Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Yılmaz Bülbül, bu kişilerde uykuda solunumun durduğunu ifade ederek solunum durmasının birkaç saniyeden 1-2 dakikaya kadar uzayabildiğini söyledi.
Uyku sırasında solunum durmalarının oldukça tehlikeli olabileceğini anlatan Doç.Dr. Yılmaz Bülbül, uyku sırasında oluşan sık solunum durmaları nedeniyle uykunun sıkça bölündüğünü ve ayrıca vücutta kan oksijen düzeyinin düştüğünü belirtti.
Uykuda solunum durması ağırlaştıkça tehlikenin de arttığına dikkat çeken Doç. Dr. Bülbül, şöyle konuştu: "Uykunun sık bölünmesi nedeniyle kişi kalitesiz uyku uyumakta, bu da ertesi gün hastanın uykululuk halinin devam etmesine neden olmaktadır. Ayrıca, vücutta kan oksijen düzeyinin düşmesi başka hastalıklara davetiye çıkarabiliyor.
Beyin, kalp ve diğer organların yeterli oksijen alamaması ve uyku sırasında oluşan diğer sorunlar nedeniyle bu kişilerde yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, beyin kanamaları ve kalp ritm sorunları gibi birçok sorun ortaya çıkabiliyor hatta durum ölümcül olabiliyor."
Uyku bozukluklarının çok çeşitli olduğunu ancak önemlisinin uykuda solunum durması olduğunu belirten Yılmaz Bülbül, şunları söyledi: "Uyku bozukluğu rahatsızlığı bulunan hastaların en büyük şikayeti gündüz uyku ve horlamadır. Bu hastalarda gündüz uyku eğilimi artar. İşte çalışırken, direksiyon başında, otururken sürekli uyku hali oluşur.
Ancak hastalar çoğunlukla horlamalarını ve gündüz uyuduklarını kabul etmez ve bu yüzden hastalar daha çok eş ve çocuklarının tavsiyesi ile bizlere gelir."
Uyku bozukluğu denilince uykuda solunum durması dışında başka hastalıklar da olduğunu anlatan Bülbül, günlük pratikte uykuda solunum durmasının daha sık karşımıza çıktığını söyledi.
Hastalığın teşhisinde gündüz uykululuğu ve horlama yanında ara ara hasta yakınlarının hastanın solunumunun durduğunu fark etmelerinin de önemli olduğunu belirten Bülbül, sözlerine şöyle devam etti: "Horlayarak uyuyan bir kişi de ara ara horlamaların kesilmesi, solunumun durduğunun en önemli işareti olabilir. Sayılan şikayetleri olan kişiler ve hasta yakınları bunları fark
ettiklerinde en yakın sağlık ve uyku merkezine başvurması gerekmektedir."
Doç. Dr. Yılmaz Bülbül, uykuda solunum durmasının tedavisinin zor olmadığını belirterek hastalığın ağırlığına göre tedavisinin değiştiğini söyledi. Tedavi için birkaç seçenek olduğunu ve pahalı olmayan bir tedavi uyguladıklarını anlatan Bülbül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ağız içi aparatlar ile veya hastalığın durumu ağır ise burnu ve ağzı örten maske vasıtasıyla üst solunum yollarına uyguladığımız pozitif basınçlı hava ile (CPAP cihazları ile) hastaların uyumasını sağlıyoruz.
Cihaz uyguladığı basınç ile uyku sırasında dilin ve yumuşak damağın arkaya kaçmasını önleyerek solunum yolunu tıkaması önlenmiş oluyor." Hastanelerinde geçen Şubat ayından bu yana 8-9 aydır Uyku Merkezi'nin
faaliyette olduğunu anlatan Bülbül, şöyle konuştu: "Hastalarımız ilgili hekimin gerek görmesi halinde önceden randevu alarak akşam hastanemize geliyor ve kendileri için hazırlanan bölümde uyuyorlar.
Uyku sırasında ilgili teknisyen hastayı bir takım cihazlara bağlayarak sabaha kadar hastanın beyin aktivitesi, soluk alışverişi, kalp ritmi, kan oksijen düzeyi, nabız atışları ve diğer bazı vücut faaliyetleri sabaha kadar takip ediyor ve bilgisayara kaydediliyor. Bu şekilde hastanın uykusunu inceliyor ve
hastada hangi hastalığın olduğunu saptayıp daha sonra tedavisini planlıyoruz."
Uykuda solunum durmasının Türkiye'de kadınlarda yüzde 2, erkeklerde yüzde 4 oranında görüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Bülbül, bu durumun özellikle 60 yaş üzerindeki her 4 kişiden birinde mutlaka görüldüğünü söyledi.
UYKU BOZUKLUĞU OLAN HASTALAR ŞİFA ARIYOR
Öte yandan KTÜ Farabi Hastanesi'ndeki Uyku Merkezi'nde uyku bozukluğu bulunan hastalar şifa arıyor. Uyku bozukluğu sorunu nedeniyle Uyku Merkezi'ne gelen 56 yaşındaki Kazım Dedecan, bir süredir nefes darlığı nedeniyle uyku sorunu yaşadığını ve geceleri ancak 2-3 saat uyuyabildiğini söyledi.
Dedecan'ın hastalığının tedavisi için vücuduna onlarca kablo bağlanırken, kablolar vasıtasıyla alınan bu veriler bir cihaz vasıtasıyla bilgisayara aktarılıyor. Bilim kurgu filmlerindeki insanlara benzeyen ve
vücudunda onlarca kablo bağlanan hastaların uykuları da kameralar vasıtasıyla kaydediliyor.