Kovid-19 nedeniyle 3 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra tedavisi 5 ayda tamamlanan Selim Yılmaz (48), hastalığı yenmeyi başardı. Uzun süre ağızdan beslenemeyen ve fizyoterapi desteği ile alarak yeniden yürümeye başlayan Yılmaz "Sağlık gittikten sonra insan değerinin farkına varıyor. Milletteki inatlaşmayı anlayamıyorum. Herkes aşısını olsun. Bundan sonra aşı olmayanlar ile görüşmeyeceğim" dedi.
Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nden emekli olduktan sonra Manisa'ya yerleşen Selim Yılmaz'ın hayatı, virüse yakalanması ile değişti. 5 aydır İzmir'deki hastane odasından çıkamayan Yılmaz, tedavisiyle ilgili ümitlerin kesildiği sırada hayata döndü. Taburcu olmak için gün sayan Yılmaz, hastaneden çıkınca ilk iş olarak memleketi Erzurum'a gideceğini ama aşı olmayan kişilerle görüşmeyeceğini söyledi.
'3 AY YOĞUM BAKIMDA KALDIM, HİÇ HATIRLAMIYORUM'
İzmir'deki hekim ve hemşirelerin desteğiyle yaşama tutunduğunu anlatan Yılmaz, "İlk şikayetim, ramazan ayının birinci günü başlamıştı. Orucu açtıktan sonra kendimi çok kötü hissettim ve ambulans çağırdım. Halsizdim, yediğimden tat alamıyordum. Hastaneye gittikten sonra yoğun bakım sürecini hiç hatırlamıyorum. 3 ay yoğun bakımda kaldım. 2 aydır servisteyim. Başka bir hastalığım yoktu. Ömrümde sigara kullanmadım. Maske kullanıyordum ama bağışıklık sistemim herhalde çok güçlü değildi ki, koronavirüsü bu kadar ağır geçirdim" dedi.
'MİLLETTEKİ İNATLAŞMAYI ANLAMIYORUM'
Aşı olmadan önce virüse yakalandığını belirten Yılmaz, şunları söyledi: "Aşı olmayanlar, kendisini kandırıyor. Bütün dozları herkes vurulsun. Kimse kendini kandırmasın. Yatağa bağlı olmak çok kötü. 20 yıl saha amirliği görevi yaptım. Köylere gidiyordum, cıvıl cıvıl bir insandım. Sağlık gittikten sonra insan farkına varıyor. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra fiziksel olarak iyi değildim. Ağızdan beslenemiyordum. Yeni yeni yürüteçle yürümeye ve yemek yemeye başladım. Milletteki inatlaşmayı anlayamıyorum. Buradan çıktıktan sonra memlekete gideceğim. Aşı olmayanlarla görüşmeyeceğim. Bu çok ciddi bir olay. Ateş düştüğü değil, her tarafı yakar."
'YAPAY AKCİĞER CİHAZINA BAĞLANDIK'
Manisa'dan sevk edilen Yılmaz'ın çok ağır bir durumda olduğunu ve solunum desteğine ihtiyacı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Cenk Kıraklı, hastaya yapay akciğer makinesi görevini gören ECMO cihazına bağlamak zorunda kaldıklarını söyledi. Kıraklı, şöyle devam etti: "Solunum cihazının işe yaramadığı durumlarda hastanın kanını bir damardan alıp dışarıda oksijenlendirip tekrar vücuda geri vermek üzerine kurulu ECMO cihazından destek alıyoruz. Akciğeri tamamen devre dışı bırakıyorsunuz. Cihaz, yapay bir akciğer gibi çalışıyor. Bu cihazla yaklaşık 15 gün hastayı tedavi ettik. Daha sonra hasta düzelmeye başladı. Yavaş yavaş cihazdan ayırıp uyandırdık, ventilatörden de ayırdık. Bu süreç çok uzundu. Şu an yoğun bakımda yaşadığı kas kaybı ve uzun süreli yatmaya bağlı olan problemler nedeniyle fizyoterapi görüyor. Kalçasında çok derin enfekte bir bası yarası oluştu. Fizyoterapistlerin desteğiyle yatak içi ve yatak dışı egzersizler uygulandı. Artık yürümeye, konuşmaya ve normal beslenmeye başladı."
'GENÇ HASTA SAYISI ARTIYOR VE BUNLAR AŞISIZLAR'
Ağır durumda olan hastaların genellikle hiç aşı yaptırmadığını belirten Kıraklı, aşılamanın başladığı Ocak ayından itibaren yatan hastaları analiz ettiklerini, en ağırlarının aşısız genç hastalardan oluştuğunu söyledi.
Kıraklı, şunları dile getirdi:
"Servisimizde 27, 35, 40 yaşlarında hastalarımız var. Pandeminin ilk dönemlerinde bunu görmüyorduk. Bu hastaların ortak noktası; aşı olmamaları. Varyantların oluşmasının nedeni de aşılamanın düşük olması. Virüs tam aşılama olmadığı zaman, sürekli bulaşmaya devam ediyor. Böyle bulaştıkça açık kapılar bulduğu için de sürekli form değiştiriyor. Bir anda bütün toplumu yüzde 100 aşılarsanız artık virüs yerleşecek bir konak bulamayacağı için ne varyant üretebilecek ne de çoğalabilecek. O nedenle aşılama çok önemli. Hastalık geçirenlerin de 6 ay sonra aşılanmasını öneriyoruz."