Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Doğrusu iyi, yapıcı, saygılı bir üsluba hepimizin ihtiyacı var, Türkiye'nin çok daha fazla ihtiyacı var. Yani 'Çakallar-Bozkurtlar' tartışması doğru bir tartışma değil. Bunları kullanmamalıyız" dedi.
Arınç, Bursa Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Nuri Kolaylı'yı ziyaretinin ardından, Basın Kültür Sarayı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç,
"Son günlerdeki siyasetteki üslup tartışmalarına" ilişkin soru üzerine şöyle konuştu:
"Üslup konusu siyasetin, toplumsal hayatımızın olmazsa olmazları. Sadece siyasette değil birbirimize hitap ederken bile birbirimizi muhatap alırken bile saygıdan uzak kalmamak gerekir ama siyasetçiler, topluma örnek olması gereken insanlar ve onların tavır ve hareketleri toplumu etkileyebilir, bazen olumlu bazen olumsuz anlamda. Dolayısıyla siyasetçilerin, bir partiyi temsil etme durumunda olanların, özellikle lider ve yakınındaki kadrolarının üsluplarının kırıcı olmaması, kişilik haklarına saygı olması, özel hayatları mukaddes sayması ve birbirine hitap ederken de 'sen' diye, bunların çok daha ötesinde kırıcı cümleler kesinlikle olmamalı. Bunları söylüyoruz. Kendimiz de buna dikkat etmeye çalışıyoruz.
Bazen dikkat etmediğimiz ve sonunda pişman olduğumuz sözler de kullanabiliyoruz. Ama doğrusu iyi, yapıcı, saygılı bir üsluba hepimizin ihtiyacı var, Türkiye'nin çok daha fazla ihtiyacı var. Yani 'Çakallar-Bozkurtlar' tartışması doğru bir tartışma değil. Bunları kullanmamalıyız. Sayın Bahçeli, La Fontaine Masallarından bahseder gibi çakalları, Bozkurtları vesaireleri çok çok konuşmamalı. veya sembol haline gelmiş bazı değer veren unsurları tahrik edecek bir üslubun içinde de olmamalıyız. "
Siyasi hayatında, eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit'in üslubuna çok önem verdiğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Çünkü o keskin cümleleri bile saygısını bozmadan söyleyebilen ve konuşmasında bunlara çok dikkat eden bir liderdi. Onun övgüsünü de almış bir insanım. Sayın Ecevit, Sayın Hüsamettin Özkan'ın da olduğu bir yerde ben de bulunmuştum ve beni üslubumdan dolayı kutlamıştı. 'Fikirlerimiz ayrı ama üslubunuz çok hoşuma gidiyor' demişti. Bunu iyi bir anı olarak hatırlıyorum. Bazen meydanlar insanlara farklı şeyler söyletebiliyor ama biz bunları duymak istemiyoruz. Bir empati yaptığımda bunların konuşması faydalı mı, yoksa getirisi olan bir şey mi diye düşündüğümde, hayır ne faydası var ne getirisi var? Bu sadece tahrik ediyor. Siyaset ortamının gergin olması ve tahriklere yol açması da hem seçimin güvenliği açısından hem de seçime gölge düşürebilmesi açısından beni fevkalade üzüyor. Şu andaki üslubu ama sadece Bahçeli, sadece Erdoğan, sadece Kılıçdaroğlu bağlamında da ele almayalım. Siyaset için ortaya çıkan, meydana çıkan herkesin mutlaka yapıcı, saygılı dil kullanmasında fayda var diye düşünüyorum. "