Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak, ''İktidar partisinin anayasa değişikliği önerisi, başkanlık sistemiyle adından başka hiçbir benzerliği olmayan bütün yetkileri tek bir kişide toplayan adeta seçilmiş padişah düzeni getiren yeni bir anayasal düzendir.'' dedi.
Temiz Seçim Platformu, 30 Mart yerel seçimlerini düzenlediği toplantı ile değerlendirdi. Toplantıda konuşan Hikmet Sami Türk, başkanlık sistemi tartışmalarını değerlendirdi. Türk, ''Eğer seçim sistemi değiştirilirse Başbakan'ın anayasayı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluğa ulaşacağını, yani 367 milletvekili üzerinde bir oy desteğine sahip olabileceği bir parlamento aritmatiğine ulaşabileceğini umuyorum. O zaman da başkanlık sistemini getirecek. Bu başkanlık sistemi bir ara söylediği gibi bütün yetkilerini kullanan bir cumhurbaşkanı değil ama daha şimdiden henüz anayasa değişikliği olmadan dahi 10 Ağustos'da millet başkanını seçecek dediğine göre, daha önce açıklanmış olan iktidar partisinin anayasa değişikliği önerilerinde başkanlık sistemiyle adından başka hiçbir benzerliği olmayan bütün yetkileri tek bir kişde toplayan adeta bir seçilmiş padişah düzeni getiren bir yeni anayasal düzendir. Başbakan böyle bir yetkiye sahip olmak istiyor. Bugüne kadar ki tutumu ve Türkiye'nin geçmişteki deneyimlerine baktığımız zaman Türkiye'yi tek adam diktasına, bir seçilmiş padişah rejimine götürecek, felakete sürükleyecek olan bir değişiklik olacaktır.'' şeklinde konuştu.
DARALTILMIŞ BÖLGE SİSTEMİ'NE GEÇİŞ TÜRKİYE'NİN 1960 ÖNCESİNE DÖNMESİ DEMEKTİR
Daraltılmış bölge sistemini de eleştiren Türk, şöyle devam etti: Daraltılmış bölge sistemi, milletvekillerinin seçildiği seçim çevrelerinin eşit olduğunu kabul edersek bu Türkiye'nin 110 seçim çevresine ayrılması demektir. Eğer nisbi temsil uygulanırsa bölme işleminin 5'ten öteye gitmeyeceği, payların büyük kalacağı, ancak büyük partilerin ulaşabileceği bir tablo ortaya çıkaracaktır. Burada da iki veya üç partinin şansının olduğu bir durum ortaya çıkaracaktır. Başbakan'ın buradan da aynı şekilde 367'nin üzerinde bir çoğunluk olabileceğini düşünüyorum. Eğer dar bölgenin çoğunlık sistemine göre milletvekili seçilmesi düşünülüyorsa, Türkiye'nin 1960 öncesine daha daraltılmış ölçekte dönülmesi demektir.''