Taraf gazetesinin bomba etkisi yaratan "İrtica Eylem Planı" iddialarıyla ilgili AK Parti harekete geçti. Çiçek'in şok etkisi yaratan açıklamalarının ardından yarın parti yöneticilerinin suç duyurusundu bulunacağı belirtildi.
Barış Terkoğlu "Belge Hem Doğru Hem De Yalan"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılan olağanüstü toplantı tamamlandı. Toplantıda elbette Taraf Gazetesi'nde yayınlanan ve Genelkurmay Başkanlığı'nın yalanladığı "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" belgesi konuşuldu.
Herkes belgenin sahte mi gerçek mi olduğunu tartışırken meseleyi açıklayan önemli bir iddiadan söz etmemiz gerekli. Bu iddia belki de tüm süreci net olarak anlamamızı sağlayacak.
Fethullah Gülen cemaatinin faaliyetlerinin ordu tarafından uzun yıllardır izlendiği bir gerçek. Ordunun değişik kademelerinde cemaatin devleti ele geçirme projesi olduğuna dair bir kanaatin mevcut olduğu bir sır değil.
Bunun somut nedenleri de var.
En bilineni Fethullah Gülen'in 1999 yılında ortaya çıkan ve devletin değişik kademelerini yavaş yavaş ele geçirme stratejisini anlattığı kasetleri. Ancak yakın zamanda Ergenekon Soruşturmasının da cemaat tarafından manipüle edildiği iddiaları artık geniş çevreler tarafından kabul görüyor.
Buna dair yakın zamanda önemli bir eylem de yaşandı. Zaman, Bugün ve Taraf Gazeteleri ile Samanyolu Televizyonu 11 Mart 2009 tarihinden itibaren 2. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığı, Kayseri Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler ve Hava Kuvvetleri Askeri savcıları aleyhine yayın yapmaya başladılar. Zaman ve Taraf'ın Tümgeneral Ulugüler'e yönelttiği suçlama Kayseri'de çeşitli kişileri fişlediğine dair idi.
Bu konu ile ilgili yapılan araştırmada olayın bir başka yüzü ortaya çıktı. Fişleme yapma ihtimali olan ve "karargah evleri" örgütlenmesi içinde bulunduğu söylenen subayların evine yapılan baskında, Fethullah Gülen cemaatine mensup askerler yakalandı. Baskın yapılan ev, Ergenekoncular'ın olduğu iddia edilen "karargah evi" değil, cemaatin dili ile "ışık evi" çıkmıştı.
SAHTE BELGE HAZIRLIYORLARDI
Konu ile ilgili astsubaylar Ali Balta ve İsmail Dağ tutuklandı. Her iki subayda cemaatin isteği ile Ergenekon Operasyonu'nun yönlendirecek sahte belge hazırladıklarını sorgulamalarında itiraf ettiler. Ordu mensuplarının girip çıkmasına mahzur olan mekanların listesini, bu iki subay üzerinde oynayarak "fişleme listesi" haline getirmişti. Her iki subay bu suçu itiraf etti.
Peki 11 Mart günü cemaatçi medya ve Taraf'ın Kayseri kampanyasını başlatan haber neydi? Bu subayların dışarı sızdırdığı hangi belge kampanyayı başlatmış ve bu olaylara neden olmuştu.
Çok ilginçtir; bu kampanyayı 11 Mart 2009 günü Taraf gazetesi başlattı. Yani cemaatin yandaş medyaya sunduğu belgelerin ilkini yayınlayan gazete Taraf Gazetesi'ydi.
Peki hangi haber?
O haber "Dünyanın En Zengin Askeri Savcısı" başlığını taşıyor. Haberde karargah evleri operasyonunu yürüten Hava Hâkim Yüzbaşı Mehmet Çelik aleyhinde bir yolsuzluk imasında bulunuluyor. Bu haberin içeriği daha sonra mahkeme kararı ile yalanlandı.
Bu haberi Taraf'ta yapan muhabir kim?
Mehmet Baransu.
Yani "İrticayla Mücadele Eylem Planı" haberini Taraf'ta yapan muhabir.
Yaptığı haberler yüzünden 22 kez hakkında dava açılan Baransu, mahkemede sıkıştığında "belgeleri-bilgileri polisten aldım" dedi.
Son dönemde mahkemedeki ifadesini unutturmak için "belgeleri üst düzey komutanlardan aldım" demesi dikkat çekiyor.
Sanki kaynak şaşırtması yapıyor gibi.
Ordunun içinde bir cemaat hücresinden beslendiğine dair iddialar da var.
Bu sürpriz de değil.
Baransu cemaatin haftalık yayın organı Aksiyondan Tarafa geçti. Kısacası cemaat ile açık bir ilişkisi var.
Sonuçta ortaya hukuki zorluklar nedeniyle iddia olarak tanımlamak zorunda olduğumuz bir durum ortaya çıkıyor.
BELGE ASLINDA NEYİ ÖNLEMEYİ AMAÇLIYOR
Şöyle ki;
Genelkurmay uzun süredir faaliyetlerini izlediği ve cumhuriyet ve demokrasiye tehdit olarak gördüğü; bürokrasi, yargı, emniyet içinde örgütlü olduğu bilinen ve son örnekte görüldüğü gibi ordu içinde faaliyete geçen cemaate karşı harekete geçecekti.
Bu hareket hukuk dışı bir hareket olmayacaktı. Yani "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" isimli sahte olduğu tahmin edilen belgede söz edildiği gibi komplolar yaşanmayacaktı. Cemaatin bünyesi ve devletin içindeki faaliyetleri deşifre edilerek sonlandırılacaktı.
İşte tam bu sırada cemaat tarafından "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli sahte bir belge yaratıldı. Bu belge önce Ergenekon Operasyonu adına yapılan baskınında eski askerin evinde "bulundu". Ardından da bu belge emniyet içinden basına servis edildi.
Peki bu belge ne işe yaradı?
Cemaat bu belge sayesinde kendisine yönelik hukuki bir hareketi engellemeyi amaçladı. Cemaat karşıtı atılacak soruşturmaların meşruiyetini ortadan kaldıran bir hukuksal ve kamusal yapı yarattı.
Yani...
Aslında Genelkurmay'ın her daim iç ve dış zararlı (örneğin 5. Kol) faaliyetlere yönelik araştırmalarını durdurmak için böyle bir senaryoyu hareket geçirdi.
Mağdur rolünü oynamaya başladı.
Bu servisi elbette medyada ilk yayınlayan daha önce Kayseri örneğinde olduğu gibi Taraf'ın "cemaat temsilcisi" Mehmet Baransu olacaktı.
Tüm gelişmeler ışığında daha önce "Taraf'ın yayınladığı belgenin kaynağını açıklıyoruz" başlıklı yazımızda yaptığı haberlerin kısa bir özetini sunduğumuz Mehmet Baransu'nun emniyetten sızan sansasyonel belgelerin Taraf'taki kapısı olduğunu söyleyebiliyoruz.
Belgenin yaratılış hikayesi ve ortaya çıkışı böyle.