Ağrı'nın Tendürek Dağı bölgesinde bölücü terör örgütü PKK ile çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Gücüyetmez'in 23 yaşındaki eşi Tuba Gücüyetmez, eşinin hasretini gönüllü güvenlik koruculuğu yaparak dindirmek istiyor. Eşinin yokluğunda onun eşyaları ve hatıralarıyla teselli bulan Gücüyetmez, vatanın bölünmezliği için mücadele etmeyi dört gözle bekliyor.Ağrı İl Jandarma Komutanlığı emrinde gönüllü güvenlik korucusu olarak zaman zaman görev yapan şehit eşi, yetkililerden bu görevin sürekli olarak verilmesini talep etti.Gücüyetmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2016 yılında zor şartlar altında evlendiği eşinin Ağrı'da PKK'lı teröristlerle girdiği çatışmada şehit olduğunu anlatarak, "Eşim bu mesleği para için yapmadı. O, 23 yaşında bu toprağa kanıyla renk veren bir bedendi. Eşim bu vatan için elinden geleni yapmışsa ben de yapabilirim." dedi.Devlet büyüklerinden destek beklediğini vurgulayan şehit eşi, gönüllü güvenlik koruculuğu yapmanın yanı sıra üniversiteden mezun olduktan sonra subay ya da astsubay olarak vatan görevini yapma hayalinin olduğunu aktardı.Üniversiteden mezun olana kadar sürekli gönüllü güvenlik koruculuğu yapmak istediğine değinen Gücüyetmez, "Eşim bu vatan için elinden geleni yapmışsa ben de yapabilirim. Orada etrafımdaki herkes üniformalı. Hani o da oralarda bir yerde gibi hissediyorum. Bu isteğim yerine getirilirse acımı biraz olsun dindirebileceğimi hissediyorum." diye konuştu.
EVİ ŞEHİDİN HATIRALARIYLA DOLU
Gücüyetmez, hayat arkadaşı şehit olduktan sonra Ağrı'daki hatıralarının tamamını Konya'ya getirdiğini ifade etti.Eşinin eşyalarına gözü gibi baktığını belirten Gücüyetmez, şöyle devam etti:
"Eşim şehit olduktan sonra salon takımı, bekar odası eşyaları, kıyafetlerini Konya'ya getirdim. Ağrı'da nasılsa, burada da o şekilde yerleştirdim. O odaya oturmak da yasak. Çünkü orada en son eşim yattı, oturdu. En son biz oturduk. Kullandığı kamuflajından jilete kadar her şeyi duruyor. Mehmet sık sık şehadetin öneminden bahseder, bunun çok yüksek bir makam olduğunu anlatırdı. Bir gün bana, 'Tuba, eğer şehit olursam üzülme, hayatını yaşa, tamam mı?' dedi. Boğazım düğümlendi. 'Neden böyle söylüyorsun, sensiz hayat, hayat olmaz ki' diye karşılık verdim. Eşim, 'Eğer şehit olursam beni annemin yanına defnedin.' demişti. Annesi eşim daha çocukken vefat etmiş. Onu çok özlediğini söylerdi. Eminim annesiyle kavuştu."
HATIRALARI İLE YAŞAMAYA DEVAM EDİYORUM
Gücüyetmez, 1 yıl 5 ay önce şehadete erişse de eşinin varlığını daima yanında hissettiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Onu kalbimden bir an bile çıkarmadım. Onun hatıraları ile yaşamaya devam ediyorum. Artık kapımda iki ayakkabı yok. Akşam yatağa girdiğin zaman gündüzler gece oluyor da geceler gündüz olmuyor. Ben bunu anladım. Şehadetinden sonra elbiselerinin kokusu çıkmasın diye poşete koyup ağzını sıkıca bağlayıp ara ara kokusunu içime çekiyorum. Onun yastığına sarılıyorum. Bazen fotoğraflarıyla konuşuyorum, 'Gittin, beni yalnız bıraktın.' diyorum. Ağladığım zamanlarda sanki omzuma dokunuyor, 'Sakin ol ben buradayım.' diyor."