Diyarbakır Veni Vidi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, sezaryenle yapılan doğumların, kadınlarda ileriki dönemlerde kısırlığa neden olabileceği uyarısında bulundu.
Gelişmiş ülkelerde kadınların normal doğumu tercih ettiğini, Türkiye’deki kadınların ise sezaryeni seçtiğini anlatan Diyarbakır Veni Vidi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde görevli Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, normal doğumun desteklendiğini ve anne adaylarının gerekmedikçe sezaryeni tercih etmemeleri gerektiğini söyledi. Son yıllarda sezaryen ameliyatıyla doğum yapmak isteyen kadınlarda artış gözlendiğini belirten Doç. Dr. Çoksüer, kadınların doğum sancısı çekmemek için daha çok sezaryen ameliyatını tercih ettiğini ve sezaryenle doğumun hem anne hem de bebek açısından ciddi sakıncalar doğurduğunu bildirdi. Normal doğumun fizyolojik bir olay olduğunu anlatan Doç. Dr. Çoksüer, sağlık açısından zorunlu olmadığı sürece, mutlaka normal doğumun tercih edilmesi gerektiğini kaydetti.
"ANNE KARNINDA TAHRİBATA NEDEN OLABİLİYOR"
Yapılan araştırmalara göre ilk doğumu sezaryenle yapan kadınların ikinci defa hamile kalma olasılığı yüzde 10 oranında azaldığını aktaran Doç. Dr. Çoksüer, "Bir araştırmaya göre sezaryen ile yapılan doğum ikinci hamilelikte risk oluşturuyor. Çünkü sezaryen anne karnında tahribata neden olabiliyor. Ameliyat esnasında rahim içi, tüpler veya yumurtalıklar yapışacak şekilde zarar görmüşse ve bunun içerisinde oluşabilecek yapışıklıklarda bir sonraki doğumu olumsuz etkileyebilir. Sezaryen ameliyatı, karın içindeki organların birbirine yapışmasına ve rahim zarının yapışıklığına, bu da ileriki dönemlerde kadında kısırlığa neden oluyor. Sezaryen ameliyatı, rahim içinde yapışıklıklar oluşturarak döllenmiş yumurtanın rahme tutunmasını engelleyerek veya düşüklere neden olarak normal gebeliği önleyebilir. Döllenmeden sonra oluşan embriyonun rahim içi bölgesinde yerleşebilmesi gerekir. Eğer rahim zarı sağlıklı olmazsa embriyoya yerleşemez ya da kısa sürede düşük ile kaybedilir. Gebelik oluşumunda spermlerin tüplere ulaşması için rahim içi boşluğunun, tüplerin açık olması gerekir, fakat ameliyata bağlı olarak tüplerde yapışıklık sonucu gebelik oluşumu önlenmiş oluyor" dedi.
"SEZARYEN İLE DOĞAN ÇOCUKLARDA ASTIM HASTALIĞINA DAHA SIK RASTLIYOR"
Normal doğumun doğal ve fizyolojik bir süreç olduğunu, sezaryenin ise gerektiğinde yapılan bir ameliyat olduğunu aktaran Doç. Dr. Çoksüer, "Bebek, doğma sürecinin önemli bir kısmını atladığı için sezaryen bebek için tam bir şoktur. Bebek için tüm doğum sonrası komplikasyon riskleri, sezaryende daha fazladır. Özellikle akciğer yetmezliği kat kat fazla görülür. Sezaryen sonrasında bebekte solunum sıkıntısı olma riski daha fazladır. Normal doğumda bebek doğum kanalından geçerken uğradığı basınç sayesinde akciğerlerindeki su dışarı atılır ancak sezaryende bu gerçekleşmediği için solunum sıkıntısı meydana gelebilir. Bazı araştırmalar sezaryen ile doğan çocuklarda astım hastalığına daha sık rastlandığını göstermiştir. Sezaryen olan annelerin karınlarında ameliyata bağlı oluşabilecek yapışıklıklar nedeniyle ileride kısırlık problemi de artmaktadır. Sezaryen sonrası anneler anestezinin yan etkileri, yara enfeksiyonu, karın içindeki organlarda hasar, tüplerde tıkanıklık rahim etrafında yapışıklık riski artıyor. Sağlık bakanlığının toplum sağlığı için normal doğumu özendirerek farkındalığı arttırmak için yaptığı kampanyalar, hem anne hem de bebek sağlığı açısından için çok faydalı çalışmalardır. Bizlerde normal doğumun faydalarını ve sezaryenin zararlarını topluma anlatarak duyarlılığımızı artırmamız gerekmektedir" diye konuştu.