Eski TBMM Başkanı ve AK Parti Manisa Milletvekili Bülent Arınç, "Ben, o (Başbakan Recep Tayyip Erdoğan)rahat etsin diye Meclis Başkanlığına adaylığını koymamış değilim. Tekrar Meclis Başkanlığına devam etmek gibi bir düşüncem yoktu" dedi.
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. "Başbakan'ı rahatlatmak için yaptığınız bu davranışa Abdullah Gül de dahil midir?" sorusuna karşılık Arınç, parti içi disipline ve bir parti olgusuna çok ciddi baktığını belirterek, geçmişte partilerde önemli görevlerde bulunduğunu, partilerin sorumsuz yerler olmadığını ve herkesin istediği zaman istediği şeyi yapamayacağını ve çekip gidemeyeceğini söyledi.
"Parti içi demokrasi vardır, ama parti içi disiplin de vardır" diyen Arınç, ad vermeden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, şöyle konuştu: "Geçtiğimiz günler için söylüyorum; bir genel başkan, partisi içinde toparlayıcı, başarılı olabilecek bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemek için teşkilatına, milletvekillerine, MKYK üyelerine, MYK üyelerine sordu, bazı anketler yaptırdı, gazetecilerle konuştu.
Ben bunların hiçbirisine katılamadım, çünkü Meclis Başkanı olarak konumum buna müsait değildi. Sadece Sayın Başbakan bana son gün geldi, benim düşüncemi sordu, düşüncemi ifade ettim. Yani, binlerce insandan sonra ben, sorulduğu için fikrimi ifade ettim. Sayın Başbakana düşen bir tek görev var; o da nedir, bütün bu yaptığı görüşmelerden sonra bir karar vermektir.
O kararı da 24 Nisandaki grup toplantısında ifade etti. Dolayısıyla artık biz, A da desek, B de desek, C de desek o partinin genel başkanı olan kişi, yaptığı çalışmalardan sonra bir kararı açıklıyor. Artık, 'benim, senin düşüncen' değil, varsa bir parti kararı buna böyle bakmak ve ona dört elle sarılmak gerekir."
"GENEL BAŞKANLARI GÜÇLENDİRMEMİZ LAZIM"
Bir parti grubunda milletvekillerini çok farklı şeyler söyleyebileceğini, ama grup kararı çıktıktan sonra "benim düşüncem şöyleydi" diye dışarıda bunu dillendirmenin doğru olmadığını belirten Arınç, parti disiplinin bunu gerektirdiğini vurguladı. Kendisini Erdoğan'ın yerine koyduğunda da böyle düşüneceğini anlatan Arınç, "Dolayısıyla, 'ben bir fedakarlık yapıyorum' anlamında söylemedim, 'genel başkanları güçlendirmemez lazım, onlara rahat bir çalışma ortamı temin etmemiz lazım' dedim. O rahat etsin diye ben Meclis Başkanlığına adaylığımı koymamış değilim" dedi.
İşin başından bu yana, dönemi başarıyla geçirmeyi kendisine hedef aldığına işaret eden Arınç, şunları söyledi:
"Dönem sonunu getirdim, emaneti yere düşürmedim ve kendi ölçülerime göre projelerimin hepsini de gerçekleştirdim. Dolayısıyla benim tekrar Meclis Başkanlığına devam etmek gibi bir düşüncem yoktu.
Ben bu konuda bugünkü beyanımı, 'acaba hala olabilir mi olamaz mı' diye düşünenlere karşı, hem de size veda etmek amacıyla yaptım. Her milletvekilinin de genel başkanına güvenmesi ve genel başkanı kendi fikrini sorduğu zaman samimi fikrini söylemesi lazım.
Hem şahsi için hem de partiyle ilgili konular için... Dolayısıyla ben burada bu fikrimi söyledikten sonra diğer milletvekili arkadaşlarımızın da genel başkan kendilerine hangi konuda danışırsa, parti içi hangi görevi teklif ederse, bence bu konuda genel başkana çok daha değer vermesi ve çok daha güçlendirmesi gerekir.
İsim olarak 'Gül'dür, başkasıdır' diye söylerseniz bunun başka noktaya çekilmesi mümkün olur. Ben kendi adıma bana düşeni, yakışanı yaptığıma inanıyorum. Görev noktasında bir beklenti içinde değilim. Ben düşünülen görevlerin hepsini zaman içinde yaptım, çoğuna da meraklı değilim.
Ben bir milletvekili olarak bu dönemi de başarıyla geçirmek istiyorum." Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki "Gül'ün adaylığını sürdürmesi halinde destekleyip desteklemeyeceği" sorusuna Arınç, bunun 20 defa konuşulduğunu, 21. defa tekrar cevap vermeyi uygun görmediğini söyledi.
"PARLAMENTOYU HALKLA KUCAKLAŞTIRDIK"
Arınç, Meclis Başkanlığında yaptığı ya da yapamadığından ötürü pişmanlık duyduğu bir şey olup olmadığı sorusuna, "Bu, bugünün sorusu değil bence..." karşılığını verdi.
Parlamentoda bir gelenek başlattığını, 1 Ekimde yasama yılı başlarken o döneme ilişkin projelerini anlattığını, dönem sonunda da bunların ne kadarını yapabildiğinin hesabını verdiğini anlatan Arınç, ayrıca her yıl TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Meclis bütçesini savunduğunu hatırlattı. Kendisinden sonraki Meclis başkanlarının da şeyi yapmasını dileyen Arınç, "4 yıl 9 ay sonra geriye dönüp baktığımda bunların hepsinin belgesi önümdedir. 100 projenin en az 90'nı yaptığımı görüyorum." dedi.
Milletvekillerini daha geniş mekanlara kavuşturacak olan halka ilişkiler binasının temelinin 1-2 ay içinde atılacağını, Parlamento içinde çeşitli mekanları yenilediklerini belirten Arınç, "Parlamentoyu halkla buluşturduk. 85. yılda Türkiye'de 1 milyon insanı Parlamentosuyla kucaklaştırdık. Çeşitli etkinlikler yapıldı. Parlamento halkın parlamentosu olarak bu dönemde biraz daha öne çıktı. Ben yaptıklarımızın başarılı olduğunu düşünüyorum. Milletvekillerimize imkan sunmakla kalmadık, personeli de TOKİ'nin yapacağı konutlara kavuşturacağız.
Hayırlı olsun, Parlamentomuz ilk günkü kadar güçlü, ilk günü kadar halkımızın parlamentosu olacak" diye konuştu.
"BENİM İŞİM CEZA...."
Arınç, "Bülent Arınç olarak yeni dönemde milletvekilliği dışında en iyi yaparım dediğiniz makam veya bir görev var mıdır?" sorusu üzerine, bunun zekice bir soru olduğuna işaret ederek, eskiden hukukta çapraz sorgu usulü olmadığını, yıllarca avukatlık yapan bir kişi olarak bu konuda çok sıkıntıya düştüklerini anlattı. Arınç, "Aslında çapraz sorgu usulü olsa -biraz şimdi ceza hukukuna girdi- gerçekler çok daha iyi anlaşılır" dedi.
İyi bir ceza avukatı olduğunu, biraz medeni usule baktığını, ancak hiç hayatında vergi davası almadığını, vergi mevzuatına hiç sempatisi olmadığını kaydeden Arınç, kendisine gelen vergi davalarını da başkasına gönderdiğini ifade etti. Sigorta mevzuatını biraz bildiğini, ama bununla ilgili davalara da girmediğini belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Benim işim ceza... Adamı ipten alır ipe götürürüm. İşte biraz miras hukukunda ihtisasım vardı, ama vergi davası geldiğinde, 'ben bu işi bilmiyorum' derdim. 'Bu adam nasıl avukat' deyip çıkarlardı kapıdan.
Şimdi de bana bir görev teklif edilmiş olsa, ben şunu yaparım bunu yapamam derim. Bu benim için dürüstlük göstergesidir. Çünkü bana 4 yıl 9 ay önce ikili bir teklif olduğunda bunu kabul etmiştim; Meclis Başkanlığını yapacağımı düşünüyordum. Şimdi teklif olursa düşüneceğim, yapabilir miyim yapamam diye..." Bir gazetecinin geçen hafta Başbakan Erdoğan ve Abdullah Gül ile 4 saat süren görüşmede neler konuşulduğunu soran bir gazeteciye, bu görüşmenin çok garipsenecek, ayıplanacak, çok büyük puntolarla yazılacak bir şey olmadığını ifade eden Arınç, yeri geldiğinde zaman zaman bütün arkadaşlarıyla buluştuğu gibi Erdoğan ve Gül ile de buluştuğunu kaydetti.
Arınç, "(Orada ne konuşuldu?) diyen bir kişiye 2 şey söyleyebilirim ama buna siz de inanmazsınız, ben de gülerim. Orada 'küresel ısınmanın sonuçlarını konuştuk' desem inanmazsınız, 'tesadüfen oradan geçiyordum kapıyı açık buldum ve girdiğimde ikisi oturuyordu' desem de inanmayacaksınız. Biz orada 4 saat boyunca her şeyi konuştuk" dedi