Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin Genel Merkez Kadın Kolları Kongresi'ne katılarak son günlerdeki en uzun konuşmasını yaptı. Bir saati aşkın süre kürsüde kalan Erdoğan, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisine çok sert karşılık verdi.
Erdoğan, "Başkanlar Kurulu açıklamayı ne Anayasa'dan ne kanunlardan aldığı yetkiyle değil durumdan vazife çıkarmak suretiyle yapmıştır. Cevapsız bırakmak 16.5 milyon seçmenime ihanet olurdu" dedi. Başbakan özetle şunları söyledi:
Dört dörtlük iktidar
Hukukun üstünlüğüne inanmış dört dörtlük bir iktidar işbaşındadır. Sonuç ne olursa olsun bu gerçek asla değişmeyecektir. Bazıları AK Parti hakkındaki dava şöyle sonuçlanırsa böyle olur diye türlü türlü fikirler öne sürüyor. Hangi netice olursa olsun hiçbir netice bu noktada gerçeği değiştirmez, değiştirmeyecektir.
Laiklik değişmez gerçek
Demokrasi de laiklik de Türkiye'nin değiştirilemez gerçekleridir. Laikliği bir sistem olarak savunmuyoruz aynı zamanda yaşıyoruz, yaşatıyoruz. Mesele laiklik, farklı yaşam tarzları da değil, mesele başı açık kapalı olmak, içki içip içmemek hiç değil. Bu ülkede bu milletin arasında yaşam farklılıkları daima olmuştur. Soruyorum hangi hakla birbirimizin yaşam biçimine, tercih özgürlüğüne müdahale edebiliriz. Bizim böyle bir derdimiz olmadı bundan sonra olması mümkün değil.
Sessiz yığın olurduk
Yargı bizim yargımızdır. Yasama da yürütme de bizimdir. Ama gönül isterdi ki yargı şunu çok iyi tespit etmeliydi. Benim görev alanım bellidir. Benim görev alanım dışına çıkmamalıydım. Yürütme zaten görev alanı bellidir. İcra alanı dışına çıkması mümkün değil. Hakkında kapatma davası açılmış bir partiyle ilgili bir bildiri yayınlanırsa onu cevapsız bırakmak 16.5 milyon seçmenime ihanet olurdu. Onu cevapsız bırakamazdım. Çünkü yargının başkanlar kurulu böyle bir açıklamayı ne anayasadan ne kanunlardan aldığı yetkiyle değil durumdan vazife çıkarmak suretiyle yapmıştır. Böyle bir şey olamaz. Bizler 16.5 milyonun oy verdiği AK Parti olarak burada suskun kalırsak sessiz yığınların sesi olarak değil biz de sessiz yığın olarak kalırdık.
138. maddeyi çiğniyorlar
Herkes işini yapmalı herkes. Yasama görevini yapıyor. Kimse kalkıp müdahale edemez. Yürütme de kalkıp müdahale edemez. 138. anayasa maddesinden atıfta bulunurken ne yazık ki kendileri 138. maddeyi çiğniyorlar. Nedir o? Etkileme maddesi. Olamaz.
Kanun değil hukuk
Bunun neticesi ne olursa olsun katlanmak mümkün değil demokrasilerde. Yasama da yürütme de Türkiye için var yargı da Türkiye için var. Aramızda husumete yer olmadığını hukukun üstünlüğü ilkesine inanarak söylemeliyiz. Buraya dikkat edin hukukun üstünlüğü. Hukuk herkes için geçerli. Kanun demiyorum hukuk diyorum., Evrensel değerlerle örtüşen hukuk. Bir yerde başka, diğer yerde başka olmaz.
Erdoğan söylerse tu kaka
Eğer Tayyip Erdoğan söylerse tu kaka, filanca söylerse alkış. Yok böyle bir şey. Hukukta bu yok. AK Parti söylerse tu kaka ama CHP söylerse alkış yok böyle bir şey. Sayın Baykal ahiretten hadisler okur, yürür. Tayyip Erdoğan bunların gözleri var görmezler diyor suç gayyasına koy. Yok böyle bir şey.
Hesabı millete veririz
Kimse bizden milletimizin iradesi dışında bir yola sürüklenmemizi beklemesin. Biz siyasi hesabımızı milletimize veririz. Bunun yeri demokratik mekanizmalardır. Yani seçimdir. Başkaları gibi milletin yüzüne bakamayanlardan değiliz. Bu sıkıntıları da aşacağız, bu zorlukları da evelallah yeneceğiz. Bu gemiyi bu limana sağ salim ulaştıracağız.
Hedefe kadar gideceğiz
Bizimle bu yolda yürüyen sizlersiniz, sizinle birlikte de yürüyeceğiz. 14 Ağustos 2001'de ne dedik 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz, gündüz gece'. Gideceğiz gündüz gece. Ne olursa olsun gideceğiz. Gece de gideceğiz, gündüz de gideceğiz. Hedefe ulaşana dek gideceğiz. Bu yolda halkımızın ezilmişliğini kaldırmak var, bu yolda barış, sevgi, aşk, yaşam standartlarını yükseltmek var. Bunun için bu yolda azimle yürüyeceğiz.