Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Suriye konusundaki mektubuna verdiği yanıtta, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye konusundaki gelişmelere ilişkin dün yolladığı mektuba, 4 sayfalık bir mektupla cevap verdi.
Mektubunda ''Suriye'de yaşanan gelişmelere karşı Türkiye'nin 'etkili ağırlık koyabilecek' iken bunu 'yapamadığı' iddianız gerçeklerle bağdaşmamaktadır'' ifadelerine yer veren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''CHP'nin, haklı olan halklardan yana daima açık ve net bir tutum içinde olması beklenirdi. Zalim ile mazlum, katil ile maktul, haklı ile haksız arasında ayrım yapmayan siyasi bir tutum insani ve ahlaki değildir. CHP yönetimi bu insani ve ahlaki zaaf ile maluldür. Bu tutumun, Suriye krizine çözüm üretmesi mümkün değildir.
Mektubunuzda Suriye rejiminin katliamlara devam etmek konusundaki ısrarının her türlü çözüm sürecini baltaladığını görmezden gelmektesiniz. Türkiye'nin Mart 2011'den bu yana üzerinde çalıştığı ve en son Cenevre toplantısı sonrasında yayınlanan bildiride yer alan planı, yeni ve orijinal bir öneri gibi sunmaktasınız ve yine mektubunuzda Suriye rejiminin katliamlara devam etmek konusunda ısrarının her türlü çözüm sürecini baltaladığını görmezden gelmektesiniz.''
Mektubun satır başları şöyle:
-Bugün itibarıyla Suriye'de tüm meşruiyetini yitirmiş bir rejim vardır. Şimdiye kadar tüm yaşananlar görmezden gelinip bu rejimin barışçıl bir çözümün meşru bir tarafı gibi gösterilmeye çalışılması, Suriye'deki derin insani krizin sorumlusu olan rejime destek vermek anlamına gelmektedir.
-Türkiye'ye sığınan mülteci sayısı 80 bini aşmıştır. Katliamdan, bombalardan, tecavüz, işkence ve ölümden kaçan bu insanlara kucak açmak Türkiye'nin ahlaki, siyasi ve tarihi sorumluluğudur. Bu konuyu, bir iç siyaset malzemesi yapmak ahlaki ve siyasi bir yanlış olmanın ötesinde, gözlerimizin önündeki ağır insani krizin sorumlusu olan rejime destek vermek anlamına gelmektedir.
-Bu tavır, bölgedeki gelişmeleri algılayamamak ve tarihin yanlış tarafında yer almakla eş anlamlıdır. Üstelik halkını katleden rejimi cesaretlendirme olarak anlaşılmaktadır.