Balıkesir Kazdağları’nda Kurtuluş Vakfı tarafından gerçekleştirilen Narconon Programıyla uyuşturucudan kurtulan ve şu an eğitmenlik yapan 31 yaşındaki eski madde bağımlısı Gürsel D.’nin söyledikleri, uyuşturucunun ne kadar kötü bir illet olduğunu gözler önüne serdi. Kötü arkadaş çevresi yüzünden küçük yaşta uyuşturucu kullanmaya başlayan D., İlk başlarda keyif için başladığı uyuşturucunun kısa süren keyif sürecinin ardından kendisine ne kadar çok zarar verdiğini şu sözlerle anlattı: “İlk başta keyif için, sonraları ise yaşamak, en sonunda da ölmek için içtim.”
Adana’da ailesinin tek oğlu olan Gürsel D., uyuşturucuyla nasıl tanıştığını anlattı. Ortaokula kadar herşeyin yolunda olduğunu söyleyen D., mahallede uyuşturucu kullanan arkadaşlarını gördükten sonra hayatının değiştiğini söyledi. Arkadaşlarının uyuşturucu kullandıktan sonra son derece eğlenmiş olarak gördüğünü anlatan D., bu durumdan etkilenerek uyuşturucu kullanmaya başladığını belirtti. Uyuşturucuyu kullanmaya başladıktan sonra sık sık arkadaşlarının yanına gittiğini aktaran D., “Başlarda keyif veren şey artık beni eline geçirmiş bir canavardı aslında. Kendimi kontrol edemez hale gelmiştim. Uyuşturucu çeşitleri benim hayatımda basamak haline gelmişti. Her seferinde başkası, biraz daha fazlası dedim, başka kafalar aradım, hep merak ettim. Nereden bilirdim ki sahte bir dünyaya gireceğimi, bataklığa saplanıp kişiliğimden, onurumdan, benliğimden, bütün kutsal değerlerimden uzaklaşıp sevdiğim kızı bile kaybedeceğimi” dedi.
"Babamın gururu olacaktım, utancı oldum"
İlk kullanmadan kısa bir süre sonra uyuşturucudan keyif almamaya başladığını belirten Gürsel D., “Zevki de keyfi de çok kısa bir zaman sonra bitmişti. Şimdi sadece yaşamak için, ayakta durabilmek için içiyordum. Ailem yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Ama onlarda adını koyamıyordu. Ablam anlamış babamın yanında bana “senin gözlerin niye tuhaf, bir şey mi var” gibi laflar çarpıyor, itiraf etmemi istiyordu. Babam kesinlikle konduramıyordu. Nasıl kondursun ki hayatı boyunca tek damla göz yaşı dökmeyen babam benim sonraları kurtulamayacağımı gördükçe göz yaşı dökmüştü. Ben onun herşeyiydim, gururu olacaktım. Ama utancı olmuştum. Halbuki normal düşünebilsem, değil ona gözyaşı döktürmek onun bir damla göz yaşına kurban olurdum” diye konuştu.
"Yaşamak için de içtim, ölmek için de"
Uyuşturucunun kendisini tam anlamıyla ele geçirdiği zaman döneminde ailesiyle birlikte yaşadıklarını anlatan D., “Gitmedik hastane ve denemediğimiz yöntem kalmamıştı. Hacı hocaya bile götürdüler ama olmuyordu ben artık inanmış ve kabul etmiştim. Buraya kadardı, kurtuluş yoksa ölümüne devam. Başlarda keyif için içtim, sonraları yaşamak için, artık ölmek için içiyordum. Ailem bile bitip tükenmişti. Yine de beni bırakmadılar benden korkuyorlardı. Çünkü gözümün döndüğü anlarda verdiğim zararlar artık onları da yıpratmıştı. İnsanların korkulu bakışları, acıyarak bakmaları, artık tek çözüm ölüm diyor, daha çok içiyordum. Hani derler ya “ölümün kıyısında” işte ben o ölümün kıyısından her gün denize giriyordum” dedi.
"Ailemin yüzü gülüyor, babam başı dik yürüyor"
Gün gittikçe çaresizliğe saplanan Gürsel D., ailesinin son bir umutla bir yer bulduğunu söyledi. İlk başta umursamadığını belirten genç adam, kurtuluşa giden hikayesini ise şu sözlerle anlattı:
“Hiç umursamadım çünkü çözüm olamamıştı hiç bir yer. Sadece umutlarımızı yok etmiş maddi manevi bitmiştik. Herkes biz ölümü yaşarken sırtımızdan rant kapısı açmış, aklınca bir yöntem deniyordu. Ama hiç birinde bir çözüm yok, amaç belli. ‘Gitmem, orada aynıdır, ilaç verip uyutacaklar, 1 hafta sonrada geri yollarlar’ dedim. ‘Hayır’ dedi ablam. Biz senin her gün öldüğünü görmeye dayanamıyoruz, son kez bizim için dene, bir gidelim istemezsen döneriz. Aslında daha öncesinde Narconon Programın temsilcisi Dila ablayla konuşmuşlar herşeyi öğrenmişler, iş beni ikna etmeye kalmış. Evet kurtulmak istiyordum, ama kurtulma adı altında bizi kullananlardan o kadar çok yorulmuştum ki inanmıyordum. Tamam dedim son kez ve Kurtuluş Vakfına geldik. Vakfa ait beslenme ve barınma merkezinde uygulanan ilaçsız eğitim ve rehberlik programı olan Narconon programı uygulanıyormuş, bilmiyordum. Ailem beni bırakıp gitti, nasıl olacaktı anlamamıştım. İlaç yok, madde yok, krizde ne yapacaktım endişelendim. Ama yaşadıklarım ve gördüklerim bana çok şey öğretti. Yıllarca bize nereye gittiysek kriz öğretildi. Hastasın dediler alış dediler. Burada ne hastalık vardı ne kriz ne ilaç ne doktor ne de sizi bağımlı diye aşağılayan bir insan. Burası bambaşkaydı. Yoksunlukta ne kriz yaşadım ne ağrı ne de ilaç kullandım, şaşırtıcıydı. Kendim bile inanamamıştım. Ağrı kesici bile olmadan bağımlıların en korktuğu kriz denilen sahte algıyı yaşamadan yoksunluğum bitmiş ve kendimi bulmuştum. Sonra saunalarda terleme yoluyla besin ve vitamin değeri yüksek gıdalarla düzenli uyku spor yaparak bedenim temizlenmiş ve mental eğitimlere başlamıştım. Artık kendim karar verebiliyor, hayaller kurabiliyor geleceğe dair planlar yapabiliyordum başarmıştım. Benim gibi ölüm plajında binlerce kardeşim yüzüyor. Şimdi onlarında kurtulmasını çok istiyorum. Korkmayın kurtuluş var bakın ben başardım ve benim gibi çok insan var bataklık ve karanlık dünyadan aydınlıklara hep birlikte yürüyebiliriz, kimsenin size korkarak, acıyarak, tiksinerek bakmasına izin vermeyin. Hayat çok güzel. Annemin, babamın, ablamın tüm sevenlerimin yüzü gülüyor. Artık babam başı dik yürüyebiliyor. Yaşayamadığım yıllarımın acısını bu programda başka kardeşlerime destek olarak çıkarıyorum ve bundan inanılmaz keyif alıyorum. Bunun mutluluğunu yaşamadan asla anlayamazsınız. Şimdi tek amacım var, benim gibi kardeşlerime yardım etmeye devam ederek herkesin parmakla göstereceği ve babamın gurur duyacağı bir insan olarak hayata devam etmek”.