Ak Parti'nin Kızılcahamam istişare toplantısı başladı. Toplantıda bir konuşma yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "3 Kasım, bu aziz milletin yönetime el koymasıdır, kötü gidişe 'dur' demesiydi. 3 Kasım'da büyük bir zihniyet devrimi gerçekleşti. Milli iradeyi değil, kendi grup çıkarlarını esas alarak Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren bir anlayış devrildi. Milletin iradesini yücelterek, güven ve istikrarı tesis eden bir iktidar göreve geldi" dedi.
Başbakan Erdoğan, Asya Termal Oteli'nde gerçekleştirilen "AK Parti 19. Kızılcahamam İstişare ve Değerlendirme Toplantısı"nda konuştu. Erdoğan, "AK Parti olarak 14 Ağustos 2001’de çıktığımız millete hizmet yolculuğunda 11 yılımızı geride bıraktık. Türk siyasi hayatında önemli bir kilometre taşı olan 3 Kasım 2002 seçimleri ile 10. yıldönümünü idrak ediyoruz. 3 Kasım tarihi sadece AK Parti için değil Türkiye için, bütün milletimiz için bir milat oldu, yeni bir başlangıç oldu. Türkiye adeta karanlık bir tünelden aydınlığa çıktı, büyük bir bunalım ve krizden istikrara ayak bastı" dedi.
"GERİDE BIRAKTIĞIMIZ 10 YILDA MİLLETİMİZE HİÇ MAHCUP OLMADIK"
"Geride bıraktığımız 10 yılda milletimize hiç mahcup olmadık" diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Milletimizin başını yere eğmedik, alnımız dik yolumuza devam ettik. Milletimiz de bizi hiç yalnız bırakmadı, bizimle birlikte yürüyüp 'arkanızdayız' dedi. Milletimiz, her seçimde artan desteğiyle gerçekleştirdiğimiz hizmetleri tesvih ettiğini gösterdi. İstişare ve değerlendirme toplantılarımız tüm süreçte nereden nereye geldiğimizi görmemiz, rotamızı belirlememiz açısından önemli işleve sahip. Türk siyasi hayatında bizimki kadar istikrarlı, geniş katılımlı, zengin içerikli istişare toplantısı geleneği olan siyasi parti bulunmuyor. AK Parti bir ekip, gönül, ortak akıl hareketi olarak ortaya çıktı. İlk günkü heyecanla faaliyet gösterdik ve bundan sonra da aynı ruh ve heyecanla milletin çizdiği rotada yolumuza devam edeceğiz. Büyük AK Parti ailesinin en büyük özelliği gönül bağıyla birbirine bağlı olmalarıdır. Bu büyük ailenin her ferdi dava bilinciyle hareket eder, inanç ve azimle mücadelesini sürdürür. Bu mücadelede kişisel hesaplara, senli benli çekişmesine yer yoktur. Her bir arkadaşım milletimizin omuzlarımıza yüklediği kutsal emanetin aynı derecede sorumlusu, takipçisidir."
"HÜCRESEL YENİLENME DENİLEN GÖREV DEĞİŞİMLERİ OLUYOR, OLACAK"
Bu süreçte hücresel yenilenme denilen görev değişimlerinin elbette olacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Ama teşkilatımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, AK Parti'nin asli unsurlarıdır. AK Parti'yi ayakta tutan asli omurgadır. Nasıl seçimlerde 'biz hepimiz Türkiyeyiz' diye haykırdıysak, burada da göğsümüzü gererek 'biz AK Parti’yiz' diyoruz. Nasıl seçimlerde 'aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir, kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz' diye meydanları inlettiysek, burada da bugüne kadar AK Parti'ye gönül vermiş bütün arkadaşlarımızla, arkadaşlarımızla aynı yolda durmadan, yorulmadan, usanmadan yürüdüğümüzü ve yürüyeceğimizi inançla ifade ediyorum" şeklinde konuştu.
"AK PARTİ OLARAK BU AMBLEMLER 11 YILDIR GÖREVDEYİZ"
Başbakan Erdoğan, "AK Parti olarak bu isimle, bu amblemle 11 yıldır görevdeyiz ama AK Parti asla nevzuhur bir parti değildir. Bu hareketin temelinde milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinden gelen bir cihan şümul anlayışı vardır. AK Parti, Selçuklu coğrafyasının 4 kıtaya yayılan, 600 yıllık Osmanlı Devleti'nin, 89 yıllık Cumhuriyetimizin birikimi üzerinde yükselmiş bir siyasi harekettir. Biz 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin yegane meşruiyet kaynağı olarak kabul ederek, kurtuluş mücadelesini başlatan Gazi Mustafa Kemal'in 1950'de 'yeter söz milletindir' diyerek demokrasi bayrağını açan, 1983'te milletin desteğiyle kalkınma hamlesi başlatan Özal'ın, 1996 yılında vesaiyet yönetimine karşı milletin tercihiyle iktidara gelmeyi başaran Erbakan'ın takip ettikleri yolu izleyerek bugünlere gelmiş bir siyasi partiyiz. Bu hareket içinde her siyasi partiden, her siyasi görüşten, her toplumsal gruptan gelen ama AK Parti'nin millete hizmet davasına inanmış arkadaşlarımız var. AK Parti bizatihi bu milletin ta kendisidir. AK Parti bu coğrafyanın bizatihi kendisidir. AK Parti, bu ülkede her bir vatandaşımızın içinde kendi hayallerini, hedeflerini bulduğu, kendine yer bulabildiği, kendisini evinde hissettiği dev bir çatıdır. Bu çatının altında asla istismarı bulamazsınız, yalanı, kandırmacayı bulamazsınız. Bu çatının altında ayırımcılığı, ötekileştirmeyi, haksızlığı göremezsiniz. Bu çatının altında sadece hizmet, huzur, sükunet, refah ve kardeşlik var. Çünkü biz sadece eserlerimizle bu dünyaya damgamızı vurmayı hedefliyoruz. Bu ülke ve millet için eser üretenlerin kalplerde unutulmaz yerler edindiğini biliyoruz. Aynı şekilde bu millet için eser üretemeyenlerin yerlerinde yeller estiğini biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"3 KASIM BU MİLLETİN KÖTÜ GİDİŞE 'DUR' DEMESİYDİ"
Gönüller yaparak, hizmet üreterek, bunun için Türkiye'yi, dünyayı karşı karış katederek 10 yılı geride bıraktıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bundan sonra da gönüller yapmak, hizmet üretmek için yine büyük bir ekip hareketi olarak yolumuza devam edeceğiz. Yıldönümleri geçmişe dönük muhasebe yapma, geleceğe ilişkin hedefleri gözden geçirmeye vesile olması bakımından önemlidir. Bugün 3 Kasım, bundan tam 10 yıl önce 2002 Pazar günü Türkiye çok kritik bir seçim yaptı. Bu seçimlerde Türkiye demokrasiden ekonomiye kadar her alanda tarihi bir önemde değişim sürecine girdi. Türkiye 2 Kasım gününü bitip tükenmeyen siyasi çekişmeleri, ardı arkası kesilmeyen ekonomik çöküntülerin, sürekli yeni çatlaklara sebep olan sosyal gerilimlerin iç karartıcı havası içinde tamamlamıştır. 3 Kasım akşamı ise AK Parti iktidarının müjdecisi olarak yepyeni bir dinamizmle 'artık onlar geride kalıyor ve aydınlık bir gelecek başlıyor' dedi. 3 Kasım'da ortaya çıkan sonuç sadece AK Parti'nin başarısı ve zaferi değildir. 3 Kasım, bu aziz milletin yönetime el koymasıdır, kötü gidişe 'dur' demesiydi. 3 Kasım'da büyük bir zihniyet devrimi gerçekleşti. Milli iradeyi değil, kendi grup çıkarlarını esas alarak Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren bir anlayış devrildi. Milletin iradesini yücelterek, güven ve istikrarı tesis eden bir iktidar göreve geldi. Onlarca yıldır Türk siyasetinin üzerine karabasan gibi çöken darbeci, zihniyetçi, elitist zihniyet gitti. İleri demokrasiye, hak ve özgürlüklere inanan bir anlayış geldi. Millete efendilik taslayanlar gitti, millete hizmetkar olanlar geldi."