İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin Meclisteki grup toplantısında konuştu.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Dünyada, “düz dünya” teorisini bile ciddiye alıp tartışanlar var ama sayın Erdoğan’ın, “düz ekonomi” tezini tartışan bir kişi bile yok. Ama buna rağmen, maalesef bu cahillik, koca bir ülkeyi, bu teze mahkum etmeye devam ediyor. Gerçekten ibretlik.
Dünyada parası değer kaybederken, milleti zenginleşen hiçbir ülke yoktur. Dolar 13 lirayı aşmış, 14’e dayanmış. Ticaret durmuş. Sırtını saraya dayayanlar dışında, milletimizin her bir ferdi, kan ağlıyor.
Peki bunlar ne yapıyor? Saçmalamaya devam ediyor.
Biliyorsunuz, Kasım ayında, Plan Bütçe Komisyonu’nda, bütçe görüşmeleri vardı. İYİ Parti Grubu olarak, görüşmelere aktif katkı verdik. Milletin sesini, bütçe görüşmelerine taşıdık. Çözümlerimizi, önerilerimizi sunduk. Bu vesileyle, komisyonda bizi başarıyla temsil eden arkadaşlarıma, gayretlerinden ötürü, teşekkür ediyorum.
Arkadaşlarımız, milletimizin sorunlarına, ve beklentilerine, çözüm olması amacıyla, toplam 19 önerge verdiler. Ama ne oldu? 19 önergemizin tamamı, Cumhur İttifakı tarafından reddedildi.
Mesela; Yükseköğretimde öğrenim gören öğrencilerimizden, yalnızca 414 bini burs alabiliyor.
O da, ayda 650 lira. Yani, günde 20 lira. Peki biz ne dedik? Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesine, 8 milyar 500 milyon lira ilave ödenek verilsin. Böylece 1 milyon öğrencimize, ayda 1000 lira burs verelim dedik. Onlar ne yaptı? “Öğrencilere burs murs yok” dediler.
Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim seviyelerinde, öğretmen açığımız var. Biz ne dedik? Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine, 50 bin ilave öğretmen ataması için, 6 milyar 250 milyon lira, ek ödenek verelim. dedik. Onlar ne yaptı? “Atanamayan öğretmenler, markette çalışmaya devam etsin” dediler.
KOBİ’lerin, elektrik ve doğalgaz maliyetlerindeki artışın, bir bölümünü, sübvanse edelim. KOSGEB bütçe ödeneklerini, 10 milyar lira arttıralım. Onlar ne yaptı? “KOBİ’ler borç içinde boğulmaya devam etsin, bizim umurumuzda değil” dediler.
3600 ek göstergeyi verelim. Bunun için, Çalışma ve Sosyal Güvenliği Bakanlığı bütçesine, 7 milyar 250 milyon lira ekleyelim. Onlar ne yaptı? “Biz 3600 sözümüzden döndük, haydi başka kapıya” dediler.
Gelin, EYT’li kardeşlerimiz için adım atalım. Bunun için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine, 45 milyar lira ekleyelim. Onlar ne yaptı? “EYT’lilerin ne hali varsa görsün” dediler.
MİLLETVEKİLLERİNİN AÇIKLAMALARINA TEPKİ
Benzin istasyonlarında, araç kuyrukları oluşuyor. Vatandaş, zamdan önce deposunu doldurma derdine düşmüş. Ama empati yoksunu bir vekil çıkıp, “Araç kuyrukları, zamdan dolayı değil, araç bolluğundan yaşanıyor” diyor.
Simit 3 buçuk lira olmuş, artık yarım simit satışları başlamış ama milletimize beslediği engin sevgisiyle bildiğimiz, bir AK Parti yöneticisi; “Bizden önce, dağlarda yaşayan, aç insanlar vardı” diyor.
Asgari ücretli anne babalar, bebeklerine mama bile alamazken, ayda 25 bin lira maaş alan, tuzu kuru bir vekil, çıkıp milletimize, soğan ekmek edebiyatı yapıyor.
Geçmediği yolun bile parasını millete ödetirken, Bir başka vekil, çıkıp “cebinde parası olmayan, eski yolu kullanır” diyor.
Mesela, Ekonomideki yangın, bırakın mutfağı, tüm haneyi yakarken, Herhalde, vekillerinden geri kalmak istememiş olacak, sayın Erdoğan, “Afganistan ekonomisini, ayağa kaldırmamız lazım” diyor.
BAHÇELİ'YE TEPKİ
Sayın Bahçeli, dünkü grup toplantısından sonra, çıktı, hem de gazi meclisimizin çatısı altında, Sayın Mansur Yavaş’ı tehdit etti. Neymiş, bundan sonra Mansur Bey, bu arkadaşların nefesini, ensesinde hissedecekmiş.
Yok öyle yağma, Sayın Bahçeli. Yok öyle yağma. Mansur Yavaş’ın arkasında biz varız, Ankaralılar var.
Yalana, talana, yoksulluğa, ses çıkarmayacaksın, sonra da çıkıp, tek derdi Ankara’ya hizmet olan, belediye başkanımızı tehdit edeceksin. Ayıptır, ayıp.
KOTALI SATIŞLAR, KUYRUKLAR
Bu iktidar, paramızı pul etti. Bu iktidar, güvenimizi istismar etti. Bu iktidar, kınadığı ne varsa, daha beterine dönüştü. Biliyorsunuz, sayın Erdoğan, ne zaman sıkışsa, eskinin akaryakıt kuyruklarından bahseder. Kotalı satışlardan bahseder. Önlenemeyen fiyat artışlarından bahseder.
Peki kendisinin devri iktidarında, 2021’in Türkiye’sinde, durumlar nasıl? Mesela, akaryakıt kuyrukları var mı? Var. Hem de sadece akaryakıt değil, ekmek kuyruğu da var. Yağ kuyruğu da var.
Mesela, kotalı satışlar var mı? Var. Artık bazı marketlerde, şeker ve yağ satışları, 1 adet ile sınırlı tutuluyor. Peki önlenemeyen fiyat artışları var mı? Evet, maalesef o da var. Çünkü, milletimiz maaşını dolarla almıyor ama ithalata mahkûm edilen ekonomimizde, maalesef her şeyi, dolarla alıyor.
ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI
Biliyorsunuz, her yıl, Kasım ve Aralık aylarında, asgari ücret gündeme geliyor. Ancak ortada vahim bir durum var. Asgari ücret tartışması, her yıl, siyasi bir malzeme hâline getiriliyor. Asgari ücreti, siyasi tartışmaların gündeminden, acilen çıkarmamız lazım. Bunu, iktidara talip bir siyasi partinin, Genel Başkanı olarak söylüyorum. Bu nedenle, yetkiyi aldığımızda, asgari ücreti belirlerken, aynı Malezya’da, Brezilya’da, Fransa’da olduğu gibi, çeşitli makroekonomik göstergeleri temel alan, sağlıklı bir model benimseyeceğiz. Yani asgari ücreti, yoksulluk sınırı, verimlilik artışı, millî gelir, işsizlik oranı, toplu iş sözleşmeleriyle karara bağlanan, ücret düzeyleri, enflasyon beklentisi gibi, objektif parametreleri kullanan bir modelle, şeffaf bir biçimde belirleyeceğiz.
"ASGARİ ÜCRET EN AZ 4000 LİRA OLMALI"
Peki bu sene için ne öneriyoruz? TÜİK’in, Hanehalkı İşgücü Anketi’nin, 2020 verilerine göre; hanesine, sadece 1 asgari ücret giren, 3 milyon 125 bin işçimiz var. Bu durum, 3 milyon 125 bin işçimiz ve aileleri, açlık sınırının altında yaşıyor demek. İşte bu farkındalıkla, biz diyoruz ki; asgari ücret, en az 4000 lira olmalıdır. Yani ele geçen 4000 lira olmalıdır.
Ancak mevcut uygulamayla, bekar bir asgari ücretlinin eline, 4000 lira geçmesi durumunda, bunun işverene maliyeti, en az 6574 lira olacak. İktidarın beceriksizliği nedeniyle, zaten iflasın eşiğinde olan işverenimiz için, bu maliyet, maalesef karşılanabilir değil. Bu durumda, ne istihdamı arttırabiliriz,
ne de, güvencesiz çalışmanın önüne geçebiliriz.
Bizim asgari ücret önerimiz, brüt ücretin, yüzde 22 artırılıp, 4360 liraya çıkartıldıktan sonra, çalışanlarımıza, devlet tarafından, 555 lira ek bir ödeme yapılarak, ellerine geçen net ücretin, 4000 lira olmasıdır.