AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik gündeme ilişkin konularla ilgili basın toplantısı düzenledi.
İşte Çelik'in basın toplantısından satır başları:
TARIM ARAZİLERİ KANUNU
Şimdi merkez medyaya bakıyorum bu konuyla ilgili elle tutulur bir haber yapılmamıştır. Aşk, hata, kusur, noksan, ayıp, günah göstermez. Ama kin ve nefret sevap göstermez, başarı göstermez. Eğer birine aşk derecesinde bağlıysanız onun kusurlarınız görmezseniz. Birine karşı kin duyuyorsanız da o ne kadar güzel şey yaparsa görmezseniz.
Medya siyaset ilişkilerinde aşk nefret olmamalıdır. AK Parti’nin akına da kara, karasına daha da kara diyen bir medya anlayışı hepimizin itmemiz gereken medya anlayışıdır.
Türkiye’de bölük pörçük olan bir tarım arazisi var. Mendil kadar olan araziler, 20 milyon arazi ekonomik değerini kaybettiği için, ekmeye biçmeye müsait olmadığı için atıl vaziyette bekletiliyor. 20 milyon dönüm arazi. ABD’de bir tarımsal işletmelerin ortalama büyüklüğü 1810 dönümdür. İngiltere’de yaklaşık 500-200 küsur dönüm. Türkiye’de bu 59 dönümdür. O da 10 parçaya bölünmüş vaziyettedir.
Türkiye’nin bir yılda 2014 yılında çıktığı en tavan yüksekliği esas alarak söylüyorum, tarım bakanlığı, çiftçimize 9,7 milyar destek veriyor. Fakat bu desteğin tam iki katı kadar bizim kayıbımız var. ne yapıldı peki? 2005 yılında toprak koruma ve arazi koruma yasası çıkarıldı. Önce miras yoluyla toprakların 10 dönümden az olmaması kararı yapıldı 2007’de 20 dönüme çıkarıldı. Şimdi de arazi bölünmesini ortadan kaldıran bir yasal düzenleme.
Peki bu Avrupa’da nasıl? Onlar yıllar yıllar önce bunu halletmişler. İsviçre’den aldığımız medeni kanun düzeltilmemiş. Madem bu kadar yanlış bir şeydi, niçin iktidarınız 12’nci yılda çıkardınız? Bu 9 yıldır çalışması süren bir yasa arkadaşlar. Bu arada bir şey daha yapıldı. 1961 – 2002 arasında, 40 yılda, 450 bin dönüm tapulaştırılmış. AK Parti’nin iktidarında 4 milyon dönümün tapulaşması bitirildi, iki milyonun da bu yılda bitecek.
CHP’ye de MHP’ye teşekkür ediyorum. BDP’ye teşekkür edemiyorum, maalesef destek verememişlerdir. Yıllar yılı sol bu memlekette toprak kullananın su sulayanın ekenin biçenin dediler. Ama bunun sadece sloganını attılar. Bu sloganları atmaya devam etsinler. Biz bunu hayata geçiriyoruz.
Merkez medyamız da devrim niteliğindeki kanun çıktı, yaşa-varol demeyi beklerken hatta kışkırtıcı haberler yapıldı. “Şehirde oturanlara arazi yok” Arazi küçülüyor ve insanlar geçimini topraktan sağlayamıyorlar. 20 milyon dönüm atıl arazimiz bundan sonra ekilip biçilecek. Türkiye kendine yeten gıda üreten bir ülkeyken, biz ithalat yapmak zorunda kalıyoruz.
“YALAN YANLIŞ BİLGİLERLE DOLU HABERLER YAPTILAR”
Bugün toprakla biraz ilgileneceğiz. Son günlerde yine bazı basın yayın organlarında, Datça Bozburun’da yapılan bir imar planlamasıyla ilgili olarak, kamuoyunun aklını karıştıracak yalan yanlış bilgilerle dolu haberler yaptılar. Şunun altını çizmek isterim, bir taraftan Datça Bozburun, bir taraftan sit alanları tahrip ediliyor şeklinde propaganda başladı.
Gezinin yıl dönümüne geldik ya, onu besleyecek şekilde bazı yayınlar yapılıyor. Burada ben size işin doğrusunu söyleyeyim. Medya yalan yanlış haber yazarsa, iktidarın doğru icraatlarını da yanlış gösterirse, iktidar sözcülerinin buna tepki göstermesi en tabii hakkıdır. Senin yapığın haber yalandır demek, medya özgürlüğüne karşı durmak mıdır?
“DATÇA’DA 10 YILDIR YAPILAN HAZIRLIK VAR”
Datça’da olanı söyleyeyim. Datça’da 10 yıldır yapılan hazırlık var. Bir plan çalışması yapılıyor. Nedir bu? 1/25000 çevre planıdır. Niçin yapılıyor? Özel çevre koruma bölgesinde bulunan 17 köyün 5’inin imar planı yapılmış. Diğer 12’sinin yapılamamış, 2B’den SİT alanı meselelerden dolayı yapılamamış. Bütün bunları esas alan 1/25000 çevre düzeni imar planı yapılmış, askıya çıkmış. Askı şu demektir, buna itirazlar olabilir. Bu itirazlar gelecek. Bakanlık yetkilileri değerlendirecek. Eğer vatandaş, mimarlar odası, STK’lar haklıysa, revizyonlar yapılacak. Ama haklı değillerse de bakanlık kendi yaptığı programın aslına sadık kalacak.
Bu yapılırken, kamu kurumlarının, STK’ların, köylülerin görüşleri alınmış. Kırsal kalkınma, güzellikleri yok etme esas alınmış, yat turizmi, tarihsel mimarı, SİT alanları, bunlar gözetilerek bir plan hazırlanmış ve bu haberler yapıldıktan sonra, bizim allı şanlı gazetecilerimiz dalıyorlar. Gidip CHP’li Datça belediye başkanını buluyorlar. Muhtelif gazetelere verdiği beyanatlar var, “Bu bizim ihtiyacımızdır. Buna karşı çıkmak doğru değildir” Gazetelerde yer aldığını gördünüz mü?
Bu medya etiğine uymaz, ahlakına uymaz. Ben tekrar söylüyorum. Bu işin bilimsel olmayan bir tarafını birileri getirsin, en önce biz müdahil olalım.
“BAŞBAKAN VE BAYRAKTAR SAHİLLERİ DOLAŞTI”
Geçen yıl ben de Bodrum’daydım. Başbakan yanına o zamanlar Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Sayın Erdoğan Bayraktar’ı da alarak bir tekneyle o sahilleri dolaştılar. Sahil yağmalanmasını başbakan, bakana göstererek, deniz kirliliğine, görüntü kirliliğine yol açacakları ortadan kaldırın, çevre bakanlığı hummalı bir çalışmaya girdi.
Ha çevre gibi, yeşil gibi masum kanundan yola çıkarak acaba taraf çıkartabilir miyiz? Gezi’de denendi, geçti. ODTÜ Yolu’nda da yapıldı. Şimdi en çok CHP’liler geçti. Hemen şak CHP genel merkezine.
Kendi kendimize karşı dürüst olalım. “Efendim beş yıldızlı otel yapılacak” Özal için de birileri kıyamet kopardı. Eğer o oteller yapılmasaydı Türkiye turizmde söz sahibi olmazdı arkadaşlar. Kafamızı kumdan çıkaralım. Beş yıldızlı otel yapılacaksa yapılacak, yeşil katledilmeden. 1/5000’lin imar planları yapılmadan zaten bunlar yapılamaz.