Trabzon Tabib Odası Başkanı Prof. Dr. Yakup Aslan, sağlık alanındaki mevcut uygulamaların sürmesi halinde yakında “çakma” hekimlerin ortaya çıkacağını söyledi.
Beraberinde Prof. Dr. Hasan Dinç, Prof. Dr. Ahmet Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Mehmet İmamoğlu, Dr. İlhan Demirel ve Dr. Sinan Ekim ile birlikte 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Trabzon Tabip Odası’nda bir basın toplantısı düzenleyen Oda Başkanı Prof. Dr. Yakup Aslan, "Maalesef Tıp Bayramı’nı yine buruk kutluyoruz. Ne yazık ki 14 Mart, hekimler ve sağlık çalışanları için bayram olmaktan çıkarılmıştır. 2003 yılında başlatılan 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile milletimize sağlık hizmetinin sunumunda bazı olumlu gelişmeler yaşanmakla birlikte, meslek onurumuz ciddi değer kaybına uğratılmış, nitelikli tıp eğitiminden uzaklaşılmaya başlanmış, sağlık bir meta aracı ve hasta müşteri haline getirilmiştir" ifadelerini kullandı.
"Bu Tıp Bayramı’nda artık yetkililere seslenmekten vazgeçtik, şimdi halkımıza seslenmek istiyoruz” diyen Aslan “Şimdiye kadar hekimleri ‘gözleri paradan başka bir şey görmeyen kişiler’ olarak gösterme gayreti içinde olan yetkililerimiz, tam gün yasasının hayata geçmesinden sonra, bizlere acaba ne tür yakıştırma ve suçlamalarda bulunacaklardır?.. Oysa biz; kendimizi ne sağlık sistemindeki sorunların tek sorumlusu ve ne de olumlu gelişmelerin tek sahibi olarak görmekteyiz. Biz, sağlık hizmetinin amiri ve memuru ile bir ekip işi olduğunu biliyor ve bu çerçevede maksimum fayda sağlamaya gayret ediyoruz. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile Sağlık sisteminde meydana gelen olumlu gelişmeler vardır. Bunları inkar etmiyoruz. Ancak aynı sistem ile sağlık sisteminde meydana gelen olumsuzluklar ve kaygılarımız da çok önemlidir. Son yıllarda ülkemizin sağlık harcaması yaklaşık 5 kat artmıştır. Şu anda sağlık harcamalarının yüzde 45’i Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanırken, geri kalanı ise devlet tarafından sübvanse edilmektedir. Bu açığı azaltmak için; ”hastalardan katkı payı talep edilmesi, bazı ilaçların ödenmemesi veya ödeme koşullarının zorlaştırılması” gibi önlemler alınmış olmakla birlikte, açığı azaltmak mümkün olmamıştır. Gelecekte hepimizi, daha yüksek muayene ve ilaç katkı payı ödemek veya özel sağlık sigortası yapma zorunluğu gibi sıkıntılar beklemektedir. Ülkemizdeki hekim sayısının yetersiz olduğu ileri sürülerek tıp fakültelerinin öğrenci sayısının artırılması ve yeni tıp fakültelerinin açılması gibi çözümlemelere gidilmiştir. Dışarıdan hekim transferi planları yapılmaktadır. Oysa; Tıp fakültelerinde öğrenci sayısının artırılması eğitim kalitesini azaltmaktadır. Yeterli öğretim üyesi, eğitim aracı ve hastanesi olmayan tıp fakültelerinde eğitim ne kadar mümkündür?.. Ayrıca, yıllardır yüksek kalitede sağlık eğitimi veren tıp fakültelerimizde çalışan öğretim üyelerinin, yeni performans sistemi ile fazla hasta bakıp ek gelir elde etmeye zorlanması eğitime vurulan ciddi bir darbedir. Tıp eğitimi ciddi bir iştir ve hasta muayenesi dahil başka hiç bir işe feda edilemez. Zira, bir öğretim üyesi, 3-4 hastaya bakacağı sürede 40-50 öğrenci veya asistana eğitim vererek gelecekte yüzlerce hastaya bakacak kaliteli doktorlar yetiştirmelidir. Meslektaşlarımızın iş yükü olması gerekenden çok fazladır. Örneğin; Aile hekimleri bir yandan aile sağlığı merkezlerinde hasta bakarken, diğer yandan da gereğinde evde sağlık hizmeti, adli nöbetler, aşılama, sağlık taramaları ve akşam saatlerinden sonra çalışma gibi pek çok hizmeti vermekle yükümlü tutulmaktadır" şeklinde konuştu.
Hekimlerin maaş konusunda da çok mağdur edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Yakup Aslan, "Profesör bir öğretim üyesinin en az 15 bin TL, aile hekimlerinin 7 bin TL civarında ücret aldığını belirterek adeta ‘bu kadar maaş alıyorsunuz, daha ne istiyorsunuz, gözünüz doymuyor mu’ der gibi Sağlık Bakanı bizi halkın önüne atmaktadır. Oysa bahsedilen bu rakamlar tamamen gerçek dışı ve hayal ürünüdür. Ayrıca, mevcut ücretlerin bir garantisi olmadığı gibi emekliliğimize de yansımamaktadır. Bizler, devletimizin imkanları göz önüne alınarak hak ettiğimiz ücretlerin verilmesini ve bu ücretlerin emekliliğimize yansımasını talep ediyoruz" dedi. Aslan, sağlık ile ilgili yasa ve kurallar düzenlenirken, bu işin gerçek unsurları olan hekim ve hemşirelerin geniş katılımlı görüşlerinin alınması ve “Biz yaptık oldu” mantığından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Meslektaşlarımızın motivasyonunu artırıcı, çalışma ortamlarını iyileştirici ve iş güvenliğini sağlayıcı önlemler acilen alınmalı. Tıp eğitiminin kalitesini düşürecek, eğitimci ve ekipmandan yoksun yeni tıp fakültelerinin açılmasına son verilmelidir. Performans sistemine geçilmesi ile azalması beklenen eğitim ve öğretim sürelerinin yeterli düzeyde kalması için gereken düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Meslektaşlarımızın aşırı iş yükü makul seviyelere çekilmelidir. Yeni yasalar bize danışılmadan çıkarılmamalıdır. Bu uygulamalar sürerse yakında ‘çakma hekimler’ ortaya çıkacaktır!’ Sağlık çalışanları olarak bizler; ‘Halkımızın güven ve desteği moralimizi, moralimiz halkın sağlığını etkiler’ kuralının bilincindeyiz. Doktorlar olarak ne yazık ki bu yıl da 14 Mart’ların bayram havasında yaşanacağı günlerin özlemini çekiyoruz."