İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ ve İzmit Belediyesi iş birliğiyle hayata geçirilen Arızlı Mahallesi’ndeki “İzmit Çınar Evler” projesi için temel atma töreni düzenlendi. ‘Afet odaklı sosyal konut’ üretmeyi amaçlayan projenin temel atma töreni, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. TBMM Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, CHP Kocaeli milletvekili Tahsin Tarhan, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ve KİPTAŞ A.Ş. Genel Müdürü Ali Kurt da hazır bulunduğu törende ilk konuşmaları, Kurt ve Kaplan gerçekleştirdi. Her türlü engellemelere rağmen hizmetlerini sürdürmeye devam ettiklerini vurgulayan Kaplan, “Türkiye’nin kalbini yönetiyor” dediği İmamoğlu’na, kendilerine verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
“EL ELE, KOL KOLA ÇÖZÜM BULMA MECBURİYETİMİZ VAR”
İstanbul’un en ön plandaki konusunun deprem olduğunu belirten İmamoğlu, “Deprem kuşağı üzerindeki her kenti derinden ilgilendiren böylesi önemli bir konuya, hep birlikte el ele kol kola çözüm bulmak mecburiyetimiz var” dedi.
Projenin, kentsel dönüşüm değil, bir sosyal konut projesi olduğunu aktaran İmamoğlu, “Türkiye’nin kesinlikle bir tasarım sorunu yaşadığı ortada. Yani konutlara baktığımız zaman, son yıllarda üretilen toplu konutlara, sosyal konutlara, ‘Tasarım gücü açısından kente ne katıyor ya da estetik açısından insanlara yaşam kalitesi açısından bizi nereye taşıyor’ diye sorduğumuzda; ne yazık ki istediğimiz o olgun cevapları alamıyoruz” dedi.
Bu anlamda KİPTAŞ’ın kendileri için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu kaydeden İmamoğlu, İstanbul özelinde yaptıkları deprem ve kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ilgili bilgiler paylaştı.
“ISRARLA İSTANBUL'UN RÖNTGENİNİ ÇEKMEK ZORUNDAYIZ”
Avcılar ve Silivri’deki çalışmalardan örnekler veren İmamoğlu, “Niyetimiz; 2023'ün sonuna kadar, İstanbul'un yapı stokunun tam bir röntgenini çıkarıp, yüzleşmek. Yaşadığımız talihsizlik ne? Biz gidiyoruz, evlerin tespitini yapmak istiyoruz, ama vatandaş, evinin röntgenini çekilmesini istemiyor. Bu oran az değil. Bazı yerlerde yüzde 15, yüzde 20’lere kadar çıkabiliyor. Yani vatandaş; yüzleşmekten, ‘evsiz kalacağım, barksız kalacağım’ diye korkuyor. Şimdi tümüyle vatandaş haksız mı? Değil. Ama biz, ısrarla İstanbul'un röntgenini çekmek zorundayız. Çünkü, evinin tespitinin yapılmasından korkan vatandaşımızın bile burnunun kanamasından biz sorumluyuz. O açıdan bu sorumlulukla yol alıyoruz. İBB, bu envanteri çıkaracak ve envanteri çıkardıktan sonra, tabi kimseyi yarı yolda bırakmamak adına, kentsel dönüşümde de örnek modellerle İstanbul, büyük bir seferberliğe tabi tutulacak” ifadelerini kullandı.
“BUNUN, BİR SİSTEME KAVUŞMASI ZORUNLULUĞU VAR”
“Bakın bir istatistik daha vermek isterim” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“TOKİ ve diğer kurumlarıyla, 1 milyon konut ürettik diye, Sayın Cumhurbaşkanı’mız açıklama yaptı. Daha doğrusu, Cumhurbaşkanlığı’nın bu konuda deklarasyonu var. Son 18 yılda ciddi bir üründür, ciddi bir başarıdır; alkışlıyoruz. Yine kendileri dedi ki, ‘Ama 6,5 milyon konutu daha dönüştürmek zorunluluğumuz var.’ Çarpın, bölün 18 sene ile bizim 110 seneye ihtiyacımız var, ki Türkiye'nin dönüşüm olsun. Bu mümkün değil. Yani bunun tek elden, TOKİ ile KİPTAŞ’la olması mümkün değil. Bunun, bir sisteme kavuşması zorunluluğu var. O manada burada ıskalanmış bir şey var. Ciddi anlamda sektörün bu yöne doğru evrilmesini, oranın finansman modelini oluşturmayı sağlamak... Bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanı’mızla, yaklaşık 7-8 münasebetle, sonucu anlamında sağlıklı bir seviyeye gelen ilişki yönetiyoruz. Günün sonunda önerdiğimiz şey şu: Bunun seferberlik olduğunu kabul etmek, siyaset üstü bir konu olmasını sağlamak, asla bir siyasi mesele haline bu işi dönüştürmemek. Yani Fatma Başkan’ımız, burada bir dönüşümle ilgili karar alacağı zaman, siyasi bir dayatma ya da siyasi bir engel olma modeliyle, bir Büyükşehir Belediyesi'nin meclisinde, kapısında beklemeyecek. Tam tersi de olabilir; A Partisi, B Partisi fark etmiyor. Tam tersi varsa, bunun da önüne geçecek olan, bir konsey marifetiyle, bağımsız bir kurul gibi, acil eylem planı gibi kararları alan bir mekanizmanın oluşturmasını, önerdik bakanlığa. Ve ‘Deprem bölge kurulları oluşsun’ dedik. Öyle zaman geliyor ki; yıkılması gereken bir bina, ayakta zor duruyor, biz, o binayı boşaltamıyoruz. Boşaltıyoruz, yıkamıyoruz. O kadar garip sorunlarla uğraşıyor ki. Nasıl çözüme kavuşturacağız? Onun için Sayın Bakan’a dedi ki, ‘Bu işin bir bütüncül yapıya ihtiyacı var.’ Bu anlamda birkaç adım atıldı. Şimdi, geniş çerçevede bahsettiğimiz ve tariflediğimiz konsey modeli üzerinden toplantı yapma kararı verdik. ‘Yarın bu konsey olur olmaz, ondan sonra karar verelim’ diye de prensip anlaşmasına vardık. Bundan niye bahsediyorum? Biz, burada inşaat sektörü temsilcilerini toplayacağız. En önemli alanı olan finans sektörünü çekeceğiz. Tabii ki belediyeler, tabii ki Bakanlık, tabii ki Büyükşehir Belediyesi, Valilik hepsi bir arada hareket etmek koşuluyla, süreci tek elden, doğru kurallarıla yönetme çabası içerisinde olacağız.”
“VATANDAŞA SIFIR FAİZLE KREDİ VERMEDEN BU SORUN ÇÖZÜLMEZ”
Binası yıkılmak üzere olan vatandaşa, sıfır faizle kredi vererek evini yenilemesine olanak sağlanmadığı sürece, sorunun çözülemeyeceğin ve büyük bir seferberliğe imza atılamayacağını vurgulayan İmamoğlu, “5 daire yerine 10 daire yapmak, 7 daire yerine 12 daire yapmak, yani emsal artışıyla kentlerimizi rezil rüsva ederiz. İstanbul'da bunun trajik örneği, Fikirtepe'dir. Devletin şu anda oraya, yarattığı travmayı ve trajediyi çözmek için 5 milyar lira ayırdığını Sayın Bakan kendisi açıkladı. Bu tür sorunları yaşamamak için, böylesi bir konserde herkes elini taşın altına koymak zorunda. Deprem önemli bir konu. Bakın İzmit'te yaşanan deprem, Türkiye'de 2001 krizini getirmiştir. O dönemdeki ekonomik travma, o dönemdeki kredilerin ödenememesi 2001'deki o derin krizi getirmiştir hepimizin önüne. Siz, İstanbul depreminin Türkiye’ye yaşatacağı tramvayı düşünebiliyor musunuz? ‘Allah korusun, Allah gecinden versin’ diyorum ben. O bakımdan bu mesuliyetimizi hissediyoruz, yolumuza devam ediyoruz kurumlarımızla, iştiraklerimizle, birimlerimizde. Ama bu sorunun A Partisi, B Partisi, A Belediyesi, B Belediyesi ya da hükümet ya da bakanlık; tek başına hiçbir kurumun çözemeyeceği büyüklükte olduğunu unutmayalım. Herkesi işin içine sokarak bu süreci çözmek zorundayız” dedi.
“BİR PARTİ HİÇ RANDEVU VERMEDİ”
İzmit Belediyesi ile yaptıkları dayanışmanın benzerini başka belediyelerle de gerçekleştirmeye açık olduklarının altını çizen İmamoğlu, bu kapsamda görevlendirdiği bir yol arkadaşının Türkiye’deki tüm belediyeleri dolaştığı bilgisini paylaştı. Bu anlamda hiçbir parti ayrımı yapmadıklarına dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bir parti, hiç randevu vermedi. İsmini vermeyeceğim. Tahmin etmekte zorlanacaksınız elbette! Diğer bir parti de randevu veriyordu, tam yarıdan sonra uyandı; o da vermemeye başladı. Benim derdim ne olabilir ki? Arkadaşım belediyeleri geziyor. Nasıl iş birliği yapabiliriz? Nasıl envanter paylaşımı, deneyim paylaşımı yapabiliriz? Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kapısını çalsa, benim herhangi bir arkadaşım, onu reddedebilir mi? Yahu mümkün mü? Bunu aşmak adına, biz diyoruz ki; ‘Bugün dayanışma içindeyiz İzmit’le. Başka dayanışma içinde olan, olmayı isteyen başka bir belediyemiz varsa da kapımız açık ardına kadar. Buyursun, gelsin. Kocaeli’nin bütün belediyelerine duyuruyorum. Bunu niye söylüyorum; bu memleket bizim. Partizanlık belası, bu ülkenin gerçekten sabrını zorlar durumda. O manada partizanlığı yok etmek, birilerinin talimatı üzerinden değil, seçilmiş ve görev edinmiş insanların vatandaşa hizmet ve vatandaşa iyilik yapmak adına mücadelesinin önünde hangi akıl duruyorsa, onunla mücadele etmemiz lazım.”
“İSTANBUL'U YAKIN COĞRAFYASI BİZİ ÇOK İLGİLENDİRİYOR”
Bursa ve Balıkesir illeri ile İzmit’teki dayanışmaya benzer çalışmaları olacağı bilgisini paylaşan İmamoğlu, “İstanbul'u yakın coğrafyası çok ilgilendiriyor; ulaşımıyla, şehirleşmesiyle, sosyal ve kültürel yaşamıyla, hatta ve hatta havasıyla, suyuyla... Bakın, bizim suyumuz Melen’den geliyor. Melen civarına, İBB’nin ciddi bir yatırımı var. Dolayısıyla, aslında hinterlandı çok geniş bir şehirden bahsediyoruz. Aynı zamanda Türkiye’ye etkisine baktığımızda; bu dayanışmayı en iyi örnekleri ile Türkiye'nin her yerinde yapmaya, elimizden gelenin en iyisini yapmaya kararlıyız” dedi.
“Burada 3 şey benim için çok kıymetliydi” diyen İmamoğlu, bunları, “düşük peşinat”, “taksitlerin asgari ücreti aşmaması” ve “sağlık çalışanları ve şehit ailelerine özel hak tanınması” olarak sıraladı. Kaplan ve emeği geçen herkese teşekkür eden İmamoğlu, “Bu 3 prensibin de burada karşılanması beni, çok çok mutlu etmiştir. Umut ediyorum ki; bugün atacağımız temel, hayırlara vesile olsun. Allah tamamına erdirsin. Hep beraber, burada mutlu bireylerin olduğu anahtar teslimini de yaparız diye umut ediyorum” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından butonlara basılarak temel atıldı.
PROJENİN DETAYLARI
“Kiptaş İzmit Çınar Evler Sosyal Konut Projesi”, İzmit’in dayanıklı yapı stokunun artırılması ve nitelikli, modern, ulaşılabilir bir sosyal konut projesi inşa etme vizyonuyla tasarlandı. Yeni nesil sosyal konut ve butik yaşam anlayışını buluşturan proje, 4 blokta 143 konut ve 5 ticari birimden oluşuyor. Projede, ortalama kat brüt alanları 87 m2 olan 37 adet 2+1 bahçe kullanımlı daire, 93 m2 olan 66 adet 2+1 ara kat daire, 124 m2 olan 40 adet 3+1 olmak üzere toplam 143 konut var. Projenin yüzde 40’ı yeşil alandan oluşuyor. Projede; geniş yeşil alanlar, otopark ve spor alanları var.
BAŞVURU SÜRECİ VE ŞARTLAR
Başvuru şartı olarak; kendisi veya eşine ait evi olmaması, son bir yıldır Kocaeli il sınırlarında ikamet etmesi ve daha önce KİPTAŞ’tan ev almamış olması gerekli. Projeye; 28 Aralık ve 18 Ocak tarihleri arasında, KİPTAŞ İzmit Çınar Evler Sitesi (cinarevler.kiptas.com.tr) üzerinden online talep alınacak. 500 TL katılım bedeli, yine internet üzerinden kredi kartı veya havale/EFT ile ödenebilecek. Ayrıca İzmit'te bir başvuru çadırı kuruldu. Detaylı bilgiler web sitesinde yer alacak. 0262 255 55 41 numaralı hat üzerinden de bilgi alınabilecek. Projedeki konutların yüzde 21’ine denk gelen kısmı şehit aileleri, harp ve vazife malulleri ile dul ve yetimleri; en az yüzde 40 oranında engelli vatandaşlar ve kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında sigortalı olarak çalıştığını belgeleyen tüm sağlık personeli için ayrılıyor.