Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül'de yapılacak referandum nedeniyle Türkiye'nin bir kaos ortamına sürüklendiğini ileri sürdü.
Bir dizi ziyaret için İznik'e gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Bursa milletvekilleri Hamit Homriş ve İsmet Büyükataman, Necati Özensoy, İznik Belediye Başkanı Kadri Eryılmaz ve MHP'li vatandaşlar tarafından İznik Lefke Kapı'da karşılandı.
Lefke Kapı meydanında vatandaşlara hitap eden Bahçeli, 12 Eylül'de yapılacak olan referandum sürecine değindi. 1876'dan beri geçen 134 yıl içerisinde ülke yönetimine talip olanların, ömürlerini anayasa değişiklikleri ile tükettiğini belirten MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Türkiye, 1946'da çok partili demokratik hayata geçtiğimiz günden bugüne kadar geçen süre içerisinde, yani 64 yılda demokratikleşme sürecini tartışıyor ve demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla daha iyi işleyebilmesi için çaba gösteriyor. Ama aradan geçen bunca yıla rağmen hala ülkemizde bir türlü ne anayasa değişikliği ne de demokratikleşme süreci tartışmadan kalkmış ve siyasi partiler kendi dünya görüşleri çerçevesinde millete sunabilecekleri en güzel hizmetin ne olabileceğini halka arz etmekte fırsat bulamamaktadırlar." diye konuştu.
Türkiye'de anayasa değişikliğine karşı olan hiçbir siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu bulunmadığını ifade eden Bahçeli, "Tartışmaya son verecek bir anayasa değişikliğinin artık yapılması ve milletimizin diğer gündemlerine geçmenin zamanı gelmiştir ve geçmektedir." dedi.
MHP olarak her zaman anayasa değişikliklerinin yanında olduklarını belirten Bahçeli, ''MHP ancak bir şartla bunun yanında olmayı tercih etmektedir. Anayasa, bir partinin anayasası olmamalı. Anayasa, bir kişinin amacına yönelik düzenlenmemeli, anayasa onun çıkarları uğruna kurban edilmemeli." şeklinde konuştu.
Anayasa değişikliklerinin toplumun dinamikleri göz önünde bulundurularak, uzlaşma zemininde yapılmasının faydalı olacağını dile getirdiklerini söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "En son anayasa değişiklikleri, bugünkü iktidar tarafından gündeme taşındığında, bu toplumsal sözleşme belgesi için bir genel uzlaşmayla her siyasi partinin, her sivil toplum kuruluşunun görüşleri alınmak suretiyle yapılmasında yarar olacağı düşüncesinden hareketle, böyle bir uzlaşma metnine MHP'nin katkı sağlayacağını ifade etmiştik, ancak bugünkü siyasi iktidar, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak ''ben yaparsam yaparım, yapmazsam da yapmam ama yaptığımı ister kabul eder ister etmeyin'' mantığıyla Meclisteki 330'un üzerindeki bir sayıyla referandum yoluyla da olsa ben bu anayasayı değiştiririm inadıyla bugün Türkiye'yi bir kaosa bir krize yeni bir çatışmaya doğru sürüklüyor."
AK Parti hükümetinin, referandum sürecinde Türkiye'yi darbeciler ve demokratlar ayrımı yaparak yeni bir ikilemle ikiye bölmeye çalıştığını söyleyen Bahçeli, "Ne demek darbeciler? Bir anayasa değişikliği üzerinde kanaatini söylemek ve bulduğu eksiklikler sebebiyle ben hayır diyeceğim diyerek bir milli irade tercihini netleştirmiş olan insanları darbeci olarak suçlamak ve kendilerini de demokrat olarak takdim etmek hiçbir anlam ifade etmez. Bu yanlış bir yoldur. Eğer Türkiye'de iktidarın çoğunluğunun dışındaki görüşleri bir darbe niteliği taşıyan anlayışlar olarak kabul ederseniz, zaten siz Türkiye'de demokrasiyi geliştiremezsiniz, demokratikleşmeyi sağlayamazsınız. Ancak ve ancak bölünmeyi körükleyerek demokratikleşme adına PKK'yı siyasallaştırırsınız. Siyasallaşma eğilimi gösteren tırmanan terörü teşvik eder cesaretlendirecek bir anlamda anayasa değişikliği var." diye konuştu.
Anayasa değişikliği ile yandaş bir yargı düzeninin kurulacağını ileri süren Bahçeli, "Hesaptan kurtulmak için yargı, yürütme ve yasama arasında bir gerilim yaratarak yargıyı sorgulamak, korkutmak ve yerine kendilerini kurtaracak olan yandaş bir yargıyı kurma eğilimi vardır." diye ifade etti.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın, ülkücülerin ve devrimcilerin idamlarını istismar ettiğini savunan Bahçeli, "Ne kadar tahrik edersen et. Ne kadar ağlarsan ağla kaderini değiştiremezsin millet kaderini ters düz etmiştir. Geçen gün Meclis'te grup konuşmasında bir ağlama rolü oynuyor. Karşısında da milletvekilleri Başbakan ile birlikte ağlıyor. Eğer ağlayacaklarını bilseydim grup toplantısından önce 50 NC kamyonetle birlikte selpak gönderir gözyaşlarını silmeleri çalışırdım. Bu sahte gözyaşları 12 Eylül öncesindeki şehitlerimizin acısını dindirmez." şeklinde konuştu.