ve tıbbi laboratuvar mezunu arkadaşlarımız var. 11 Kişi çalışıyoruz ama geride kalan 35 kişi bize lojistik destek veriyor. Gelen örneklerin kaydedilmesi, sisteme girilmesi, barkodlanması ve takip edilmesi ciddi derecede zaman alıcı bir şey. Sonuçların hızlı çıkarılarak ilgili hastanelere ve Sağlık Müdürlüğü’ne bildirilmesi gerekiyor. Şüpheli hastalar pozitif çıkarsa izole edilecek, negatif çıkarsa o ortamdan uzaklaştırılacak. Dolayısıyla titizlik gerektiren bir çalışma. Bütün ekip arkadaşlarım gönüllü olarak çalışmaları kabul ettikleri için kendilerine, idaremize, bakanlığımıza teşekkür ediyorum. Bizde karınca kararınca ülkenin bu yarasının onarılmasına destek vermeye çalışıyoruz.

HER TÜRLÜ İHTİYACIMIZ KARŞILANIYOR

İlk başlarken Sağlık Bakanlığı bize kitleri gönderdi. Geriye kalan sarf malzeme ve giyim kuşam gibi malzemeleri bizim yönetimimiz karşıladı. Ardından Sağlık Bakanlığı’ndan Sağlık Müdürlüğü vasıtasıyla her türlü ihtiyacımızın karşılanacağı sözünü aldık. Ve lojistik başladı, her türlü isteğimiz Sağlık Müdürlüğü tarafından karşılanıyor. Bakan yardımcıları da direk telefonla bizle temas içindeler. Her sorunumuzu onlara iletebiliyoruz. Pandemi sırasında her an bir sorun yaşanabiliyor ve her sorun kolayca cevap bulabiliyor.

LABORATUVAR NASIL ÇALIŞIYOR?

3’lü taşıma kutuları ile örnekler bize geliyor. Sağlık Bakanlığı bulaşıcı hastalıklar kurulu tarafından organize ediliyor. Gelen evraklar barkodlanarak hazır hale getiriliyor. Bu mikroorganizmanın bilimsel adı Sars-Cov-2. Laboratuvar da dışardaki atmosferden daha düşük bir atmosfer içerde var. Dolayısıyla hiçbir şey yukarıya gitmez, aşağıdan emilerek hava alınıyor. İçerde bir cihazımız var. Biyogüvenlik düzeyi 2B tarzında. O kabinin içinde güvenle çalışabilirsiniz. İçerdeki havayı kendisi orada dolandırıp, bacalı ve filtreli sistemle toplayıp atıyor. Burada nükleik asidi izole ediyoruz. İzoleyi tamamlayınca bulaşıcılık bitiyor. Güvenle bizde tüpleri buradan alıyoruz ve başka bir laboratuvarımızda onu çoğaltma aşamasına geçiyoruz. Çoğaltıp 1.5, 2 saatlik süre sonunda pozitif negatif kararını veriyoruz.

40 DAKİKAYA KADAR DÜŞEBİLİYOR

Bu PCR yöntemi çok hassas bir iş ama farklı kitler yardımıyla 1.5 saatten 40 dakikaya yarım saate kadar indirilebilir. Dünya bu pandemi için ciddi bir araştırmaya girişti. En kolay, en basit ve hızlı adımlarla buna yetişmeye çalıştı. Sağlık Bakanlığı’nın PCR’ın daha hızlı olan bir testini getirdiği ve merkezlere dağıtacağının bilgisini aldık.

İNSANLAR İÇİN 24 SAAT ÇALIŞIYORUZ, ONLARDA BİZİM İÇİN EVDE DURSUNLAR

Dünyayı etkileyen bir pandemi ile karşı karşıyayız. Bilim İnsanları, Hekimlerimiz, Sağlık çalışanlarımız ve yöneticilerimiz Ciddi, insanüstü bir efor sarfediyor. Bunu boşa çıkarmamak için bu hastalıkla ilgili önerilerek insanlarımızın uymasını istiyoruz. Bu insanlar için 24 saat çalışıyoruz, onlarda bizim için evde dursunlar. Bu kurallara uyarsak dünyada başarılı çıkan ülkeler içinde olacak. Hep beraber kurallara uyalım.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri