MHP'nin eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş, ölümünün 14. yıl dönümünde mezarı başında dualarla anıldı. Anıtmezardaki törene MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli, Genel Sekreter Cihan Paçacı, MHP'nin ve Ülkü Ocakları'nın kurucu üyelerinden Muharrem Şemsek, Türkeş'in kızı ve oğlu Tuğrul Türkeş, eski MHP'li Bakan Koray Aydın ile çok sayıda partili katıldı.
Kur'an-ı Kerim'in okunmasının ardından dua edildi. Törende Bahçeli, Türkeş'in mezarına karanfil bırakıp mezar taşını okşayıp su döktü. Daha sonra partililere seslenen Bahçeli, yine MHP'nin politikalarını eleştiren ülkücülere göndermeler yaptı.
Aradan geçen yılların, Başbuğ Alparslan Türkeş'in sözlerinde, tespitlerinde, ülkülerinde ve düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu kesin olarak teyit ettiğini ifade eden Bahçeli, Türkeş'in, 4 Nisan 1997 tarihinde rahmete kavuştuğunu ve 8 Nisan günü de uğruna her türlü cefayı ve sıkıntıyı seve seve göğüslediği vatan topraklarına emanet edildiğini hatırlattı.
Türkeş'in de Türklüğün, asırları aşan yürüyüşündeki geri çekilmeyen ve eğilmeyen kudretlerinden birisi olduğunu dile getiren Bahçeli, "O'nun bizlere büyük bir özveriyle miras bıraktığı Dokuz Işık da dün, bugün ve yarın arasındaki tüm sisleri aydınlatmış, kendisini vatanına ve milletine adayan ülkücülere asla eskimeyecek bir rehber olmuştur. Hatta ona göre Dokuz Işık, Türk ülküsüyle aynı anlam ve içeriğe sahiptir. Ve derin bir insan sevgisi ve insan haysiyetine bağlı olma isteğini yansıtmaktadır. Dünyanın gidişatını ve bölgemizdeki gelişmeleri iyi okuyan berrak bir milli şuura sahip olan rahmetli Türkeş Bey, hala Türklüğün yaşadığı her yerde, ulaştığı her coğrafyada mümtaz ve ayrıcalıklı bir şekilde anılmaktadır." şeklinde konuştu.
İLERİ DEMOKRASİ ZIRVASININ SAHİPLERİNE GEREKEN DERS VERİLECEKTİR
Bugün Türkiye'nin dünden daha sıkıntılı ve daha vahim sorun alanlarıyla kuşatılmış durumda olduğunu iddia eden Bahçeli, Türk milletinin birliğine yönelik hain saldırıların sürekli olarak mevzi elde ettiğini ve cüret kazandığını savundu.
Türklük değerlerinin yıpratıldığını ve Cumhuriyet'in tüm kazanımlarının mayınlı alana çekilmek istendiğini ileri süren Bahçeli, Türk milletinin binlerce yıllık kardeşliği, üniter yapısı, dili ve diğer milli varlıklarının tahrip ve imha edilmenin eşiğine kadar getirildiğini iddia etti. Özellikle, 12 Haziran milletvekilliği genel seçimine giderken, şer ittifakının niyet ve emellerinin daha da keskinleşmiş ve herkesçe bilinen mihrakların Türkiye'nin bölünmesi için düğmeye bastığını ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Gerek küresel gelişmeler, gerekse de bu paralelde yürüyen iç hadiseler dava arkadaşlarıma büyük görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Büyük Türk milleti için endişe verici tehditler artmışken, kaybedecek zamanımızın olmadığı ortadadır. Türkiye'nin bağımsız bir şekilde var olması, Türk milletinin ebedi vatanında bir ve bütün halinde yaşaması için dayanışmaya ve saflarımızı sıkı tutmaya çok ihtiyacımız vardır. Millet ve devlet bekası için güç birliğini sağlamlaştırmanın başka da bir yolu ve çaresi yoktur. Bizler, sabır ve metanetle, cesaret ve kararlılıkla üzerimize çullanan fitne ve fesada mutlaka haddini bildireceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli mensupları ve yarınlarımızın güvencesi genç ülkücü kardeşlerim büyük bir uyanıklık ve çabayla ileri demokrasi zırvasının sahiplerine ve yanlarında saf tutmuş bölücü mihraklara demokratik yollardan gereken dersi vereceklerdir. Biliniz ki bizden görünüp davamıza zarar vermeye çalışan ve başka yerlerin gönüllü ya da menfaat karşılığında misyonerliğini yapanlara ne Başbuğumuz, ne de dava arkadaşlarım asla haklarını helal etmeyeceklerdir. Zira en başta milletimize ve sonra da Türkeş Bey'e olan manevi sorumluluğumuz bunu gerektirmektedir."
Başbuğ'un, MHP'nin iktidarını hayattayken görmediğini, ancak Hakk'a yürüyüşünün 14. seneyi devriyesinde Milliyetçi Hareket'in tek başına iktidarının gerçekleşeceğini savunan Bahçeli; hak yolunda, Allah yolunda milletin kendilerini mahcup etmeyeceğine yürekten inandığını savundu.