MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfınca Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen "Türk Gençliği Büyük Kurultayı"na katıldı. Bahçeli, "Milli mücadelede denize süpürdüklerimiz bir kez daha kıyılarımıza çıkmanın arayışındadır. Son neferimiz son nefesinde tamam demedikçe, son namlu sükut etmedikçe bu can bu bedene dar olsun ki Türkiye'nin diz çöktüğünü hiç kimse görmeyecektir" dedi. Bahçeli, "Türkiye devleti temel insani istekleri karşılamakla mükelleftir, yapılan da budur ancak yurt diyerek banklarda yatmak neyin nesidir. Bunlar öğrenci değil, ajan provokatörlerdir. PKK'nın DHKP-C'nin tasması boğazlarına geçiren bunlardır. Çapulcular öğrenci falan değil düpedüz şehir eşkıyasıdır" ifadelerini kullandı.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar...
Yürekleri vatan, bakışları bayrak, duruşları mızrak olan Türk gençliği nerede diye soranlara işte burada diyorum. Dimdik ayakta olduklarını haykırarak bildiriyorum. Ülküsünde eriyen kavruk yüzlü yiğitler burada. Geleceğin teminatı Türk gençliği bu salonda.
Türk gençliği canımızdan ileri, kardeşliğimizin irade gücüdür. Milliyetçi ülkücü gençlik hem halktan taraf hem de hakikatin tarafındadır. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılamayacaktır. Sizler eğilmez başın çökmez dizin bükülmez bileğin timsallerisiniz. Güneş gibi parlak, bulut gibi bembeyazdır kalpleriniz.
Türk gençliğine de ancak bu yakışacaktır. Merhum Ömer Seyfettin gençliğe şöyle seslenmişti: Sizi bekleyen vazifeler pek ağırdır. Uyanınız, düşmanlarını tanımak lazımdır. Sadece düşmanı değil kendimizi de tanıyıp bileceğiz. İnsanın kendi tanıması irfandır, çevreyi tanıması ilimdir. Kendini bilen aldatılmaz. Milliyetçi ülkücü gençlik ne aldanan ne aldatandır. Çünkü ülkücü cehaletle savaşa, tembellikle mücadeleye kendini adayan yüksek vasıflı yüce gönüllü insan demiştir.
Şuurlu insan, kendini sürekli aşma kararlılığı, hayatın gerçekleriyle sürekli güncelleme kabiliyeti gösteren insandır. Şuur varsa çılgınlık dizginlenir. Şuur, ufuk ve milli gurur sahibi Türk gençliği istikbalin meşalesidir. Bu meşale sönmeyecektir. Sizler cumhuriyetin 100. yıl dönümünün kutup başlarısınız. Hayalleri gerçeğe dönüştürecek potansiyel güçsünüz. Hain emellerin kökünü kazıyacak ümitsiniz.
Tarihin derinliklerinde altın çağlarımız vardır, önemli olan bu çağları gelecekte de inşa etmektir. Bu şer cephesinin uykularını kaçıracak kim var diye sorulduğunda biz varız, Türk gençliği... Aziz Atatürk'ün ifade ettiği üzere muhtaç olduğunuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Bu kan yine o kandır.
Türkiye ve Türklük ölmeyecektir. Nasıl bir gençlik? Tarihine, kültürüne, öz değerlerine, inançlarına ve ruh yapısında sımsıkı bağlı ve sorumluluk sahibi bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Peşin hükümlerin tuzağından kurtulmuş bir gençlik. Hüsrana uğramayan, nefsine teslim olmayan, hürriyete sırtını dönmeyen bir gençlik. Atasını, anasını, babasını sayan, sözü bir, özü bir, adam gibi bir adam olan bir gençlik.
Nereye giden bir gençlik? Hakka, halka hidayete koşar adım giden bir gençlik. Bu gençlikle aşılmaz engeller aşılır, bu gençlikle zulmetin perdeleri yırtılıp atılır. Aziz dava arkadaşlarım, sevgili bozkurtlar, asenalar, dava insanı her türlü yokluğu göze alarak yola çıkan, aynı şekilde sistem kazandıran kişidir. Dava insanı olmak kalabalıklar arasında kaybolmak değil, gerekirse yalnızlığı göze alabilmektir. Kendine güvenen, ruh kökünden gücünü alan bir dava insanı inandığı yolda tek başına kalabilmeyi, yine de ülkülerinden taviz vermemeyi kabul etmelidir.
Milliyetçi ülkücü bu ahlakla yoğrulmuştur. Davamız bir gönül hareketidir. Türk gençliği yürüyecek, yürüdükçe zalimleri şaşkına çevirecektir. Teröristler saklanacak ve sinecek yer arayacaktır. Türk ve İslam düşmanlarını korku dağları saracaktır. Tüm dikkatler size çevrilmiştir; tedbirli olmalısınız. Sağduyulu ve soğukkanlı olmak zorundasınız. Pencere aralığından size bakıyorlar. Uyuyor musunuz, uyanık mısınız bunu analiz ediyorlar. Uçarı mısınız ufuk sahibi misiniz bunu gözlüyorlar. Cevap sizdedir, söz sizdedir, karar sizindir. Biliyorlar ki bu davayı geçmeden Türkiye'yi geçemezler. Milli mücadelede denize süpürdüklerimiz bir kez daha kıyılarımıza çıkmanın arayışındadır. Son neferimiz son nefesinde tamam demedikçe, son namlu sükut etmedikçe bu can bu bedene dar olsun ki Türkiye'nin diz çöktüğünü hiç kimse görmeyecektir.
Bizim rahat edemediğimiz yerde hiç kimse istirahat edemez. Yediğimiz ayazı asla unutmayız, unutturmayız. Milliyetçi ülkücü gençliğe iftira atanlar bilsinler ki iftirayla olmadık, iftirayla ölmeyiz. Düşüncesi ne olursa olsun, kökeni ve doğduğu yer nereyi gösterirse göstersin, bu millet benim diyen her kardeşimizi kucaklıyor, alınlarından öpüyorum. Onların derdi okullarını bitirmek, bir meslek ve iş sahibi olmaktır. Meşru her eleştirinin başımızın üstünde yeri vardır. Kimseye gönül koyacak halimiz yoktur. Gençlerimiz için bu insani hak iki kere doğal görülmelidir ancak biz gençliğimizi sokakta bulmadık, sokaklara teslim etmeyiz. Terör örgütlerine, zilletin çukuruna düşmüş siyasilerin hesaplarına peşkeş çektirmeyiz. Gençliğin sokağa düşmesi geleceğimizin ayağa düşmesidir. Gelecek ayağa düştü mü yıkım ve yok oluş kapıya dayanmış demektir.
BOĞAZİÇİ TEPKİSİ
Boğaziçi Üniversite'nin rektörünün otomobilinin üstünde tepinen mahlukatın Türk gençliğine mensup olması mümkün değildir. Bunlar ne öğrenci ne de gençtir. Bunlar Türkiye düşmanlarının üniversitelere sızdırmaya çalıştıkları taşeronlardır. Bize kimse eğitim özgürlüğünden bahsetmesin, biz kimin neye hizmet ettiğini gayet iyi biliyoruz. Türkiye devleti temel insani istekleri karşılamakla mükelleftir, yapılan da budur ancak yurt diyerek banklarda yatmak neyin nesidir. Bunlar öğrenci değil, ajan provokatörlerdir. PKK'nın DHKP-C'nin tasması boğazlarına geçiren bunlardır. Çapulcular öğrenci falan değil düpedüz şehir eşkıyasıdır. Yetmez ama evet diyorsanız FETÖ'cülere PKK'lılara da mikrofon verin.
Öğrenci arayan CHP, İP ve diğerleri gelsinler de buraya baksınlar. Yürekleri yetiyorsa gelsinler de çakmak çakmak parlayan alnı temiz gençlerimizi görsünler.
ABD'YE 'ÜLKÜ OCAĞI' TEPKİSİ
ABD Temsilciler Meclisi terörist görmek istiyorsa, Ülkü Ocakları'na değil yeni dost ve müttefiklerine bakmalıdır. Ülkü Ocakları'nda haydut değil, haydutları dünyayı dar edecek inanmışlar yetişir. Açık açık söylüyorum; sizden korkan sizin gibi namert olsun. Sizden kaçınan sizin gibi çürüyüp gitsin. Davamızdan dönersek de gök girsin, kızıl çıksın.