Başbakan yardımcısından önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen C20 Zirvesi'ne katıldı. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, yolsuzlukla mücadelenin kurumların şeffaflığının artırılması ve STK'lar ile medyanın yardım

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen C20 Zirvesi'ne katıldı. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, yolsuzlukla mücadelenin kurumların şeffaflığının artırılması ve STK'lar ile medyanın yardımcılığıyla olacağını belirterek, "Bunun için öyle bir ekosistem yaratmak gerekir ki, bunun için de eylem ve strateji planlarımız hazır" dedi.

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen C20 (Sivil Toplum 20) Zirvesi'ne katıldı. Zirveye Cevdet Yılmaz'ın yanı sıra, eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ayşe Sinirlioğlu, C20 Türkiye Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Dış İlişkiler Ekonomi Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, dünyadan 400'ün üzerinde sivil toplum temsilcisi katıldı.

"SAYIN BABACAN BÜYÜK BİR LİDER OLDU"

Zirvede bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bu çalışmayı yapan herkesi kutlamak istiyorum. Gördüğüm kadarıyla STK'nın içinde çok canlı görüşmeler ve hükümet yetkilileri olarak biz daha kısa vadeli konulara baktık. Daha yüzeysel çerçeve içerisinde inceledim. Görüyorum ki STK geniş konulara yer verdi. Çalışmalarında çok zengin konuşmalar yaptınız. Herhalde gerçekten şunu söyleyebilirim; sizin bu bildiriniz çok daha derin, uzun ve geniştir. Çalışmalar, gayet de özgür ve açık tartışmaların sonucu nihaidir. Ben bunu resmi toplantılarla kıyaslarım. Uzun vadeli fikirler zaten bu da STK'nın fikridir. Biz kamu çalışanları olarak, pratik olarak üzerinde duruyoruz. STK bu düşünceleri tedirginlikle uzun vadede bu iki isim birbirini tamamlıyor. Sanıyorum ki bu görüşmeler, bu tartışmalar, belki de kasımda ve G20 platformunu etkileyecektir. Aynı zamanda görüyorum ki bazı grupların çalışmaları gerçekten çok başarılı olmuştur. Sayın Babacan'ı kutlamak istiyorum. Kendisi büyük bir lider oldu. Her şeyi çok güzel bir şekilde hazırladı. Bende büyük bir programla onun programını uygulayabilirim" dedi.

"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TAM BİR DEMOKRASİ OLMADAN MÜMKÜN DEĞİL"

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bende eskiden Kalkınma Bakanıydım. Dolayısıyla daha önceki panellerde tartışmaları inceledim ve gördüm ki bir konsensüs mevcuttur. Görüyoruz ki demokrasi ve kalkınma arasında sıkı bir ilişki var. Fakat kalkınmayı ekonomik büyüme olarak görmemiz gerekir. Ekonomik büyüme, kalkınma kavramının ancak bir parçasıdır. Dış sürdürebilir hedefleri üzerinde duruyor ve bunlar onaylatacaktır. Ümit ediyorum bu şekilde global gündem 2030 hedefleri ortaya çıkartır. İçeriye baktıkları zaman sürdürülebilir kalkınmada üç konu vardır. Ekonomik büyüme, aynı zamanda sosyal büyüme de var. Bunların paylaşılması gerekir. Toplam bunun tüm katmanları tarafından farklı bölge ve ülkeler tarafından üçüncü boyutta kuşaklar arası uzun vadeli hedeflerdir. Çevre iklim değişikliği, bizim dünyamızın sürdürülebilirliği, biz aynı zamanda 4'üncü boyuttan bahsediyoruz. Bu kalkınma boyutunun yönetimidir. Bunu farklı toplum katmanlarına dağıtabilirsiniz. Fakat ifade özgürlüğü, konuşma özgürlüğü, hukuk devleti üstünlüğü, gerçekten tam bir demokrasi olmadan mümkün değil."

"DEMOKRATİK DENEYİMLERİN KÜRESEL OLMASI GEREKİYOR"

"Demokrasi ve özgürlükler kendileri zaten değerli kavramlardır" diyen Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Onları başka bir kalkınma ile bağlamadan demokrasiyi kalkınmanın bir parçası olarak görmek gerekir. O esnada kalkınmanın dışında kalan bir öge değildir. O olmaksızın kalkınma zaten tamamlanmış değildir. Bence demokratikleşme insan hakları, insan saygınlığı değerli olan kavramlardır. Başka çalışmalar bize şunu gösteriyor ki, belli bir süre içinde amperik olarak belki farklı tablo ile karşılaşabiliriz. Bu hiçbir şekilde bu anlama gelmez. Yani bizim demokrasiyi unutmamız, başka gündemlerle devam etmemiz doğru olmaz. Aksi halde bugün başka günlerin birinde öyle gerekçelerle karşılaşacağız ki, demokrasi olmadan ekonomik büyüme olur. Bu da tehlikelidir. Şunu demek istiyorum. Demokratikleşme farklı düzeyde olur. Demokratik deneyimler günlük, STK'larla olursa küresel düzey olur. Gördüğüm kadarıyla küresel düzeyde demokratikleşme üzerinde fazla durulmadı. Daha fazla demokratik yönetimden konuşmak gerekir, yerel, ulusal yeterli değil. Küresel düzeyde olmak gerekir. Küresel networkler ve STK'lar bu gündeme katkıda bulunabilir. Dış milletlerde 5 ülke vardır, onlar karar verir. Ona karşı bir şey yapamazsınız. Bazı mali kurumlarda veto görebilirsiniz, bazı katılıcıların çok daha güçlü olduğunu görebilirsiniz. Bunları böyle almamız lazım. Küresel düzeyde daha fazla demokratikleşme olursa eşitlik olacaktır. Küresel yönetim demokratik olursa bu şekilde duyuracaktır. Bu kapsam içinde öncelik olarak gördük çalışmamızda, bu kavramla kadınların, gençlerin ve KOBİ'lerin de dahil edilmesini öngördük ancak ulusal düzeyde" dedi.

"KADINLAR PARLAMENTO VE KARAR SÜREÇLERİNDE OLMALIDIR"

Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kapsayıcı büyüme muhakkak önemlidir. Öyle bir kavram ki bize şunu gösteriyor. Eşitlik ve büyüme arasında öyle bir durum var ki, biz ikisini birden gerçekleştirebiliriz. Bunun için öyle politikalar olmalı ki, onların STK ile birlikte hazırlanması gerekir. Kapsayıcı büyüme bu açıdan mümkündür. Sizin karar süreçlerinize bağlıdır. Cinsiyet eşitliği de önemlidir. Demokratikleşme önemlidir. Bizim 10 yıllık politikamıza baktığımızda biz üç konuda gördük. Kadınları güçlendirmek, kadınlara katılma, eğitim olanağı vermek ve iş piyasasına hazırlanmalarıdır. Diğer konu da ekonomik hayata katılımdır. Çalışan ve çalıştıran olarak çok farklı teşviklerle biz iş gücüne katılım oranını artırıyoruz. Bu şekilde devam edeceğiz. Kadınların varlığı parlamentolarda, karar süreçlerinde olmalıdır. Bunları artırmak için yapılacak çok işler var. Bunlar önemlidir. Biz sadece para ekonomisi üzerinde durmayalım. Ekonominin maalesef parasal olmayan tarafları da var. Bu şekilde olduğu için bunu ekonomik destek olarak görmüyoruz. Acaba bunlar mali olmayan, parasal olmayan kadınların etkisi nasıl ölçülür diye çaba sarf etmemiz lazım."

"ŞEFFAFLIK ARTAR, STK VE MEDYA YARDIMCI OLURSA YOLSUZLUKLA MÜCADELE EDERSİNİZ"

Yılmaz, "Biz hükümete geldiğimizden günden beri yolsuzluğun önemli bir konu olduğunu söylemiştik. Bu sistemik bir üye şeffaflığı artırırsanız, kendi kurumlarını artırırsanız, STK ve medya herkes yardımcı olursa yolsuzluğa karşı mücadele edersiniz. Onun için bazı konuları ortaya çıkarmak önemlidir. Yolsuzluğa karşı mücadele edebilmede öyle bir ekosistem yaratmak gerekir ki, bunun için eylem planları ve stratejik planlarımız var" şeklinde konuştu.

"BAŞBAKAN YARDIMCILARININ YAN YANA OTURMASI PÜRÜZSÜZLÜĞÜ GÖSTERİR"

Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise, "Bizim Türk devletinin öncelikle olan belirledikleri ile STK arasında örtüşme var. 13 yıl devlet tarafında geçirdikten sonra C20 tarafındayım. Sonra daha liberal bir pozisyonda görüşmeleri ifade edebilirim. Bazı boşlukları doldurmak adına Sayın Yılmaz çok iyi şekilde değindi. Neden üç iyiye değindik. Küresel büyümenin krizden sonra yavaş yavaş başladığını gördük ama büyümenin kalitesine göre sorunlar var. Büyüme kapsayıcı değildi. Büyüme parasaldan geliyordu, reformdan değil. Yeteri kadar dikkat gösterilmiyordu. İstihdamı yaratacak olan günün sonunda özel sektörün yaptığı yatırımlar genel kanaatin aksine kamunun yatırımları o kadar büyük istihdam yaratmıyor. Kapsayıcılığın uluslararası tarafı da var. Düşük gelirle ülkelere başvuru yaptık. Bizim G20'mizde böyle ülkeler var. Böyle görüştükleri sürece görüşülüyor. Bildiriye baktığımızda en az gelişmiş ülkeler G20, belki dünyanın yüzde 43'ünü temsil ediyor ama yine de tamamını değildir. Eski ve yeni başbakan yardımcılarının yan yana oturması yaygın bir şey değildir. Bu çalışmalarımızın pürüzsüz bir şekilde geçtiğini gösterir" diye konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
Haberlerde yapılan yorumlarda Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri