Genel olarak kendi kendine geçen fakat bazen rahatsız edici boyutlara ulaşabilen hıçkırık için mutlaka bir yöntem duyulmuştur. Örneğin nefes tutmak, bu yöntemlerin başında gelir. Bir diğer yöntem, bardağın ters tarafından su içmektir. Yani hemen hemen hepimizin başına gelen hıçkırık başladığında, etrafımızda bir yöntem bilen insan vardır ve o uygulama çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanır ama hıçkırığımız da neticede kendi kendine geçer.
Neden kaynaklandığını pek de düşünmediğimiz hıçkırığın sebebi nedir? Aslında ciddi bir sorunu hafife mi alıyoruz? Hıçkırmak başka bir rahatsızlığın habercisi olabilir mi? Bu soruların cevabını sorduğumuz KBB Uzmanı Prof. Dr. Selçuk Onart, konu hakkındaki bilgilerini aktardı.
“EN SIK RASTLANAN NEDEN TÜMÖR”
Prof. Onart bilimsel olarak tarif edildiğinde, hıçkırığın, diyafram adı verilen, karın ve göğüs organlarını birbirinden ayıran, yayvan ve büyük kasın gerilmesi sonucunda gırtlaktan çıkan, iç çekişin vermiş olduğu ses titreşimi olduğunu aktararak “Göğüs ve karın adalelerimizi ayıran diyafram adını verdiğimiz adalelerin, her türlü yakın uyaranlarında hıçkırık meydana gelir. Öte yandan, hıçkırıkta karşımıza çıkan en sık neden, tümör olabilir. Diğer sebeplerden bazıları ise mide fıtığı, akciğer problemleri veya refleks olabilir.” şeklinde konuştu.
İNATÇI HIÇKIRIK TEHLİKELİ OLABİLİR
Hıçkırığın kadın ve erkeklerde görünümünün farklı sebepleri olabileceğinin altını çizen Onart “Kadınlarda hıçkırığın sebebinin yüzde 93'ü psikolojik kökenli iken, bu oran erkeklerde yüzde 7 kadardır. Özellikle 2 günden fazla süren sürekli ve 1 aydan fazla süren inatçı hıçkırık, enfeksiyondan kansere kadar uzanan bir dizi hastalığın ilk belirtisi olabilir. Ayrıca, bazen bir hıçkırık atağı, kalp krizinin tek belirtisi de olabilir. Kısa süreli hıçkırık atakları; genellikle yemek, gastrik distansiyon (midenin gazla şişmesi), alkol ve stres ile daha çok ilişkilidir. İnatçı hıçkırığa sebep olacak ise 100'den fazla sebep bildirilmiştir.” ifadelerini kullandı.
“HIÇKIRIK 15 DAKİKADA GEÇMİYORSA…”
Fakat hemen kötüyü düşünüp panik yapmamak gerektiğini belirten Prof. Onart açıklamalarına şu şekilde devam etti:
Su içtiğimizde, bir torbadaki karbondioksiti ciğerlerimize üflediğimizde, sert kabuklu bir ekmek yediğimizde veya korkutma yöntemleri kullanıldığında hıçkırığın geçmesi sağlanabilir. Hıçkırığın geçmesindeki etken ise ters bir kasılma, yani diyaframı ters yönde etkileyerek hıçkırığa mani olunabiliyor. Geçmediği durumlarda, bir hekime görünmekte yarar var. Hıçkırık bir süre geçebilir diye de bir şey yoktur ama 15 dakikada bu yöntemlerle geçmiyorsa bir hekime görünmekte fayda var diye düşünüyorum. Hastaların şikayet hikayesi ve oluş şekline göre, akciğer, röntgen ve batın tetkiklerini yaptırarak, devam eden hıçkırıkların önüne geçilmesi gerekir.