29 Ekim geçti 3 Kasım'a bakalım

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim Resepsiyonu'na katılmamasıyla ilgili, ''Sayın Kılıçdaroğlu 'halkla kutlayacağım' diyerek bu toplantıya katılmadığını ifade etti. Elbett

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim Resepsiyonu'na katılmamasıyla ilgili, ''Sayın Kılıçdaroğlu 'halkla kutlayacağım' diyerek bu toplantıya katılmadığını ifade etti. Elbette böyle bir şey mümkündür, olabilir ama ne yaptığına bakmak lazım. Dolayısıyla halkla kutlama dediği zaman her davete, her resepsiyona giderken bunu dikkate alıyor mu Sayın Genel Başkan'' dedi.

     Arınç, Trabzon Valisi Recep Kızılcık ile Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nu makamlarında ziyaret ettikten sonra, AK Parti Trabzon İl Başkanlığında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

     Bülent Arınç, bir gazetecinin, ''CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, 'Sayın Arınç, Cumhurbaşkanı'nın 29 Ekim Resepsiyonuna katılmayanları eleştiriyor ama kendisi de katılmadı' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusuna, ''29 Ekim çoktan geçti ve bu konu üzerinde herkes bir şeyler söyledi. Ben de doğrusu bu konu üzerinde konuştum. Artık bunun takdirini mutlaka kamuoyu yapacaktır ve kamuoyu bunu çok iyi değerlendirmiştir. Katılıp katılmama konusunda kimler hangi tavrı göstermişlerse bu kamuoyunun belleğindedir ve en güzel değerlendirmeyi de o yapmıştır'' yanıtını verdi.

     Türkiye'de milli bayramların kutlanmasında bir teamül olduğunu belirten Arınç, şunları söyledi:

     ''5 yıl Meclis Başkanlığı yaptım. Bu teamülü orada çok daha iyi öğrendim. Bunlardan önemli saydığım husus şudur; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı çok önemli bir bayramdır. Kanun da bunu gösteriyor. Bu bayram Cumhuriyetimizin ilan edildiği günü anmaktır ve Cumhuriyetimiz, devletimiz ve milletimizin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı, bu bayramın sahibidir. Bütün kutlamalar onun başkanlığında yapılır ve tek resepsiyon olur akşamları, bu kutlamayı da Sayın Cumhurbaşkanı davet etmek suretiyle yerine getirir.''

     Arınç, 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın sahibinin ise TBMM olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

     ''Çünkü 23 Nisan'da Meclisimiz toplanmıştır, büyük Atatürk ve silah arkadaşlarıyla. O Meclis İstiklal mücadelesini yürütmüştür. Hükümet oradan çıkmıştır, ordu o Meclis'de kurulmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçek ismi TBMM Ordusu'dur. Büyük Atatürk bu ismi ordumuza vermiştir. O bayramın sahibi Meclis Başkanıdır. Bütün kutlamaları o yapar ve o akşam tek resepsiyon TBMM tören salonunda yapılır.

     Üçüncü önemli bayram 30 Ağustos Zafer Bayramı'dır. O bayramın sahibi Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Çünkü büyük zafer, askerlerimizin, şehitlerimizin, gazilerimizin silahının, imanının gücüyle kazanılmıştır. O gün bütün kutlamaları Silahlı Kuvvetler yapar ve biz hepimiz Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tebrik etmek için Genelkurmay Başkanlığına gideriz, akşam orduevinde tek resepsiyon verilir. İkincisini hiç duymadınız bugüne kadar. 23 Nisan'da Meclisin dışında bir kutlamayı bugüne kadar hiç duymadınız.''

     -''KİMİN KATILIP KATILMAYACAĞI, TEMSİL ETTİĞİ KURUMLARA GÖRE DEĞİŞİR''-

     Cumhurbaşkanı'nın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın hem sahibi hem kutlayıcısı olarak bir davet vermişse bu davete davetli olanların katılıp katılmamasının önemli olduğuna dikkati çeken Arınç, şöyle dedi:

     ''Sayın Mustafa Özyürek bu konuda konuşacak olanların en sonunda gelir. Çok da ciddiye alınacak bir siyasetçi değil kendisi. Ne diyor, beni kastederek, 'oraya katılmamıştır' diyor. Bunu ben kendim söyledim zaten. O gece 2 bine yakın davetli var, belki 1500'e yakın katılım var. Burada kimin katılıp katılmayacağı, temsil ettiği kurumlara göre değişir. Ben Meclis Başkanı olsaydım mutlaka katılırdım. Nitekim Sayın Mehmet Ali Şahin de katılmıştır. Ben Başbakan olsaydım mutlaka katılırdım. Çünkü hükümeti temsil ediyorum. Sayın Başbakan da katılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nden birisi katılacaksa o da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Partinin Genel Başkanıdır. Hiç kimse oraya Sayın Özyürek geldi mi, gelmedi mi diye çetele tutmadı, merak da etmedi.

     Ben de şu anda hükümetin bir üyesiyim. Benim hükümetimi Sayın Başbakan, başbakan yardımcıları ve bakanlar temsil ettiler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Ama temsil etmesi mutlak gerekli kişi ben olsaydım koşa koşa bu davete giderdim, devletin başı beni davet ediyor, bu davetten büyük bir keyif de alırdım. Dolayısıyla kişiler ve kurumlardan temsilci noktasında gelmesi gerekenlerin bulunup bulunmaması önem taşır. Sayın Genelkurmay Başkanımızın, kuvvet komutanlarımızın gelip gelmeyeceğini siz merak ediyorsanız bunun bir sebebi vardır mutlaka. Sayın Kılıçdaroğlu'nun gelip gelmeyeceğini herkes nöbet tutarak izliyorsa bunun bir sebebi vardır mutlaka.''

     -''ALTERNATİF BİR PROGRAM YAPMAK DOĞRU MUDUR, YANLIŞ MIDIR?''-

Yıllarca bu resepsiyonlara Meclis Başkanı sıfatıyla hep katıldığını, kendi davetlerine de herkesin gelmesini arzu ettiğini dile getiren Arınç, şöyle konuştu:

''Tartışma konusu bu değil. Tartışma konusu; böyle bir gecede Sayın Cumhurbaşkanı'nın daveti varken alternatif bir program yapmak doğru mudur, yanlış mıdır? Bunu tekrar söylemeyeceğim. Çünkü herkes bu konuda hem halk olarak hem köşe yazarları olarak hem sanatçılar, siyasetçiler olarak belli bir değerlendirme yaptılar. Artık 29 Ekim'i geçirdik, bugün 3 Kasım. Bu konu üzerinde fazladan konuşmaya da gerek yok. Sayın Kılıçdaroğlu 'halkla kutlayacağım' diyerek bu toplantıya katılmadığını ifade etti. Elbette böyle bir şey mümkündür, olabilir ama ne yaptığına bakmak lazım. Dolayısıyla halkla kutlama dediği zaman her davete, her resepsiyona giderken bunu dikkate alıyor mu Sayın Genel Başkan? Mesela Cumhuriyet Gazetesi'nin resepsiyonuna giderken orada halk var diyerek mi gittiler veya başka bir davette böylesine bir öngörüde bulunuyorlar mı?''

Türk halkının bu konuda verdiği bir karar olduğunu ifade eden Arınç, şunları söyledi:

''O kararın dışında yeni bir şey konuşmaya da hiç gerek yok. Her şey milletin gözü önünde cereyan ediyor ve herkes bu konuda elbette kararını vermiştir. Biz önümüze bakalım. Önümüze baktığımız zaman da gördüğümüz şey; doğrular ve yanlışlar konusunda artık hepimiz bilgi sahibiyiz. Türkiye'nin önü ve ufku açıktır. Türkiye'de kurumlar ve kuruluşlar kendi görevlerini yaptıkça başarı ve itibar kazanırlar. Hepimizin, siyasetçiler olarak itibarımızı, kurumlar olarak saygınlığımızı korumamız lazım. Bu saygınlıklara gölge düşürecek davranışlardan kaçınmamız lazım. Artık herkesin ağzını açıp da 'şunu yapmak gerekir, bunu yapmak gerekir' gibi bir değerlendirmeye ihtiyaç olmadığı kanaatindeyim. Düne ait ne varsa dünde kaldı. Bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım.''

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri