Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, kapalı kapalar ardında Türk demokrasisine karşı paralele çeteyle ne planladıklarını sorarak, bunu çıkıp açıklamalarını istedi.
Davutoğlu, partisinin Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılan Tekirdağ İl Konresi’ne katıldı. Tekirdağ’a, Edirne’ye, Kırklareli’ne geldiğinde yalnız Trakya’yı değil, Tuna’ya kadar bütün Balkanlar’ı konuştuklarını belirten Davutoğlu, "Geçen ay Makedonya’ya gittiğimde gözlerimizi yaşartan bir hadiseye şahit olduk. Türkçe Bayramında, Yunus Emre’den ilham almış Horasan erenlerinin evlad-ı Fatihan’ın torunu Makedonyalı soydaşlarımızla, dindaşlarımızla bir araya geldiğimizde bizden bayrak istediler, al bayrak, kongremizi şereflendiren binlerce al bayrak istediler. Biz de onlara söz verdik. Ve bu sözümüzü yerine getireceğiz. İnşallah önümüzdeki haftalarda onlara söz verdiğimiz gibi önce Üsküp’e, Gostivar’a, Kalkanderen’e, Ohri’ye ve Makedonya’nın her bir köşesine sonra da Balkanların her yerine, isteyen her haneye bir al bayrak, bir kur’an-ı azimüşşan ve bir Türkçe sözlük hediye edeceğiz" dedi.
Zulme karşı sessiz kalmış bir nesil devamı olmadıklarını belirten Davutoğlu, "İnşallah bir gün özgür Kudüs’te hep beraber olacağız. Nasıl zalim Milasoviç ve onun zalimleri Saray Bosna’yı döverken hepimizin yüreği Saray Bosna’yla, Mostar’la atmıştır. Şimdi de hepimizin yüreği Gazze’de, Filistin’de, Suriye’de Somali’de, Irak’ta atıyor. Çünkü biz, zulme karşı sessiz kalmış, zillete düşmüş bir neslin devamı değiliz. Aksine dünyanın her yerine ilahi kelimetullah davasını, adalet davasını götürmüş, Avrupa’da bugün ırkçılık karşısında ders alınması gereken Saray Bosna ve Balkanlar’da bütün dinlere, inançlara özgürce yaşama hakkı tanımış evladı fatihanın torunlarıyız. Bugün Berlin’de Fatih Camii’ni yakanlar. Ziyaret ettim, Almaya’da 94 camimize saldırıda bulunanlar. 100’lerce camiye Avrupa’nın her yerinde saldırıda bulunanlar. Bu anlamda kültür terörü işleyenler, gelsinler Rumeli tarihinden ders alsınlar. Kilisenin, caminin, sinagogun yan yana olduğu asırlarca yan yana yaşadığı Saray Bosna’dan, Üsküp’ten, Filibe’den, Edirne’den, Tekirdağ’dan ders alsınlar. Şimdi, AK Partiyi eleştirmeye kalkanlar ve sanki AK Parti farklı düşüncelere müsamahakar değilmiş gibi içeride ve dışarıda bir takım propaganda yürütenler son 12 yıl içinde Türkiye’de her konuda tam bir özgürlük ikliminin yaşanmış olduğunu görebilirler" dedi.
AK Parti mensuplarından, Tekirdağ’da her yere, her köşeye, her sokağa, her ilçeye, her mahalleye gitmelerini ve özgürlük davasını anlatmalarını isteyen Davutoğlu, "28 Şubat’ta yapılan zulümleri, 12 Eylül döneminde yaşanan baskıları, 27 Mayısta dar ağacına gönderilen şehit başbakanımızı hatırlatarak, 12 yıllık özgürlük destanımızı anlatacaksınız. Trakya, her zaman demokrasinin kalesi oldu. Demokrat bir zihniyete sahip oldu. Trakya hiç bir zaman Cumhuriyet Halk Parti’sinin tek parti zihniyetine tabi olmadı. Darbelerin yanında olmadı. Özgürlüklerin yanında oldu. İşte şimdi de bu özgürlüklerin teminatı AK Parti’dir. Burada bir kez daha bütün Trakya’ya, bütün Anadolu’ya şu taahhütte bulunuyoruz. Türkiye son 12 yıl içinde nasıl demokrasiden nasibini almışsa önümüzdeki dönemde 2023’e giderken yükselen cumhuriyetimizi, kökleşen demokrasi ile birleştireceğiz. Biz, cumhuriyetçiyiz. Cumhuriyet Halk Partisi gibi sadece adında cumhuriyet olan bir parti değiliz. Biz gönülden cumhuriyetçiyiz, yürekten cumhuriyetçiyiz, zihinden cumhuriyetçiyiz, emekle cumhuriyetçiyiz. Cumhuriyetçilik cumhuriyeti yüceltmekle olur. Cumhurun sesine kulak vermekle olur. Tek parti döneminde her türlü baskıyla cumhurun üzerine gidenler, özgürlükleri kısıtlayan bir geleneğin takipçisi olanlar hiçbir zaman cumhuriyetçi olmazlar. Şimdi bütçe konuşmasında hatırlarsanız Mısır’daki darbecilere sahip çıkınca Kılıçdaroğlu, dönüp ona demiştim ki: ‘Sahip çıkıyorsunuz, çünkü siz de darbecisiniz.’ Türkiye’de her darbenin ya yanında, ya arkasında, ya önünde Cumhuriyet Halk Partisi oldu. Şimdi samimi Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime, seçmenlerime de sesleniyorum. Son olarak 17-25 Aralık’la, 19 Ocak MİT TIR’larına yapılan baskınla, 27 Mart’ta bizzat benim odamı dinleme zilletine düşen çeteyle Kılıçdaroğlu’nun yan yana durmasını içinize sindiriyor musunuz?" dedi.
Kimsenin demokrasi sınavında millete hesap vermekten kaçamayacağını belirten Davutoğlu, "Şimdi, öyle bir dönemden geçiyoruz ki herkes sınavda. Soruyorum Kılıçdaroğlu’na aslında kendi milletvekili, bir bayan CHP milletvekili, Kılıçdaroğlu’na paralel çeteyle iş birliğini sordu. 12 soru yöneltti. Daha Kılıçdaroğlu’ndan cevap yok. Kapalı kapalar ardında Türk demokrasisine karşı bu paralele çeteyle ne planladınız. Çıkın ve açıklayın. Hem cumhuriyetçilik yapacaksınız, cumhuriyetçilik iddiasında bulunacaksınız hem de dinimizi istismar eden, hayır hasenat peşinde olan vatandaşlarımızı iyi niyetini istismar ederek Türkiye’de bürokrasi üzerinden darbe yapmak isteyen bir çeteyle beraber hareket edeceksiniz. İşte bunların cumhuriyetçiliği bu kadar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhuriyetçiliği, cumhurla ilgili değildir. Belki bir gazeteyle ilgilidir. Olabilir. Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olabilir. Ama cumhurla ilgili değildir, cumhuriyetle ilgili değildir. Dikkat edin o gazete peygamber efendimize hakaret ima eden karikatürleri bastığında yanında Kılıçdaroğlu vardı. Cumhur yoktu ama Kılıçdaroğlu o hakaretlerin yanında durdu, arkasında durdu. İşte biz buradan sesleniyoruz. Her türlü basın özgürlüğü ülkemizde teminat altındadır. Her türlü teröre karşı da her türlü güvence alacağız. Ama milletin değerlerine hele hele 1 buçuk milyar Müslümanın alemlere rahmet olarak gördüğü Hazreti Peygambere hakaret edilmesine izin vermedik, vermeyeceğiz" dedi.
Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Anadolu’dan Tekirdağ’a Süleymapaşa’yla yürüyen o yörük obaları, o evladı fatihan, resül aşkına yürüdüler, Hazreti Muhammed aşkına yürüdüler. Hazreti Ahmet Mahmud-u Muhammed Mustafa sallalahü aleyhüvessellem aşkına yürüdüler. İşte biz de aynı yoldayız. Kim ne derse desin, kınayanın kınamasından çekinmeden söylüyoruz. Bizim için cumhuriyet ve cumhuriyetçilik milli değerlerle buluşan bir zihniyettir. Cumhurla buluşan bir zihniyettir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurla da cumhuriyetle de ilgili yoktur. Eğer olsaydı bakınız Türkiye’de ilk defa cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Ve adaylar çıktı. Birisi 12 yıllık Ak Parti devrimine destan yazan, kurucu başkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Biz Ak Parti kadroları, cumhuriyete aşık olduğumuz için cumhuriyeti hayat felsefemiz gördüğümüz için kendi adayımızı çıkardık, arkasında durduk ve cumhuriyetin en yüce makamına cumhurbaşkanlığı makamına A^K Partili liderimizi aday gösterdik. Peki CHP ne yaptı.
Hani cumhuriyetçi CHP kendi içinden cumhuriyetin zirvesine cumhurbaşkanlığına bir aday gösterme cesareti ortaya koyabildi mi? Kılıçdaroğlu madem cumhuriyet aşığıydın niçin aday olmadım? Niçin cumhurun önüne çıkıp da cumhuriyeti taçlandırmak için ben cumhurbaşkanlığına adayım deme cesareti gösteremedin? Gösteremezler çünkü milletten onay ve izin alamayacaklarını bilirler. Gelirler Trakya’da, İzmir’de, Muğla’da, Ege, Akdeniz, Trakya kıyılarında cumhuriyetçilik yaparlar. Cumhuriyetçilik Türkiye’nin her bir santimetre karesinde yapıldığı zaman cumhuriyetçiliktir. Peki ne yaptılar? Milliyetçi hareket Partisi, niçin kendi içinden bir aday çıkaramadı? Neden Türkiye Cumhuriyet devletinin başına bir Milliyetçi Hareket Partili’yi aday gösteremedi. Çünkü o da bilir ki milliyetçilik sadece onun ismindedir. Türkiye’de milliyetçilik iddiasında bulunmak için, vatanperverlik iddiasında bulunmak için Namık Kemal’in izinde yürüyebilmek için Hakkari’de de Edirne’de de Kars’ta da, Muğla’da da aynı sözü söylemek lazım. Oralara da gidebilmek lazım. Bu al bayrağı oralarda da dalgalandırmak lazım. Biz çok üzerine gidince Tunceli’ye gitti. Sadece valiliğin önünde konuştu ve geri döndü. Biz nereye gidersek gidelim oranın her yerinde vatandaşımızla kucaklaşırız.
Vatandaşımızın kokusundan onun yüreğinden güç alırız. Onun için bütün partiler arasında bir tek Ak Parti cumhurbaşkanlığına kendi adayını çıkardı. Diğerleri ne yaptı Pensilvanya’da yapılan bir siyaset mühendisliği ile bir çatı aday buldular. Çatı aday diye ortaya koydukları şahıs kaybedince de Kılıçdaroğlu dedi ki tabii sayın İhsanoğlu’nu halk tanımıyor dedi. Peki halkın tanımadığı birini niye aday gösterdiniz? Bunu şunun için zikrediyorum. Bir kez daha söylüyorum. Türkiye’de gerçek cumhuriyetçilik AK Parti tarafından savunulan bir idealdir. Gerçek milliyetçilik vatana hizmet ve uluslararası itibarı yükseltme bakımından AK Parti’nin gerçekleştirdiği bir hizmettir. Şimdi bakınız 12 yıl öncesini Türkiye Cumhuriyeti Devletini düşünün. Fazla değil. Tek parti dönemine gitmiyoruz. Camilerin ahır haline getirildiği, ezanların aslının yasaklandığı döneme gitmiyoruz. 12 yıl öncesine, Ak Parti öncesine.
Öyle bir haldeydi ki devletimiz o Selçuklu’dan, Osmanlı’dan evladı fatihandan yükselen devletimizi o hale düşürmüşlerdi ki bir IMF memuru gelir ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ına neredeyse talimat verirdi. Türkiye birkaç milyon dolar için Avrupa’ya el açardı. 5 sente muhtaç diye sembolizm geliştirilmişti. Peki 12 yıl içinde nereden nereye geldik. 12 yıl içinde gücünü Namık Kemal’den, gücünü ve ahlakını Süleymanpaşa’dan alan Ak Parti kadrolarıyla bırakın IMF’den borç almayı, IMF’ye 5 milyar dolar borç veren bir ülke olduk. İşte cumhuriyetçilik budur. Bırakın 2001’de çok küçük bankalardan, devletlerden hibe talep eden bir ülke olmayı şimdi dünyada gayrisafi milli hasılasına oranla en yüksek insani yardım yapan, mazlumlara el açan, el uzatan, en güçlü ülke oldu Türkiye Cumriyeti Devleti. İşte aramızdaki fark bu. Cumhuriyetçilik bu. Milliyetçilik bu. 1999 depreminde kendi vatandaşına Ankara’dan Sakarya’ya günlerce ulaşamayan bir hükümetin yerini, Van depremi olduğunda 1 yılda 20 bine yakın konutla yepyeni bir şehir inşa edebilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti aldı. İşte aramızdaki fark bu".
Cumhuriyetçiliğin inanç meselesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Cumhuriyetçilik irade meselesidir. Kararlılık meselesidir. Ama en önemlisi iffet meselesidir, onur meselesidir. Devletimizi o hale getirenler, 2002’de o hale getirenler cumhuriyetçilik iddiasında bulunamazlar. Türkiye o zaman başka ülkelerin envanterinden çıkan, ayrılıp artık biz kullanmıyoruz, sadaka gibi siz kullanın diye verdiği tankları almak için müzakere yürütüyordu. Sonra o tankları aldıktan sonra da İsrail’e modernizasyon için yüz milyonlarca dolar para ödüyordu. Şimdi ise Altay tankıyla kendi tankını üreten kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleri var. Şimdi geçen hafta savunma sanayi icra komitesi toplantısı yaptık.
Orada inşallah 2023’te ilk prototifini üreteceğimiz olan kendi milli savaş uçağımızın ön tasarım aşamasına geçmesine karar verdik. Şimdi tasarımı başlıyor 2023’te yüce ülkemizin semalarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti markalı milli savaş uçağımız uçacak. Aramızdaki fark bu. Şimdi Tekirdağlılar kim size soruyorum. Kim cumhuriyetçi? Türkiye Cumhuriyeti Devletini sefil duruma düşürenler mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletini dünyada yükselen güç haline getiren AK Parti mi? Gerçek cumhuriyetçi parti kimdir? Gerçek cumhuriyetçi, cumhuriyeti taçlandıran AK Parti’dir. Bunu her yerde cumhuriyetçiliğe inanan bütün vatanımızda olduğu gibi Trakya’nın her köşesinde anlatacaksınız" diye konuştu.