Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya ile 10 madde üzerinde birlikte hareket etme konusunda mutabakata vardıklarını açıkladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Çankaya Köşkü'nde yaptığı görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Son dönemlerde Türkiye ile Almanya arasında yaşanan üst düzey görüşmelerin Türkiye-Almanya dostluğunun çarpıcı bir göstergesi olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, "Suriye'ye destek toplantısında uzun bir görüşme gerçekleştirdik, orada vakit yetmeyince Ankara'da buluşalım teklifi gelince çok büyük bir memnuniyetle karşıladık. Gelecek hafta da tekrar Türkiye-AB Zirvesi'nde Brüksel'de Fikirdaş ülkeler düzeyinde yapacağız. İkili ilişkilerimiz çok sağlam bir zeminde ilerliyor. Bugün de görüşmemizde ikili ilişkilerimizi ele aldık, Suriye konusunda, mülteci sorununu ele aldık. Londra'da yaptığımız görüşme sonrası Suriye konusunda hepimizi kaygılandıran gelişmeler yaşanıyor. Bir taraftan taraflar Cenevre'de barış için toplanırken Rus uçakları Halep, Azez ve civar bölgeyi sivil zaiyata sebebiyet veren askeri operasyonlar yaptı. Diğer taraftan alanda yabancı savaşçılarla birlikte çoğu İran ve Lübnan'dan da gelen rejim güçleri insani yardımın ulaşmasına neden olacak şekilde kestiler" ifadelerini kullandı.
Türkiye sınırlarına yakın bölgede 30 bine yakın Suriyeli'nin birikmiş durumda olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Biz, her zaman olduğu gibi Suriyeli kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılayacağız ama Türkiye, Suriyeli mültecileri alıyor diye sürmekte olan Rus saldırılarına tolerans gösteremez. Kimse, Türkiye'den mülteciler konusunu tek başına üstlenmesini bekleyemez. Mülteci meselesinin sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını çok açık zeminde ifade ettiler. Gösterdiği siyasi irade nedeniyle Merkle'e teşekkürü borç biliyorum" dedi.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bütün bunları göz önüne alarak yaklaşık 10 önemli konuda birlikte hareket etme konusunda mutabakata vardık. İlgili devlet kurumlarımız bu konularda yakın ilişki içinde olacak. Öncelikle Kuzey Suriye'de ve Halep ve civarında son dönemde olan gelişmeler konusunda BM Konseyi'nin 2254 Sayılı kararına uygun olarak şeklide bütün tarafların davranması, yani tüm saldırıların durması, sivil halka karşı operasyon yapılmaması konusunda birlikte bir diplomatik inisiyatif başlatma kararı verdik. Rusya'nın ve diğer güçlerin alanda sivillere yönelik olarak sürdürdüğü saldırılar konusunda BM nezdinde ve ilgili aktörler nezdinde ilgili girişimlerde bulunacağız. Bu gayri insani saldırı bitmelidir. Bu hepimizin ortak hedefi olmalıdır."
İkinci olarak, AFAD ve Teknik Yardım Kuruluşu'nun birlikte Türkiye-Suriye sınırında bulunan mültecilerle ilgili işbirliği yapması konusunda mutakabatın olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bu konuda da kuruluşların biraraya geleceğini ifade etti.
İnsan kaçakçılarına karşı yürütülen operasyonlara değinen Davutoğlu, bunu terörle eş bir suç olarak gördüklerini dile getirdi. Davutoğlu, "Sahte can yeleği, bot yaparak insaf dışı kar etmeye çalışan işletmelere karşı operasyon yaptık, o operasyonlar devam edecek. Bu konuda Almanya ile birlikte bütün bu güzergah üzerinde ortak, illegal geçişler ile ilgili polis ve emniyet müdürlüklerimizin ortak çalışmalarını artıracağız" şeklinde konuştu.
Dördüncü olarak insan kaçakçılığını dağıtmak için ortak çalışmaların yapılacağını belirten Davutoğlu, beşinci unsur olarak Almanya ve Türkiye'nin birlikte fronteksin daha etkin çalışması için çaba sarfedileceğini söyledi. Altıncı olarak, Suriye'den gelen mülteci akının bütün sonuçlar konusunda NATO'nun da devreye girmesi konusunda Türkiye ve Almanya'nın bunu gündem maddesi olarak NATO'ya tavsiye edeceğini belirten Davutoğlu, Suriyeli olmayıp da başka ülkelerin vatandaşlarını bulundukları ülkelere göndermek için birlikte çalışma yapılacağını ifade etti.
Sekizinci olarak, Suriyelilerin Türkiye ile AB arasında yeniden yerleştirilmesi konusunda etkin bir mekanizmayı birlikte çalışılacağını belirten Davutoğlu, dokuzuncu olarak 3 milyar Euro'luk yardımın kullanılması için harekete geçirileceğini söyledi. Önümüzdeki hafta içinde ilk projelerin AB tarafına iletileceğine dikkati çeken Davutoğlu, onuncu madde olarak Perşembe günü Türkiye Göç İdaresi Başkanı'nın Yunanistan'a gideceğini ve atılacak adımları da birlikte ele alacaklarını kaydetti.
ALMAN TEKNİK YARDIM KURULUŞU'NDA DA MÜLTECİLER KONUSUNDA DESTEK
Almanya Başbakanı Merkel ise, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki eylem planını ele aldıklarını belirterek,"Son zamanlarda binlerce insan acı içinde kıvranıyor ve bomba saldırılarına maruz kalıyor Rus tarafından da. Sivil toplumlara karşı bütün operasyonların durdurulacağına imza atmıştı, Rusya. İnsani yardım konusunda da mutabık kalınmıştı, bu ilke bildirisi Rusya tarafından da imzalandı. Türkiye-Suriye sınırındaki olaylara baktığımızda insanların korku içinde olduklarını görüyoruz. Alman Teknik Yardım Kuruluşu da bu konuda yardım edecek. Mültecilerin bu yeni kamplarda da beslenmelerine yardım olacaklar" dedi.
Yasadışı göçe de dikkati çeken Merkel, yasadışı geçişler konusunda polis düzeyinde de bir işbirliğinin söz konusu olacağını ifade etti. Bu konuyu NATO Savunma Bakanları toplantısında da ele almak istediklerini anlatan Merkel, özellikle de denizlerdeki izleme işlerinin biraz daha geliştirilmesi konusunda desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
Yasadışı göçü engelleme konusunda Avrupa Komisyonu'nda da çalışmaların yürüyeceğine dikkati çeken Merkel, "Ortak bir görevi tanımlamamız gerekmektedir. 3 milyarlık ödeme söz konusu olacaktır. Yeniden bu konuda hızlı sonuçları beklediğimizi dile getirdik. Çocukların mümkün olduğunca en kısa zamanda eğitime başlaması gerekir. Gerekli olduğu yerlerde Türkiye-Yunanistan arasındaki geri-kabul anlaşması kapsamındaki çalışmalarını da desteklemek istiyoruz. Biz somut konuştuk bu konular üzerinde. 29 Aralık'ta da çok yoğun bir çalışmamız oldu. Önüzmüdeki hafta bu konuları tekrar ele alacağız" diye konuştu.
Davutoğlu ve Merkel, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, "Varılan anlaşma sonrası 3 milyar Euro ne zaman ödenecek, bu miktarın artırılması söz konusu mu?" sorusuna Merkel, "Burada mümkün olduğu kadar kontenjan yaratarak yasal yollarla Suriyelilerin Türkiye'den Avrupa'ya gelmesini sağlamak istiyoruz. Bu anlamda bu görevi paylaşmak istiyoruz. Türkiye bütün mültecileri kabul edecek anlamına gelmez bu. Yasadışı söz konusu şuan, arada tacirler var. Suçsuz insanlar denizde ölüyor. Sırf Ocak ayında 300'e yakın kişi hayatını kaybetmiştir denizlerde. Türkiye, tabii ki bu konuda geçici vatan sağlamaktadır, bunun için de mali destek hazır. İlk proje için görünür bir şeyler olması gerekir. 3 milyar Euroluk destekte çalışmamız gerekir" karşılığını verdi.
MÜLTECİLER KONUSUNDA AFAD'LA İŞBİRLİĞİ
"30 bin kişi giriş için bekliyor, Avrupa'nın tutumu konusunda şaşkınlık var. Türkiye'ye bu konularda nasıl destek verilebilir" sorusuna Merkel, "AB ile Türkiye arasındaki eylem planı aslında Türkiye'yi yalnız bırakmama konusunda yapılan bir çalışmadır. Ortak bir sorumluluk söz konusudur. Mülteciler için bir proje tanımlanmıştır, çalışma konusunda bazı kolaylaştırmalar. İki hükümet arasında, AB-Türkiye arasında insani yardım konusuna baktığımız zaman insan kaçakçıların görüşüne göre hareket edemeyiz. Tabii ki mültecilerin bu insan kaçakçılarına harcadığı parayı çok daha iyi kullanabilirler. Türkiye, öbür tarafta sadece biz mülteci almıyoruz, öbür taraftan biz 6 ay sonra bir şey yapacağız diyemeyiz. Artık, çok sıkılmış olduğumuz bir kelime var kontenjan kelimesi. AFAD'la birlikte işbirliği yapacaklardır" karşılığını verdi.
Mültecilerin mal varlıklarının sorulmasına ilişkin değerlendirmelere işaret eden Merkel, "Cenevre mülteciler anlaşması çerçevesinde hareket edilmektedir. Mültecilerin mal varlığı hakkında da sorular soruluyor, mültecilerin genelde herhangi bir mal varlığı yok, her Alman vatandaşına mal varlığı hakkında sorular sorulduğu gibi mülteciler konusunda da bu şekilde hareket ediliyor. İnsanlara burada farklı bir muamele söz konusu değildir" şeklinde konuştu.
MERKEL: "AB İLE TÜRKİYE ARASINDA TAM ÜYELİK KONUSUNDA MÜZAKERELER YÜRÜTÜLMEKTEDİR"
"Türkiye'deki insan hakları konusunda, basın özgürlüğü örneğin, 195'inci sırada. Erdem Gül ve bir gazeteci daha şu anda hapishanede bulunuyor. Cizre'ye Silopi'ye baktığımızda insan hakları ihlali söz konusu olmaktadır, neler söyleyeceksiniz?" sorusuna Merkel, "Belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var, gazetecilerin çalışma koşulları hakkında. Tabii ki barış süreciyle ilgili olarak çok umutluyduk. Her iki ülkenin de teröre karşı hareket etme hakkı bulunmaktadır. Eleştirel konuları da ele alıyoruz. Suriye savaşının çok kötü sonuçları ile karşı karşıyayız. insan kaçakçıları faaliyetlerini sürdürmekte ve para kazanmaktadırlar. Bütün bu konuları çok yoğun bir şekilde ele alıyoruz. AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik konusunda müzakereler yürütülmektedir" cevabını verdi.
DAVUTOĞLU'DAN ALMAN GAZETECİYE SERT SÖZLER
Aynı soruya Başbakan Davutoğlu, "Burada iki Başbakan olarak açıklama yapıyoruz, üçüncü bir açıklama da dinlemiş olduk, sorudan daha çok. Yani basın toplantısı iki Başbakan arasında ama üçüncü bir basın toplantısı konuşmacısı oldu, yapılan açıklama, soru değil çünkü. Siyasi bir statement yapıldı burada, bir sorudan daha çok. Buna da saygı duyarız. Türk Başbakanının yüzüne bakarak suçlamanın yapılabiliyor olması bile Türkiye'nin demokrasinin işaretlerinden birisidir. Sorunun kendisi de eleştiriyi aşan suçlamalar. Hükümete yapılan uygulamalara eleştiriler getirilebilir, bir kere şunu unutmamak lazım, eleştirinin olguya doğru hitap etmesi ve objektif şekilde ortaya konması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Bu iki seçim serbest propagandanın yapıldığı, Kürtçe ve Türkçe fikrin ifade edildiği, hiçbir fikre sınır getirilmediği, hükümete dönük eleştirilerin de yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın, hiçbir sınırlama yok, her şey konuşuldu. Bugün, TBMM'nin herhangi bir oturumunu dinleseniz, Türkiye'de en aykırı fikirlerin bile nasıl dile getirildiğini görürsünüz" karşılığını verdi.
Başbakan Davutoğlu, "Sorudan çok siyasi bir açıklama, statement yapıldığı için bunu düzeltmek için söylüyorum, ben bu ülkenin demokratik olgunluğundan gurur duyuyorum. Dünyada hiçbir ülkede yüzde 85 katılımla yapılan bir seçim yapılmadı. Dünyada çok az başbakan benim gibi halkında yüzde 49.5 destek almış olarak görevini yürütüyor. Şunu unutmamamız lazım, Türkiye başka bir özelliğiyle de ortaya çıkıyor. Türkiye demokratik hukuk kuralları içinde, terörle tehdidine karşı mücadele etmeyi yapabilen ülkedir" dedi.
Cizre'de vatandaşların güvenliğini korumak için gerekli önlemi alacaklarına işaret eden Davutoğlu, "Ankara'da teröristler 103 kişiyi katlettiğinde Ankara sokaklarında her türlü güvenlik tedbirini aldık ama bir tek asker görmediniz. Bir tek olağanüstü tebliğ görmediniz. Bir tek gazeteye de herhangi bir şekilde nasıl bu eleştiriyi yapıyorsunuz demedim ben. Bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, AB standartlarında bir ülkedir. Bizim için en kutsal şey, vatandaşlarımızın genel hak ve özgürlüklerini korumaktır. Cizre ve Silopi'de yürüyen operasyonlar, yanıbaşımızda hiçbir devlet otoritesi kalmamış bölgeden sızan teröristlere karşı yürüyen faaliyetlerdir. Dünyanın hiçbir yerinde demokratik bir ülke, ülkesinin bir bölgesinde halkına hesap veren bir ülke, ülkesinin bir bölgesinde bir başka silahlı grubun bulunmasına müsamaha göstermez. Avrupa'da söyledim, burada da dünyanın her yerinde de, Türkiye evrensel standartlarda olan bir ülkedir. Ülke sınırlarının içinde tek bir silahlı unsur kalmayıncaya kadar her türlü gerekli tedbiri alırım. İnsan hak ve özgürlükleri bağlamında getirilecek eleştirileri de her zaman dinleriz. Sayın Merkel, Almanya'dayken bazı gazeteciler için akreditasyonu söylemişti. Gerekli talimatları verdim, gazetecilerin akreditasyonu konusunda. Türkiye, bütün gazetecilere açıktır. Türkiye'nin hapishanelerinde de gazetecilik işlevi dolayısıyla bir cezalandırma söz konusu olmamıştır. Türkiye'de hapiste bulunduğu söylenen gazetecilerin çoğunun 1990'lı yıllardan bugüne intikal eden olayları olup, bunların bir terör olayında yangın çıkarmak, otobüse saldırmak gibi elinde sarı basın kartı olması kimseyi, kamu düzenini ihlal etme hakkı vermez. Bu konuda Türkiye gerekli cevabı verir. Ayrıca, 193 ülkenin bulunduğu dünyada Türkiye'nin 195'inci sırada nasıl olduğunu merak ediyorum doğrusu" şeklinde konuştu.