Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de AIDS ve HIV enfeksiyonunun yayılımını engellemek için toplumsal farkındalığın artırılması ve doğru bilgilendirmeye önem verilmesi gerektiğini bildirildi.
Prof. Dr. Köksal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AIDS veya HIV enfeksiyonu hakkındaki yanlış ve eksik bilgi düzeyinin, hastalığın yayılmasında ve kontrol altına alınmasında önemli rol oynadığını söyledi.
Dünyada geçen zaman içerisinde AIDS'ten 35 milyondan fazla kişinin etkilendiğini vurgulayan Köksal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2013'te 2 milyon civarında yeni hasta tespit edilmiştir ve aynı yıl 1,5 milyon kişinin öldüğü gözükmektedir. Günümüzde 35 milyondan fazla kişiye HIV enfeksiyonu bulaşmış durumda. Bu vakaların yüzde 70'i sahra altı Afrika'dadır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı verilerine göre, günümüze kadar 8 bin civarında HIV pozitif vakası tespit edilmiştir. Bu vakalara bakıldığı zaman da bir kısmının öldüğünü görüyoruz. Ülkemizde 2013 yılında yeni vaka sayısına baktığımız zaman da bin 400'e yakın olduğunu görüyoruz."
Köksal, Türkiye'nin AIDS vaka sayılarında dünyanın gelişmiş ülkelerine paralel olarak azalma eğiliminde olmadığını, son yıllarda hasta sayısındaki artışın dikkat çekici olduğunu belirtti.
Türkiye'de AIDS'in en sık bulaşma yolunun korunmasız heteroseksüel cinsel ilişki olduğunu ifade eden Köksal, "Nadiren kan ve kan ürünlerinden de bulaşmaktadır. Bunu damar içi uyuşturucu kullanımı ve bilinmedik yollar da izlemektedir. Toplumumuzda geçmişten kalma bazı yanlış bilgiler vardır. AIDS'in sıradışı kişilerin hastalığı olduğu ve herkesin bu enfeksiyonlar açısından tehdit altında olmadığı ile HIV'in sosyal ilişkilerle kişiden kişiye geçebileceği düşünülüyor" dedi.
- "HIV pozitifli kişileri dışlamak, hastalığın yok olması anlamına gelmez"
Prof. Dr. Köksal, HIV pozitifli veya AIDS'li kişilerde gördükleri en önemli sorunun toplum tarafından damgalanmaları olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çok yanlış bir şeydir. Topluma HIV pozitifli ya da AIDS'li kişilerle yaşamayı öğretmemiz gerekiyor. Toplumumuz artık AIDS'ten korkmaktan vazgeçip, konu hakkında doğru bilgilenmelidir. HIV pozitifli ya da AIDS'li kişileri dışlamak, hastalığın yok olması anlamına gelmez. Tam tersine bu kişilerin sağlık kuruluşlarına başvurmalarında, teşhis ve tedavi edilmelerinde gecikmeye neden olur. Bugün HIV bütün toplumu ilgilendiren bir hastalıktır ve o nedenle HIV'li bireyleri dışlamak yerine nasıl onlarla birlikte yaşayacağımızı öğrenirsek hem kendimizi korumuş hem de onların toplumdan dışlanmasını engellemiş oluruz."
Prof. Dr. Köksal, AIDS'in ve HIV enfeksiyonunun günlük yaşam etkenlikleri ve sosyal ilişkilerle bulaşmadığına dikkati çekerek, "HIV virüsü ve AIDS'le yaşayanlar, anne babaları, kardeşleri, eşleri, çocukları ve arkadaşlarıyla belirli koruma önlemlerine uymak koşuluyla sağlıklı bir ilişki sürebilirler. Evlenebilir, hata çocuk sahibi de olabilirler. Onlar da her insan gibi toplumumuzda gizlenmeden çalışabilme ve yaşayabilme hakkına sahiptir" ifadelerini kullandı.