MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye'nin birinci sorunu açlıktır, ikinci sorunu asayişsizliktir, üçüncü sorunu ahlaksızlıktır, dördüncü sorunu adaletsizliktir" dedi.
Bahçeli, partisince Gümüşhane Belediyesi önünde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, iktidarı eleştirerek, şunları söyledi:
"Hayatınızda bir değişiklik yoksa, hala işsizseniz hala hayat pahalılığının altında eziliyorsanız, hala çiftçi olarak mağdursanız, hala esnaf olarak perişansanız, hala emekli olarak çok zor durumda hayatınızı devam ettiriyorsanız o zaman bu kuvvetler ayrılığında toplanmış olan yasama, yürütme, yargı, basın ve meydanın bu gücünün size bir faydası yok. Tek faydalanan kişi ülkeyi yöneten AKP'nin bir avuç mutlu insanıyla Sayın Recep Tayyip Erdoğan oluyor.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu gücü ve güç alanını genişletmeyi ihtiras haline getirmiş. Nereye, ne kadar etkili olabilir? Ekonomik hayatta nereye kadar benim tesirim olur ne kadar etkim olur, bunları düşünmeye başlıyorsa siyasete kendisine rekabet içerisinde olabilecek bir şahıs, parti, sivil toplum kuruluşunu tanımaz hale geliyorsa o zaman güç çılgını oluyor, güç alanını genişletme ihtirasıyla tek adamlığa doğru yöneliyor ve arkasından da toplumdaki demokratik rejimden uzaklaşıp, otoriter bir rejime kayıyor.
Otoriter rejim içerisinde de 'artık ben varım, tek adamım, öyleyse benim dediğim her şeyi yerine getirilmelidir' diyerek, diktatör olma hevesine kapılıyor. İşte bu güç alanının bu haliyle genişlemesi eğer güç akıl ile yönetilmiyorsa o zaman çok tehlikelidir, ülkeyi felakete götürür, Türkiye'yi toplumsal hareketler içerisine sokar. Türkiye'de kardeş kavgası, iç çatışma ve buna benzer olayların zemin bulmasına fırsat verir. Bugün Recep Tayyip Erdoğan bu durumdadır. Özellikle AKP'ye oy vermiş kardeşlerim buraya kim geliyorsa gelsin, AKP'nin bakanı, milletvekilleri her gün gelsin ama bu gerçeği size anlatsın. Yoksa Sayın Başbakana hoş görünmek, Sayın Başbakanın felaketinin içerisine girmemek, ondan korkarak gerçekleri saptırarak milleti aldatmaya kalkmasınlar. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi'nde akılsız güç kullanılıyor, o da felakete götürüyor."
Türkiye'nin 76 milyon nüfusunun yüzde 59'unun yoksulluk sınırının altında olduğunu savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu 44 milyondur. 44 milyonun 13 milyonu açlık sınırının altındadır. Yani çoluğunun, çocuğunun sağlıklı beslenmesi için gerekli olan gıda harcamalarını yapamayacak bir gelir seviyesinde ise o kişi açlık sınırının altında demektir. Evde eşinin taleplerinin, 'çarşıya çıkıyorsun akşam ne yapayım, acaba şunları alıp getirebilir misin' dediğinde bunu getiremiyorsa, aile babasında başta bir rahatsızlık, huzursuzluk, bunalım kendini gösteriyor. Hele küçük çocuklar da bir takım kendisi için talepte bulunuyorsa yani mahallede bir komşusunun çocuğunun elinde şeker görüyorsa ve ertesi gün 'baba bana da şeker alır mısın' dediğinde, baba şekeri alıp eve getirip çocuğuna veremiyorsa açlık sınırının altında kalanlar hangi derdin, bunalımın içinde olduğunu bilirler. Böyle bir Türkiye var ortada. O sebepten dolayı Türkiye'nin birinci sorunu açlıktır, ikinci sorunu asayişsizliktir, üçüncü sorunu ahlaksızlıktır, dördüncü sorunu adaletsizliktir."
Toplumsal huzursuzluk artıyor
Bahçeli, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 11 yıllık iktidarını tablo haline getirip uzaktan baktığınızda 4'a olarak görülen bir toplumsal huzursuzluk, istikrarsızlık ve hayat pahalılığından tutun, can ve mal emniyetine kadar büyük tehlikenin var olduğunu görürsünüz" diyerek, şunları söyledi:
"Söz gelimi olarak asayişsizlik, işte her gün cinayet işleniyor, bir mekan dağıtılıyor. Hiç kimsenin can ve mal emniyeti kalmıyor. Toplumsal cinayetler artıyor. Geçim darlığı içinde olan bir babanın veya aile içindeki huzursuzluğun o insanı çözümsüzlüğe itmesi halinde ne gibi davranışlar içerisinde olduğunu görüyorsunuz. Böyle bir durumda çoluk, çocuk katliamları oluyor. Öbür taraftan toplumsal pisikoloji Türkiye'nin bu gerilim stratejisine dayalı olarak artıyor ve huzursuzluk baş gösteriyor. İşte iki günden bu yana en azından vatandaşlarımızdan yedisi hayatını kaybetmiş durumda ama bundan çok daha ağırı kadına yapılan şiddet ve yuvaların yıkımı meselesidir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bunlardan hiç haberi yokmuş gibi başka şeyler anlatıyor. 153 temel atmış, 170 tesisi açmış, TOKİ'nin imkanlarıyla taşımış da taşımız. Sonra televizyonlar da döndürüp döndürüp Recep Tayyip Erdoğan dizisi haline getirerek sizleri aldatıyor ve kandırıyor."
İşsizlik 2 milyon 746 bine ulaşmış
Türkiye'nin gerçeklerinin saklandığını ileri süren Bahçeli, "Bunlar böyle devam ettiği zaman Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarını başarılı diyemezsiniz. Yuvalar yıkılıyor, cinayetler işleniyor, şiddet devam ediyor. Böyle bir ortamda, yaşanabilir bir ülke görüntüsü yok demektir. Aziz vatandaşlarım, bunların yanında önemli bir sosyal problem işsizlik meselesidir. İşsizlik gittikçe yaygınlaşıyor. İşsizlik 2 milyon 746 bine ulaşmış. Bunların büyük bir kısmı genç işsiz" dedi.
Bahçeli, genç işsizlerin aynı zamanda göç sorununu da ortaya çıkardığına dikkati çekerek, "Gümüşhane'de göç çok ve hızlı olmaktadır. İstanbul'a vardığınızda Gümüşhane'nin yedi katı Gümüşhaneli var. Ankara'ya vardığınızda öyle, diğer yerler de öyle. Niye baba ocağından, ata yurdundan oralara gitmek mecburiyetinde kalıyor. Çünkü sebebi ekonomik sıkıntı, işsizlik ve bununu giderebilmek için de evden ayrılıp gurbete gitme olayıdır. Bunlar da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde artış göstermektedir ama işsizlik sadece bu iktidarın sorunu değil" diye konuştu.
Bir ülkede yolsuzluk ve rüşvet varsa...
Geçmişten beri işsizlik sorununun memleketin önemli sorunlarından olduğuna işaret eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu çözmediğiniz müddetçe toplumdaki gerilim, çatışma eğiliminin tırmanışı artıyor. Şimdi bunu bir başka şey kamçılıyor. Buraya dikkat etmek lazım. O nedir dediğimiz vakit yolsuzluk ve rüşvettir. Bir ülkede yolsuzluk ve rüşvet varsa ve artış gösteriyorsa aynı zamanda kalkıp yolsuzluk ve rüşvet gerekli tedbirlerle önlenemiyor ve azaltılamıyorsa bu bir yönüyle kanser, kangren gibi toplumu sarar ve toplumu çürütür. Devleti de çökertir. Biraz önce saydığım sosyal olaylar, ekonomik sorunlar eğer yolsuzluk ve rüşvet herkes tarafından fark ediliyor hale gelmiş ise ve kendisi de hala yoksulluk ve açlık sınırı altında bulunuyorsa ve işsizlikle karşı karşıyaysa o zaman yiyenlerle yemeyenler arasındaki bu uçurumu fark eder ve yavaş yavaş toplum kımıldamaya başlar. Toplumda huzursuzluklar olur. Toplumda suç unsurları artar. Toplumda insanların birbirine olan saygısı kalmaz. İşte böyle bir durumda da dünyanın birçok yerinde görüldüğü gibi bu başladığı takdirde, bu hareketlilik devam ettiği takdirde ne demokrasiyle gelmiş cumhurbaşkanı ne başbakan ne otoriter rejimle tek adama soyunmuş kişiler ne de diktatör olmuş olan kişilerden bu toplumsal hareketin, selin karşısında kalmaları mümkün değildir. Arasanız eser veya izini dahi bulamazsınız."