Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Pınar Türk, rahim duvarı yapışıklığının gebe kalmaya engel olabileceğini söyledi.
Asherman sendromu ya da 'uterin sineşi'nin, rahim iç duvarının hasarına bağlı oluşan rahim içi yapışıklıklarına verilen isim olduğunu ifade eden Op. Dr. Pınar Türk, “Rahim içindeki yapışıklıklar rahim iç duvarının üretken zarını bozar ve bunun sonucunda karşılıklı duvarlar arasında meydana gelen yapışıklıklar sonucu adet görememe, gebe kalamama gibi sorunlar oluşabilir. Bu durumun en sık sebebi kürtaj, sezaryen, miyom alınması gibi geçirilen rahmin cerrahi girişimlerdir. Ayrıca tüberküloz gibi bazı ağır seyirli enfeksiyonlar da bu tabloya sebep olabilmektedir” dedi.
En sık ve tipik şikayeti adetlerin periyodunda değişiklik olmaksızın miktarının ve günün belirgin azalması ya da adetin kesilmesi olduğunu belirten Türk, “Özellikle yakın zamanda geçirilmiş rahim cerrahisi öyküsü varsa mutlaka rahim içi yapışıklık açısından değerlendirmek gerekir. Yapışıklıklar rahim iç boşluğunda küçük sınırlı bir alanda olabileceği gibi tüm rahim iç boşluğunu da kapsayabilir. Sınırlı alandaki yapışıklıklar adet miktarında bir değişikliğe sebep olmayabilir. Ancak gebe kalma güçlüğü, adet dönemi dışında devam eden lekelenme sorunlarıyla da klinik bulgu verebilir. Örneğin doğum sonrası rahim iç boşluğunda kalan 1-2 santimetrelik küçük plasental doku parçaları dahi rahim toparlandıktan sonra içeride kapladıkları hacim alanında uzun vadede benzer yapışıklıklara sebep olabilir. Teşhiste yapılan vajinal ultrasonun değerlendirmesinde izlenen rahim duvarı düzensizlikleri fikir vermekle birlikte histerosalpingografi denilen ilaçlı rahim filmi ya da salin infüzyon sonografi denilen eş zamanlı rahim iç boşluğuna sıvı verilerek yapılan ultrason değerlendirmeleri daha kesin teşhise götüren yöntemlerdir. Nihayetinde yine teşhis ve tedavi için histeroskopi denilen rahmin iç boşluğunun kamera yardımıyla görüntülenmesi işlemi uygulanmakta ve yine aynı işlem esnasında mevcut yapışıklıklar kesilerek giderilebilmektedir” diye konuştu.
Tedavinin başarısının öncelikle rahim içindeki hasarın kapsadığı alanın genişliğine bağlı olduğunu belirten Türk, “Sınırlı alandaki küçük yapışıklar histeroskopi ile kolaylıkla giderilebildiği gibi geniş alan kaplayan yapışıklıkların cerrahisi oldukça güçtür. Geniş yapışıklıkların histeroskopik cerrahisinde en sık karşılaşılan komplikasyon rahmin delinmesidir. Sorunsuz uygulanan işlemlerde dahi bazen tek seansta sonuç elde edilemez ve tekrarlayan girişimler gerekebilir. En büyük engel çok zarar görmüş endometrium (rahim iç dokusu) durumlarında histeroskopi sonrası da yeniden yapışıklıklar oluşabilmektedir. Bunu önlemek için her ne kadar rahim içine ameliyat sonrası rahim içi araç (Spiral), balon, ilaçlı jel bariyerler gibi uygulamalar yapılsa da sınırlı adezyonlar yine de oluşabilmektedir. Özellikle ağır asherman sendromunda tedavi süreci uzun meşakkatli bir süreç olup her zaman tamamen eski haline dönüş sağlanamamaktadır. Özellikle bu ağır tablolarda tedaviye yönelik kök hücre çalışmaları yapılmakta olup henüz rutin klinik uygulamada yaygın uygulanmaya başlanmış bir yöntem değildir” şeklinde konuştu.