CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandum çalışmalarını sürdürdüğü Balıkesir ve ilçelerinde, Balya'nın ardından Akbaş Köyü'ne uğradı.
Kadınlar, ilgiyle karşıladıkları Kılıçdaroğlu'na kendi yaptıkları gözlemelerden ikram etti ve birlikte fotoğraf çektirdi. Daha sonra Balıkesir'e geçen Kılıçdaroğlu, Gala Aktivite ve Yaşam Merkezi'de STK üyeleri, muhtarlar ve partililerle buluştu. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Size genel başkan olarak hitap etmiyorum. Sorun parti sorunu değil, seçim değil, partiye oy vermiyorsunuz. Türkiye sorunuyla karşı karşıyayız. Hepimizin düşünmesi lazım. Yol ayrımına gelmişiz. Ne yapacağız? Demokratik parlamenter sisteme mi devam edeceğiz, yoksa bundan vazgeçip tek adam rejimini mi tercih edeceğiz? Sorun budur. Hangi partiden olursa olsun, hangi kimlikten, inançtan olursa olsun bu güzel ülkede bayrağın altında onurumuzla yaşamak istiyoruz. En temel şart demokrasidir. Benim düşündüğüm gibi karşıdaki insanı düşünmeye zorlayamam. Kızamam, farklı düşünebilir. Siyasal partilerin varlık nedeni de budur. Halkın hakemliğine her zaman gidip baş vurmalıyız."
"BİZ HALKIN KADERİNİ MAHKEME BELİRLEMESİN DEDİK"
Konuşmasında anayasa değişikliğini neden Anayasa Mahkemesi'ne götürmediklerini de anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişiklikler görüşülürken toplumun değişik kesimlerinden 'neden Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuyorsunuz' dendi. O zaman Amasya Tamimi aklımıza geldi. Orada der ki; 'Milletini, istiklalini milletin azim ve kararlığı kurtaracaktır' der. Biz halkın kaderini mahkeme belirlemesin dedik, millet belirlesin dedik sandığa gidelim, demokrasiye sahip çıkalım dedik. Tek adamı, bu rejimi özlüyorsanız oy kullanacaksınız, istemiyorsanız onurla gururla gidilecek hayır oyunun altında mühür basılacak bu kadar basit. Demorkasi sadece benim için değil. Sadece CHP, AK Parti, MHP'liler için değil. Demokrasi hepimiz için geçerli. Sahip çıkmalıyız. Türkiye'nin itibarı artacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet'i kurdu, İslam devletleri, cumhuriyeti tercih etti. Kabul ettiler ve bütün bu müslüman ülkeler, Türkiye'yi hep örnek aldılar. Tek partili hayattan çok partili hayata geçtik. Dünyada örneği yoktur, bir siyasi parti kendi iradesiyle çok partili hayata geçmiştir. Şimdi biz demokratik parlamenter rejimi bir tarafa bırakacağız. Referandum, Türkiye'nin kaderiyle ilgili olan bir referandumdur."
"SORUMLUĞUN ANAHTARI HAYIR OYUNDA YATIYOR"
12 Eylül anayasası için hayır oyu verdiğini de hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"12 Eylül anayasası, oylanırken Fikirtepe'de bir ilkokulda oy kullandım. Hayır oyu verdim. O darbe anayasasına 'hayır' oyu vermiştim. Bunun onurunu yaşıyorum. Her birimizin vatandaş olarak her birimizin sorumluğu var. Sadece kendinize değil, Balıkesir'e değil, Türkiye'ye değil. Her birisinin sorumluluğu vardır. Bu sorumluğun anahtarı hayır oyunda yatıyor. Hayır dediğimiz anda, evlatlarımıza ve torunlarımıza şu mesajı vereceğiz; Vatandaşların, muhtarların, esnafın üzerine baskı yaptılar. Gidip hayır oyu kullanın diye, ama ben direndim. Seni düşündüm diyeceksiniz, torununuza 'ben gittim bütün baskılara rağmen hayır oyu kullandım. Senin geleceğin için' diyeceksin. Bu onur hepimizin onuru olacak."
"GÜN SLOGAN ATMA GÜNÜ DEĞİL MEMLEKETİ, VATANI, BAYRAĞI DÜŞÜNME GÜNÜ"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tarafsızlık önemlidir, tarafsız olduğu zaman mahkemelere hakim tayin edebilir. Bir partinin genel başkanı, mahkeme hakim tayin ederse orada adalet yıkılır. Adalet çok önemlidir. Devleti devlet yapan adalettir. Adalet mülkün, yani devletin temelidir. Şimdi mahkemelere siyaseti bulaştırıyoruz. Gün slogan atma günü değil memleketi, vatanı, bayrağı düşünme günü. Bunun partiyle ilgisi yok. Bugün A partisi olur, yarın B partisi olur. Kişiyle ilgisi yok. Bugün A kişisi olur, yarın B kişisi olur. Bir kişiye verdiğiniz zaman o kişinin yarını ne yapacağını kimse bilemez. Ülkücüsü, liberali, sosyal demokratı, mütedeyyini, düşünecek hepimiz düşüneceğiz. Bu ülkenin geleceğinden sadece ben mi sorumluyum? Hayır hepimiz sorumluyuz. Vatanseverlik sadece bana özgü bir kavram değil. 80 milyon oturup geleceğimiz için karar vermek zorundayız. Bir kişiye yetki veriyoruz. Al ülkeyi, 80 milyonu tepe tepe kullan. Buna razı mısınız? Hangi partiye sempati duyarsak duyalım. Kimsenin buna razı olmaması lazım. Başbakanlığı kaldırıyoruz neden Osmanlı'da da başbakanlık vardı. Veziri azam vardı, vezirler vardı. Ayrıca tepede padişah vardı. Osmanlı'da olan sistemi de tuzla buz ediyoruz. Başbakanlığı kaldırıyoruz, Bakanlar Kurulunu da kaldırıyoruz. Balıkesir'in sorunu olduğu zaman bizim Balıkesir milletvekili çıkıp ilgili bakana soru sorma yetkili olmayacak. Bu da elinden alınıyor. Aklınız bunu alıyor mu? Bir milletvekili Balıkesir'in sorununu meclis kürsünde anlatıyor 'gel buna cevap ver' diyor. Önümüze gelen anayasada bunu kaldırılıyor nerede demokrasi."
"ESAD'IN ANAYASASININ AYNISI ALIP GELMİŞLER, BURADA UYGULAYACAKLAR"
Bir kişinin ikna edilmesi, kandırılması, aldatılması ya da satın alınması durumunda ülkenin 24 saatte ele geçirileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Nasıl mı? Öyle yetkiler veriyoruz ki bütün bakanları, başkan yardımcılarını, bütün valileri, kaymakamları, bütün komutanları, savcıları, hakimler bir kişi bir kararnameyle tamamını değiştirebilir. Hani öyle 35 - 40 yıl bekleyip paralel devlet kuralım buna hiç gerek yok. Peki Türkiye Cumhuriyeti bu kadar ucuz bir devlet mi? Verilen yetkinin tehlikesine dikkat çekiyorum. Esad'ın anayasasının aynısı alıp gelmişler, burada uygulayacaklar. Orada tek adam var, bizde de tek adam var. Irak'ta, Libya'da, Romanya'da tek adam vardı. Ne oldu hepsinde acı gözyaşı var. Demokrasi içinde birlikte yaşamak istiyoruz. Kimliklerimiz farklı olabilir ama bir arada birlikte yaşamak istiyoruz. "Gazi Mustafa Kemal'de tek adamdı' diyorlar, asla asla tek adam olmadı öyle biri öykünmesi de olmadı. Celal Bayar'ın 94 yaşındaki kızı Nilüfer Gürsoy'u hepiniz tanıyorsunuz. Celal Bayır'ın kızı şunu söylüyor, 'Atatürk tek adamlığı aklından geçirmemiştir. Hiçbir zaman aklından geçirmedi' kim söylüyor, Celal Bayar'ın kızı."
"YÜKSEK BİR HAYIRLI HABER BEKLİYORUM"
Televizyonda tartışma teklifini yineleyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti'nin yol ayrımına gelmişiz. Medeni insanlar gibi oturup pekala konuşabiliriz. Ne eksiğimiz var Japonu, İspanyolu, İtalyanı, yapıyor ne eksimiz var. Oturalım konuşalım. Biz de konuşalım vatandaşlar da evlerinde oturup seyretsinler. Kim doğru söylüyor, çıksın ortaya ama gelmiyorlar. Gelmiyorlar ama şunu yapıyor, devletin arabalarına, uçaklarına, paralarına, valisine güveniyorlar. Devletin forsuna güveniyorlar ve bununla yola çıkıyorlar. Biz ne yapıyoruz devletin arabası yok, paraları yok, televizyonları, forsu yok bizim altımızda. Biz neye güveniyoruz. Allah'ımıza ve vatandaşlarımıza güveniyoruz. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz. Gün 12 saatse 12 saat, 24 saatse 24 saat. 36 saatse 36 saat. Vatanım için çalışacağım. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır. Yüksek bir hayırlı haber bekliyorum" dedi.