Modern yaşamın getirdiği koşuşturma ve stres, pek çok kişinin baş ağrısından omuz ağrılarına, karın ağrısından migrene kadar çeşitli rahatsızlıklar yaşamasına neden oluyor. Ancak bu rahatsızlıkların altında yatan sebepler sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal olabilir. Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, insan sağlığının duygusal ve psikolojik boyutlarına dair önemli bilgiler paylaştı.
Çoğu zaman, rahatsızlıklarımızı günlük yaşamın zorluklarına bağlasak da, aslında vücudumuzun bize iletmek istediği çok daha derin mesajlar olabilir. Öztürk'e göre, her hastalık önce ruh sağlığımızı etkileyerek vücuda yansıyor. Bu nedenle, ağrılarımız aslında kendimize daha fazla önem vermemiz gerektiğinin bir işareti olabilir.
Duygusal Durumlarımızın Fiziksel Yansımaları
İnsan bedeni ve ruh hali arasındaki bağlantı inkar edilemez. Örneğin, sevdiklerimizle karşılaştığımızda hissettiğimiz heyecan ya da hoşlanmadığımız biriyle aynı ortamda bulunduğumuzda yaşadığımız gerilim, duygu, düşünce ve bedenimizin nasıl bir bütün olarak tepki verdiğini gösterir.
Öztürk, sürekli bir yük altında hisseden kişilerin sırt ağrıları çekebileceğini, gelecekle ilgili endişeleri olanların baş ağrısı yaşayabileceğini belirtiyor. Bu örnekler, yaşadığımız duygusal ve düşüncesel zorlukların bedenimize nasıl yansıdığını açıkça ortaya koyuyor.
Kendimize Dikkat Etmek
Vücudumuzun dili olduğunu kabul edersek, onun bize anlattıklarına daha dikkatli kulak vermemiz gerektiğini anlayabiliriz. Psikolojik olarak hazmedemediğimiz şeyler, fiziksel rahatsızlıklara yol açabilir. Öztürk, bu bağlamda kişisel sorunlarımızı görmezden gelmenin ya da duygularımızı bastırmanın uzun vadede daha büyük problemlere yol açabileceğini vurguluyor.
Kendi değerimizi anlamak, ihtiyaç ve isteklerimizin farkında olmak, anı yaşayabilmek ve zorlandığımız noktalara odaklanabilmek, ruhsal ve fiziksel sağlığımızı korumak için önemli adımlardır. Unutmamamız gereken, dışa vurulmamış duyguların zamanla içimizde birikerek daha büyük sorunlara yol açabileceğidir.
Ekrem Çağrı Öztürk, bireylerin kendilerini anlama yolculuklarında bu bilinçle hareket etmeleri gerektiğini, bu sayede hem fiziksel hem de duygusal olarak daha sağlıklı bir yaşam sürdürebileceklerini belirtiyor.